08.12.2024 - 04:23 | Son Güncellenme:
SERVET YILDIRIM
SERVET YILDIRIM- Kurumların yönetiminde bazen ilk bakışta görünmeyen sorunlara dikkat çeken ve alarm zilini çalan insanlara şiddetle ihtiyaç vardır. İşte yönetim kurulu başkanı bu sorumluluğu taşır.
Girişteki bu tespit bana ait değil. Deneyimli iş insanı Bülent Eczacıbaşı'nın değerlendirmesi bunlar. Bu satırları Eczacıbaşı'nın "Biraz Daha Düşününce: İş İnsanları İçin Denemeler" başlıklı kitabından aldım. Bülent Bey bu kitabından liderlik, motivasyon, müşteri mutluluğu gibi iş dünyasının temel meselelerini farklı boyutlarıyla tartışmış. İlgiyle ve altı çizilerek okunacak bir kitap ortaya çıkmış.
"Sayın Başkan'ın Birinci Görevi" başlıklı bölümde ise bir yönetim kurulu başkanının sorumluluklarının ve sınırların neler olması gerektiğini kendi deneyimlerinden de hareketle tartışıyor.
Bu köşede daha önce CEO'ların görev ve sorumluluk alanları ile lider özelliklerini çok defa ele almıştık. "İcra kurulu başkanı, yani CEO şirketin tüm faaliyetlerinden sorumludur, organizasyonu belirlenen amaçlara ulaştıracak her türlü kararı almak ve temsil etmek yetkisine sahip yöneticidir" demiştik. Ve aynı şekilde CEO'nun birlikte görev yaptığı icra kurulu üyeleri var mercek altına alınması gereken.
İcra kurulu üyeleri ise tanım olarak CEO'nun aldığı kararları uygulamak ve ayrıntılı operasyonları yönetmekle sorumludur. Ama bunun da ötesinde icra kurulu, CEO için bir düşünce havuzudur, bir "think-tank"tir. Sorunları zekâ, gizlilik ve destekle çözebilecek düşünceli insanlar topluluğudur.
Otomatik pilot olmamalı...
Bundan dolayıdır ki; CEO'lar icra kurullarını etkin hale getirmelidirler. İcra kurulları "otomatik pilot" modunda çalışan bir grup insan haline gelmemelidir.
Ama tüm bu yapının tepesinde bir yönetim kurulu ve onun da tepesinde yönetim kurulu başkanı vardır. Bülent Eczacıbaşı'nın deyimiyle paydaşlar, profesyonel yönetim ve yönetim kurulundan oluşan "yönetişim üçgeni"nin bir köşesine damgasını vuran yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulunun görünen yüzüdür. Profesyonel yönetim ile paydaşlar arasında köprü ve iletişimin düğüm noktası odur. Eczacıbaşı'nın yönetim kurulu başkanı tanımına göre:
* Kurum kültürünün ve kurumsal değerlerin bir numaralı koruyucusu odur.
* Kuruluşu kamuoyu ve resmi makamlar karşısında temsil eder.
* Gündemi belirlerken uzun ve kısa vadeli sorunlar arasında dengeyi o kurar. Uzun dönemli stratejik konuların güncel sorunların aciliyetine kurban edilmemesine özen göstermelidir.
* Belirsizlikler karşısında kuruluşun bir plana ve stratejiye sahip olması herkesten fazla onun sorumluluğudur.
* Rota çizmek gibi bir sorumluğu olduğu için dünyada olup bitenler hakıında fikir sahibi olmalıdır. Mesela sürdürülebilirlik, inovasyon, dijitalleşme, girişimcilik gibi konuların kazandığı kritik önemi görebilmelidir.
Görevi soru sormak...
Ve bu listenin sonunda Eczacıbaşı "Bir Süpermen arayışımıza yöneldiğimizin farkında mısınız?" diye sorarak konuyu tekrar can alıcı noktaya yani kurumsallığa ve kurumsal yapıya getiriyor. Bu noktada ise iki temel koşula dikkat çekiyor:
1- Bunlardan birincisi, kurumsal mekanizmaların eksiksiz ve kusursuz biçimde işletilmesidir. Kararların, altyapısı özenle seçilmiş yetkin kişiler tarafından hazırlanması ve yönetim kurullarına gelmeden önce organizasyon yetkili birimleri tarafından değerlendirilmesidir.
2- İkinci koşul ise yönetim kurulunda açık tartışma ortamının korunmasıdır. Üyeler patrondan ya da başkandan etkilenmeden ve hiç çekinmeden görüşlerini dile getirebilmedir. Bugün birçok şirkette yönetim kurullarının toplantıdan toplantıya gelen ve geldiğinde ise sessizliğini koruyan üyelerden oluştuğunu gördüğümüzde bu öneri daha da anlam kazanıyor. Bülent Eczacıbaşı, burada da deneyiminden de yola çıkarak şu öneride bulunuyor: "Yönetim kurulunda her türlü soru, en aptalca olanlar da dahil olmak üzere sorulabilmelidir. Başkanın ve üyelerin görevi soru sormaktır."
Şirketlerin icra kurullarında çeşitlilik ve birbirini tamamlayıcılık önemlidir. CEO'yu hatalı karar almaktan caydıracak olan, bazı riskleri fark etmesini sağlayacak olan yönetsel anlamda frontal korteksi gelişmiş yardımcılara, icra kurulu üyelerine ihtiyaç vardır. CEO'lar icra kurulu üyelerine ve patronlar ya da başkanlar ise yönetim kurulu üyelerine fikirlerini, endişelerini ve önerilerini dile getirme fırsatı sunmalıdır; buna uygun gündem ve ortamları yaratmalıdır. Böylece kritik ve stratejik hatalara düşmekten kurtulabilirler.
Tekrar "Biraz Daha Düşününce"ye dönersek, kitapta sadece yönetim guruları, SWOT analiziyle evlenenler, tutku konusunu aldatmaca bulan gençler, kontrolden çıkmış egolar yok; maestrolar, filozoflar, fotoğrafçılar ve kediler de var. Arka kapağında da yazdığı gibi "Biraz Daha Düşününce" keyifli küçük düşünce gezilerine bir davet olmuş.