05.04.2018 - 09:26 | Son Güncellenme:
İHA
Yıllar süren yargılamada son noktayı koyan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu özellikle tepki niteliğinde olduğu kabul edilen davranışlarda bulunan davacı kadına boşanmaya sebep olan olaylarda herhangi bir kusur yüklenemeyeceğine hükmetti.
C.K. ve E.K. çifti, 7. Aile Mahkemesi'ne karşılıklı boşanma davası açtı. C.K. isimli adam, evlilik süresince birlik görevlerini yerine getirdiğini, çocuklarının olmaması sebebiyle tedavi olmasına rağmen eşinin tıbbi teşhis ve tedavi sürecinden ısrarla kaçındığını öne sürdü. C.K. davalının annesiyle de tartışmalar yaşadığını, evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini belirterek boşanma kararı verilmesini talep etti.
Bebeği olmayan E.K. ise evliliğin ilk yıllarında hamile kaldığını, bu hamileliğinin düşükle sonuçlandığını, buna bağlı olarak tedavi gördüğünü ancak eşinin alkol alışkanlığı ve gece yaşantısı sebebiyle çocuklarının olmadığını kaydetti. E.K. eşinin çeşitli bahanelerle eve geç geldiğini, pavyon hayatına yöneldiğini, evin ihtiyaçlarını karşılamamaya ve başka bir kadınla yaşamaya başladığını iddia etti. Kocasının hakaret ettiğini, en son 24 Kasım 2012'de evi terk ettiğini belirten E.K, boşanmaya karar verilmesini, 800 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50 bin TL maddi ve 50 TL manevi tazminata hükmedilmesini istedi.
Eşini aldattığı öne sürülen kocayı haksız bulan mahkeme, kendisini aldatan kocasına 'dürzü-gavat' diyen kadının boşanma talebini yerinde buldu. Sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan kocanın, karşı davacı kadına 500 TL yoksulluk nafakası ile 30 bin lira maddi ve 5 bin TL manevi tazminat ödemesine karar verildi.
Mahkeme kararını bozdu
Karar her iki taraf avukatınca temyiz edildi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı-davalı kocanın sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmak şeklindeki ağır kusuruna karşılık davalı-davacı kadının da eşine "zürriyetsiz, dürzü, gavat" şeklinde hakaretler ettiğine dikkat çekip mahkeme kararını bozdu. İkinci kez görülen davada 7. Aile Mahkemesi, eşini aldatan kocayı yine haksız bulup ilk kararında direndi.
Kararın erkek tarafından temyiz edilmesi üzerine devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Emsal bir karara imza atan Genel Kurul, eşine 'dürzü-gavat' diyen kadına kusur yüklenilemeyeceğine hükmetti. Kararda, "Somut olayda da davacı karşı davalı erkeğin başka bir kadınla ilişki kurmak, bu kişiyi yakın çevresine 'yengeniz' diyerek tanıtıp, sosyal ortamlarda birlikte bulunmak suretiyle açık şekilde sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmıştır. C.K.'nın annesinin beyanına göre davalı karşı davacı kadının da eşine 'zürriyetsiz, dürzü, gavat' şeklinde hakaret ettiği anlaşılmıştır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, olaya özgü nedenlerle davalı karşı davacı kadının evlilik birliği içinde aleni bir şekilde sadakatsiz bir yaşam süren eşine bu şekilde söylemiş olduğu hakaret sözcüklerinin tepki ile söylenmiş olduğu kabul edilmelidir. Tepki ile söylenen sözler nedeniyle kadını az da olsa kusurlu saymak mümkün değildir. Burada TMK'nın 166/2. maddesi koşullarının oluştuğundan söz edilemez. Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşmeler sırasında davacı karşı davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı karşısında kadının sözlerinin tepki olarak söylendiğinin kabulünün olanaklı olmadığı, sarf ettiği sözler nedeniyle az da olsa kusurunun bulunduğu, bu nedenle bozma kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan sebeplerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Bu itibarla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, tanık beyanlarına, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenler ve özellikle tepki niteliğinde olduğu kabul edilen davranışlarda bulunan davalı karşı davacı kadına boşanmaya sebep olan olaylarda herhangi bir kusur yüklenemeyeceği sonucuna varıldığından davacı karşı davalı erkeğin davasının reddine ilişkin direnme kararı yerindedir" denildi.