Gündem'Yenidoğan Çetesi' davasında tutuksuz sanıklar konuştu: Fırat Sarı epikrizleri değiştirmemi söyledi, kabul etmedim

'Yenidoğan Çetesi' davasında tutuksuz sanıklar konuştu: Fırat Sarı epikrizleri değiştirmemi söyledi, kabul etmedim

26.11.2024 - 10:36 | Son Güncellenme:

İstanbul’da bebek acil hastalarını daha önce anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden olan “Yenidoğan Çetesi”nin yargılanmasına devam edilldi. Kerem bebeğin ölümü ile ilgili konuşan sanık Serenay Şenkalaycı; "Fırat Sarı ile iletişim kurmaktan kaçınırdım. Fırat Sarı benden epikriz değiştirmemi istemişti ancak ben kabul etmedim" dedi. Öte yandan duruşma yarına ertelendi.

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlamak ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olmak iddiasıyla yargılanan 22’si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam edildi. Önceki hafta 22 tutuklu sanık ve avukatı savunmasını yaptı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada bugün ise tutuksuz sanık savunmaları alınmaya başlandı.

DURUŞMA YARINA ERTELENDİ

Yaklaşık 7,5 saat süren, 7 sanığın dinlenildiği duruşma, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere yarın saat 09.30'a ertelendi. Bu arada, dava kapsamında 22 tutuklu sanık ile 7 tutuksuz sanığın savunması alınmış oldu.

“BEN GİTTİĞİMDE KURULU DÜZEN VARDI BEN DE DAHİL OLDUM”

Tutuksuz sanık tıbbi sekreter Sümeyye Özdemir de yaptığı savunmada epikriz yazmadığını yazmasının yasak olduğunu söyledi. Bebekler ile ilgili süreçte bir şey yapmadığını söyleyen Özdemir, “Ben evrak işlerini yapıyordum. Tıbbi bir bilgim yok. Ben hastaneye işe başladığımda kurulu bir düzen vardı. Ben ona dahil oldum” dedi.

"ÖLEN BEBEKLERLE HAKKINDA SUÇUM YOK”

Medilife Bağcılar Hastanesi Başhekimi Cafer Akdur yaptığı savunmada, “Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Ben ne örgüt üyesiyim ne de SGK’yı dolandırdım. Ölen bebekler hakkında da hiçbir suçum yok. Ben çocuk doktoruyum yenidoğan yoğun bakım doktoru değilim” dedi. Fırat Sarı’yı tanımadığını söyleyen Akdur, “Ne ismini işittim ne de bebek yoğun bakımı aldığını duymadım” dedi.

Haberin Devamı
“AKIL VE MANTIĞA SIĞMAMAKTADIR”

Avcılar Hospital Başhekimi tutuksuz sanık Fetin Rüştü Yıldız da yaptığı savunmada hakkındaki suçlamaları reddetti. Hastanesinin yenidoğan ölüm oranını açıklayan Yıldız, “Son 5 yılda 2.2’dir. son 5 yıl için ölüm oranı oldukça düşüktür” dedi. Yoğun bakımda çalışan doktorların ve diğer personellerin hastanenin çalışanı olduğunu söyleyen Yıldız, “Yenidoğan yoğun bakım ünitesinden kazanılan kazanç hastanenin toplam cirosunun yüzde 4 veya 5 gibi küçük bir payını oluşturmaktadır. Hastanenin bütününü riske atması akıl ve mantığa uyuşmamaktadır. Şahsım ve bağlı olduğum hastanenin devleti dolandırmak gibi bir amacı olamaz” dedi.
Hastanedeki tüm raporları takip etmesinin mümkün olmadığını söyleyen Yıldız, “Hakkımda iddianamede tek tape vardır. O da doktor İlker Gönen ile konuşmamdır. Bu konuşmada da suç unsuru yoktur.

“SÜREKLİ TALİMAT VERİRİM”

Epikrizlerin günlük ve doktorlar tarafından yazıldığını söyleyen sanık, “Bu talimatı da sürekli veririm. Tüm epikrizleri de takip etmem mümkün değildir” dedi. Sadece Hasan Basri Gök’ün ifadesinde kendisini suçladığını söyleyen Yıldız, “Gök’ün iftirası dışında hakkımda tek bir somut delil yoktur” dedi.

“DAHA VERİMLİ DAHA KALİTELİ YENİDOĞAN İÇİN ANLAŞMA YAPTIK”

Danışmanlık sözleşmesini Fırat Sarı ile kendisinin imzaladığını söyleyen Yıldız, “Anlaşma sadece yenidoğan hizmetlerinin daha verimli daha kaliteli olması için yapılan anlaşmaydı. Personel sadece bizim personelimizdi. Aradığımız personel olduğunda görüş soruyorduk. Maaşların tamamını biz ödüyorduk. Hemşirelere ayrıca verilen paralar anlaşmaya dahil değildi, bu konuda da bilgim yoktu” dedi. 

Fırat Sarı ile yaptıkları anlaşma karşılığında ne kadar ödeme yaptıkları sorulan sanık, “Sabit bir rakam yoktu cirodan yüzde 35 veriyorduk” dedi.

SAVCI: O ZAMAN NEDEN CİRO ÜZERİNDEN SENLE ANLAŞMA YAPSIN

Fırat Sarı’nın hastalardan ek ücret talep ettiğinden haberi olmadığını söyleyen sanık Fetin Rüştü Yıldız, “Doluluk (hasta) anlamında bir anlaşmamız yok” dedi. Bunun üzerine duruşma savcısı, “Senin cirona bir katkısı yoksa neden sabit bir fiyat yerine ciro üstünden bir anlaşma yapsın bu şirket sizinle?” diye sordu.

Sanık Yıldız ise, “Siz ne kadar iyi ve kaliteli hizmet verirseniz hasta oranı o kadar artar bu sadece yenidoğanda değil her bölümde aynıdır” dedi. Bu kez savcı tekrar, “O zaman zarar etseniz, kar etmeseniz Fırat Sarı’ya ne kadar ücret verecektiniz?” dedi. Sanık ise, “Anlaşmada bu konuyla ilgili bir hüküm yoktu” dedi.

“ALDIĞIM PARALAR EMEĞİMİN KARŞILIĞIDIR”

Mehmet Salih Kara’nın ardından tutuksuz sanık hemşire Serenay Şenkalaycı kürsüye çıktı. Savunmasını yapmak istediğini söyleyen sanık, “Soru cevap olarak gidersek benim için daha iyi olur” dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Kendinizi tanıtarak başlayalım o zaman” dedi. Sanıkların çoğunu tanıdığını söyleyen sanık soru üzerine, “Ben kesinlikle işletmeye bağlı çalışmıyorum. Hastaneye bağlı sigortalı olarak çalışıyorum. Ben Fırat Sarı’nın şirketinden ek mesai adı altında para aldım. Aldığım paralar emeğimin karşılığıdır” dedi.

“RAPORLAR GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR”

Kerem bebeğin ölümü ile ilgili konuşan sanık Serenay Şenkalaycı, “Bebeğin doğumuna bizzat katıldım. Bebek kötü doğdu. Akabinde bebeği yoğun bakıma aldık. Doktorum tarafından bana söylenen her şeyi uyguladım. İlker Gönen’i aradığımda bebeğe 45 dk canlandırma yapılmıştı sonuna gelmiştik. 20 dakika daha müdahale etmemizi ve bunu kayıt altına almamızı istedi. Kadın doğum uzmanı alana geldi ‘hala bebeğe müdahale ediyor musunuz’ dedi. Dışarıya çıkıp aileye müdahale edildiğini söyledi. Raporlar gerçeği yansıtmamaktadır. Ben bebek için elimden geleni yaptım. Daha fazla ne yapabilirdim” dedi.

“FIRAT SARI İLE İLETİŞİM KURMAKTAN KAÇINIRDIM”

Hemşire Hasan Basri Gök’ün sürekli kendisini aradığını anlatan Şenkalaycı, “Gök’ün para karşılığında ilaç sattığını duymuştum. Beni aradı bizim kullandığımız ilaçları kötülüyordu. Benden ilaç istiyordu, vermedim. Bu durumdan çok rahatsız oldum. Doktor İlker Gönen’i arayarak durumu ona anlattım. O da ‘bana yönlendir, bir daha seni rahatsız edemez’ dedi” dedi.

“BU USULSÜZLÜKTÜR YÖNETİME SÖYLEDİM”

Bunun üzerine mahkeme başkanı sanığa, “Madem Hasan Basri Gök seni arayıp İlker Sarı adına senden ilaç istiyor. Peki neden bu kadar rahatsız oluyorsun? Neden Fırat Sarı’yı arayıp sormuyorsun?” dedi. Bunun üzerine sanık, “Ben kendisinden kurtulmak için ve İlker hocadan çekineceğini düşünerek İlker Gönen’e söyledim. Fırat Sarı ile iletişim kurmaktan kaçınırdım. Fırat Sarı benden epikriz değiştirmemi istemişti ancak ben kabul etmedim. Bu usulsüzlüktür. Yönetime söyledim” dedi.

“KAMERA VARDI AMA ÇALIŞMIYORDU”

Mahkeme başkanı’ “Yoğun bakımda kamera var mıydı?” Diye sordu. Sanım Şenkalaycı, “Yoğun bakımda kamera vardı ama kayıt yoktu. Ama neden kayıt yapmadığını bilmiyorum.” dedi.

“İŞLETMEYİ BURADA SİZİNLE ÖĞRENDİM”

İlk olarak sanık yenidoğan yoğun bakım hemşiresi Ecem Koç savunma yaptı. Fırat Sarı’yı 1 yıldır tanıdığını söyleyen Koç, “İşletme adı altında geçen şeyin ne olduğunu bilmiyorum. Burada sizinle öğrendim. Sadece hemşirelik yapmakla yükümlüyüm” dedi.

“DOKTOR OLMADIĞI İÇİN HEMŞİRELER OLARAK MÜDAHALE ETTİK”

Halime bebeğin ölümünden sorumlu tutulduğunu söyleyen sanık Ecem Koç, “Anne karnında oksijensiz kalmış bir bebekti. 55 gün kadar tüm çabalarımızla baktık. Eksiğimiz olduğunu düşünmüyorum. Kötü bir bebekti doktorların umudu yoktu buna rağmen elimizden gelen her şeyi yaptık. Aniden ölen bir bebek değildi. Zaten kötü duruma gelmişti. Son birkaç gün de daha kötüydü. Doktor olmadığı için hemşireler olarak müdahale ettik. Birinin de doktora haber vermesi gerekiyordu. O da ben oldum” dedi.

Doktorun İstanbul’dan Çorlu’ya geldiğini anlatan sanık, “Her doğuma ya da müdahaleye yetişiyordu. İlk defa böyle bir durumla karşılaştık. Doktor bey gelemedi” dedi.

“Fırat Sarı hastaneye her gün geliyordu” diyen sanık Koç, “Bebekle çok güzel ilgileniyordu” dedi. Bunun üzerine duruşma savcısı, “Her gün ilgileniyordu diyorsun ama bebek ölürken doktor yoktu dedin. Doktorun yapması gereken müdahaleyi biz yaptık dedin. Doktor her gün geliyorsa sen hangi müdahaleyi yaptın?” dedi. Sanık ise, “Yoğun bakımda 7/24 doktor olması gerekirdi. Ben en önemli canlandırma işlemini yaptım. Onu doktorun yapması gerekirdi” dedi.

“EKSTRA BİR ŞEY SÖYLEMEYECEĞİM”

Başka bir doktorun kaşesini kullanarak hasta baktığı iddia edilen tutuksuz sanık, Mehmet Salih Kara, “Böyle bir şey yapmam imkansız. İstanbul’un en yoğun hastanelerinden birinde asistanlık yapıyordum. Öyle bir şey yapmaya vaktim de yoktu” dedi. Sanık daha önce savunmalarını yaptığını söyleyerek, “Ekstra bir şey söylemeyeceğim” dedi.

Haberin Devamı
İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.

İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.

Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.

Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı aktarılan iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.

Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede bildiriliyor.

CEZA İSTEMLERİ

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.

İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.

Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.

Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.