26.06.2013 - 13:40 | Son Güncellenme:
DHA
- İZMİR Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Anıl Güler, insani varoluşun anlamına ters düşen işkencenin kader olmaması gerektiğini, Gezi protestosu olaylarında işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları için 169 kişinin başvuruda bulunduğunu dile getirdi.
26 Haziran BM İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü nedeniyle İzmir Barosu’nda ortak açıklamada bulunuldu. Açıklamaya, Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şube Başkanı Hüseyin Korkmaz, İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Anıl Güler, Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği’nden Coşkun Üsterci ile İnsan Hakları Derneği İzmir Şube Başkanı Adnan Kaya katıldı. Ortak açıklamayı okuyan Güler, "İşkence günümüzde dünyanın pekçok ülkesinde devletler tarafından insanlık dışı bir cezalandırma, yıldırma, sindirme aracı olarak kullanılmaktadır. İşkencenin toplumların zihniyet dünyasında teröre karşı mücadele gerekçesiyle kabul edilebilir hale gelmesi kaygı vericidir. İşkencecilerin otoritelerce cezasız bırakılmas, işkenceyi mümkün kılacak yasal düzenlemelerin yapılması, işkence yöntemlerini geliştirmek üzere bilim, teknoloji olanaklarından yararlanılması kaygıları daha arttırmaktadır. Son yıllarda işkence, bilgi alma ihtiyacından çok korku ve gözdağı vermek, cezalandırmak ya da otorite tesis etmek amacıyla uygulanmaktadır. Bunun en ağır, uç örnekleri Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında yaşanmıştır. Ülke çapında yaklaşık 2.5 milyon kişinin katıldığı protestolarda polisin aşırı orantısız güç kullanması nedeniyle 4 kişi yaşamını yitirmiş, TTB verilerine göre, 5’i ağır olmak üzere 8 bin 38 kişi yaralanmış, 103 kişi kafa travmasına uğramış, 11 kişi gözünü kaybetmiş, 1 kişinin de dalağı alınmıştır" dedi.
ÜRKÜTEN TABLO
Güler, şiddetin sadece vatandaşa değil her kesime uygulandığını dile getirerek, "Türkiye’de toplumsal olaylara müdahalede sıklıkla başvurulan göz yaşartıcı kimyasalların kullanımına dair herhangi bir yasal düzenleme yoktur. Oysa gazın nasıl kullanılacağı açık ve katı kurallara bağlanmalı, takdir marjı çok dar olmalıdır. Bugüne kadar gazın keyfi kullanımı nedeniyle yaptırım uygulanmış hiçbir kamu görevlisi veya kolluk amiri yoktur. Ülkedeki işkence gerçeğine veriler üzerinden baktığımızda, tablo kaygıları arttırmaktadır. Gezi parkı protestolarında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için 169 kişi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tedavi ve rehabilitasyon merkezlerine başvurmuştur. Başbakan’ın polislerle ilgili sözleri de, şiddetini koruyan hatta teşvik eden ve sonuçları itibariyle cezasızlığa yol açacak mahiyettedir. İşkenceciler aleyhine açılan davalar cezasız kalırken, işkence görenler hakkındaki davalar kısa sürede ağır cezalarla karşılaşmaktadır. İşkence gerçekliğinin bir kader olmamasını, ülkemizden ve dünyamızdan mutlak silinmesini istiyoruz. Her koşulda işkence görenlerin yanında da olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.