10.12.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ahu Özyurt / Womantv.com.tr Genel Yönetmeni
Milliyet Gazetesi’nin UN Women ile birlikte yürüttüğü #atesbocekleri kampanyası artık sonuna yaklaşıyor. Kadına şiddetle mücadele günü olan 25 Kasım’da başlayan 16 günlük kampanya özellikle salgının etkisinde evlere tıkıldığımız ya da ev-iş arasına sıkıştığımız bu günlerde kadın hareketine yepyeni bir enerji getirdi. ABD’nin kadın hareketine bir dönem kazandırdığı bir sloganla ifade etmek gerekirse: “Çok yol katettik şekerim” (We’ve come a long way baby). Ama daha da yapacak çok işimiz, yakacak çok ateş böceğimiz var.
İki yıl önce bir grup gazeteci ve yayıncı olarak Woman TV isimli kadın kanalını kurduğumuzda zorlanacağımızı çok iyi biliyorduk. İsmi yabancıydı, Türkiye’de “kadın” temalı kanallar tutmuyordu. Zaten bütün ana akım kanalların gündüzleri kadın izleyicilere tahsisli gibiydi. İyi ama neden kadın hareketinin bahsettiği sorunların, şiddetin, istismarın kaynağı da o “kadın kuşakları” oluyordu? Hiç mi alternatif ses olmayacaktı? Başarılı kadınları, genç kızları, rol modelleri anlatacak neden bir kanal olmasındı? Böyle düşünüp yola çıkmıştık işte bizde.
25 Aralık 2018’de yola çıkan kanal geçen sene Kovid-19 gölgesinde önce bant yayına çekildi, ardından da tamamen internet sitesi olarak hayatta kalma kararı aldı. Üzüldük ama belki de baştan beri böyle olmalıydı. Şimdi kadın haberlerinin en önemli referans noktası olarak www.womantv.com.tr olarak yayına devam ediyor.
Kadına yönelik şiddet Türkiye’nin “Canım hep vardı zaten” diyebileceği bir gerçek değildir. Feodal, ataerki yetişen, babadan da şiddet gören erkeklerin güçlerini yansıttığı sistemik bir sorundur ve çözülebilir. Çözmenin yolu kadın hareketinin önce sokağa çıkıp sesini yükseltmesiydi ve erkeklerin de desteğini almaktı. Sonra bu hareketin “ana akım” haline gelmesi, yüzlerinin seslerinin televizyonlarla, sosyal medya ile buluşması gerekirdi. Öyle de oldu. İki yıl önce 8 Mart gece yürüyüşünde polis tarafından gaz yiyen canımız Gülsüm Kav bu sene BBC’nin “En Etkin 10 Kadın Listesi”nde yer alıyorsa aktivizmin gücü, dirayeti, etkisi ve merkeze gelmesiyle oldu. Canan Güllü artık her evde tanınan bir isimse, Şule Çet’in babası hepimizin babasıysa, bunda yazılı ve görsel basının bu harekete verdiği desteğin payı vardır. Sibel Can’dan Demet Akalın’a herkes aynı noktadaysa, Kırmızı Oda, Masumlar Apartmanı gibi diziler rekor kırıyorsa hareket doğru yoldadır.
Ama sıkıntı şekil değiştiriyor
Salgın, şiddeti bir anda evlere ve siber ortama taşıdı ve daha da görülmez kıldı. Evdeki şiddet rapor edilemez hale geldi. Canan Güllü’nün yayınlarımızda anlattığı gibi, emniyet birimleri maske dağıtmaktan, karantina kontrolüne kadar her işle meşgul olunca kadın ve çocuğa şiddet bir anda halı altına süpürülüverdi. Bugünler elbette geçecek ama dört duvar ve dört köşe ekranda yaşanan şiddet gizli kalmamalı. İşte tam da bu nedenle siber zorbalık diye başlayıp, tacize, tehdide dönüşen siber şiddet bu sene UN Women ve Milliyet’in kampanyasının merkezine oturdu. Duyarlılık arttı, şirketler birbirlerini “challenge”lar ile ateş böceği yakmaya davet etti. Milliyet’in sayfalarında sanat ve iş dünyasının güçlü güzel kadınları dünyayı turuncuya boyadı.
Dünya devi şirketleri, bankaları, otomobil üreticilerini kadın yöneticiler idare ve sevk ediyor. ABD’nin Seçilmiş Başkanı Biden, yardımcısının kadın olacağını seçimden aylar önce ilan etti. Ulusal İstihbarattan, salgın yönetimine, Hazine Bakanlığı’ndan iletişim ofisine, Beyaz Saray artık kadınların yönettiği bir ev ve kimse de şaşırmıyor artık.
Ateş böcekleri ateş gibi hızla çoğalıyor ve yolumuz karanlığı aydınlatmaktan, güneşli günlere doğru uzanıyor. Ama daha gidecek çok yolumuz ve yakacak çok ateşböceğimiz var. Konunun sahibi olan, sayfalarını kadınlara açan, bir dönem muhabiri de olduğum Milliyet’e gönülden teşekkürler.