Bu vasıfta insan yerli ve yabancılar arasında çok az bulunur, yani oradaki malzemenin hem kâğıdını, hem cildini, hem tezhibini, hem minyatürünü, hem yazısını birlikte okuyup değerlendirmek çok az kula nasip olur. Tarihimizde de sayılıdır. Çok disiplinliydi, çok da vakfetmişti kendini. Deprem sıralarında Kadıköy’deki evini bırakıp müzede, üst odada kalmışlığı vardır. Ben ona ‘Saray-ı Âmire nâzırı’, ‘Topkapı nâzırı’ der büyük saygı ve sevgi duyardım” diyor.