27.09.2020 - 00:32 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun ziyaretini bekleyen Yunanistan'da, Yunan medyası Türkiye'den gelen son açıklamaları ve Ankara-Paris ilişkilerini sayfalarına taşıdı.
Amerikan yayın organı Bloomberg, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron’dan Eurosam SAMP/T füze savunma sistemlerine Türkiye’nin dahil olmasına muhalefet etmekten vazgeçmesini istediğini ileri sürdü.
Bloomberg'in haberini aktaran Yunan basınından To Vima, 'Erdoğan'ın oyunları: Macron'un saldırılarından sonra Avrupa hava savunma sistemini elde etmek istiyor' başlığını kullandı.
Türkiye'nin henüz elindeki Rus S-400 füze savunma sistemini aktive etmediğini belirten To Vima, Ankara'nın alternatifleri arasında Amerikan Patriot füzelerinin de bulunduğunu yazdı.
Yunan Kathimerini gazetesi ise, Türkiye'nin muhtemel SAMP/Thamlesinin Mike Pompeo'nun Yunanistan ziyaretinden önce gelmesinin dikkat çekici olduğunu savunuyor.
Akdeniz'e kıyısı olan AB ülkelerini 10 Eylül tarihinde bir araya getiren Fransa lideri Emmanuel Macron, Türkiye'ye karşı nefretini geçen hafta Türkçe bir Twitter mesajıyla göstermişti.
Macron, resmi hesabından "Ajaccio'da, Türkiye'ye net bir mesaj gönderdik: iyi niyetli, naiflik olmaksızın sorumlu bir diyaloğu yeniden açalım. Bu çağrı bundan böyle Avrupa Parlamentosu’nun da çağrısı. Görünüşe göre de işitilmiş. İlerleyelim" yazmıştı.
Yunan medyasında bugün bir başka öne çıkan başlık, Türkiye ile başlayacak istikşafi görüşmeler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugün yaptığı 'Mavi Vatan' açıklamasını aktaran Ta Nea gazetesi, "Türkiye liderinin pozisyonunun değişmediği çok açık" ifadesini kullandı. Gazeteye göre, mevcut tablo Türkiye ile Yunanistan arasındaki diyaloğun çetin geçeceği anlamına geliyor.
Haberde ayrıca şu yoruma yer verildi: "Özünde Erdoğan tam kapsamlı bir diyaloğu sağlamak için elinden geleni yapıyor. Erdoğan’ın hedeflediği diyalog Yunan hükümetinin arzuladığı deniz alanlarının sınırlandırılmasının ötesine geçiyor."
Taraflar arasındaki görüşmelerin siyasi kısmına ilişkin gazete, “Bu süreç daha çok, ekonomiden turizme, sınır güvenliğinde azınlık meselelerine kadar geniş yelpazede ikili ilişkilere odaklanacak" İfadelerine yer verdi.
Yunan haber ajansı ANA-MPA'ya konuşan bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi ise, Washington ve Atina'nın çok önem verdiği Türkiye karşıtı ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkileri tarihin en yüksek seviyesine çıkardığını söyledi.
Söz konusu üst düzey yetkili, "Bu Pompeo'nun Yunanistan'a ikinci seyahati. Yalnızca bir yıl önce gitmişti" diyerek Yunan-ABD ilişkilerinin gücüne vurgu yaptı.
ABD seçimlerine yaklaşık bir ay kala gerçekleşen ziyaretin detayları da belli oldu. Selanik kentine inecek Pompeo, burada Yunan mevkidaşı Nikos Dendias'la buluşacak.
Selanik'te Yunan yetkililerle teknoloji ve bilim alanlarında anlaşmalar imzalayacak Pompeo'nun bir sonraki durağı, Girit Adası'ndaki Suda Askeri Üssü olacak.
Doğu Akdeniz krizi sürerken söz konusu üsse Yunanistan'ın müttefikleri Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait savaş uçakları indi, Türkiye'ye karşı tatbikatlar yapıldı.
Ayrıca Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, 15 Ağustos'taki milli bayramda yine Suda Hava Üssü'nü ziyaret edip askerlerle birlikte poz verdi.
Askeri üste Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo bir görüşme yapacak. Ziyaretin Ankara'ya açık bir mesaj olduğunu savunan Yunan medyası, Washington ve Atina arasında yeni silah anlaşmaları yapılabileceğini belirtiyor.
Cuma günü BM Genel Kurulu’nda konuşan Miçotakis ise, istikşafi görüşmeler öncesi Ankara’ya seslenerek "Diplomasiye bir şans verelim" dedi ve ekledi: "Eğer hala uzlaşamazsak, Uluslararası Adalet Divan’ına güveneceğiz."
ABD Jeolojik Araştırma Merkezi'nin (USGS) 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, Doğu Akdeniz'in Levant Havzası bölümünde tahmini 1,7 milyar varil geri kazanılabilir petrol ve 122 trilyon kübik fit gaz var."
Türkiye'nin Mayıs ayı sonunda Akdeniz'deki yeni ruhsat başvurularını Resmi Gazete'de yayımlaması ve Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından paylaşılan haritalar, Yunanistan'ı paniğe sürükledi. Uluslararası destek arayışına giren Atina yönetimi, Girit ve Rodos açıklarında müttefikleriyle tatbikatlar yaptı.
Türk Dışişleri, bu hafta başında ise Ankara'nın Birleşmiş Milletlere (BM) bildirdiği Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları içinde Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyet yürüttüğü bölgeyi gösteren haritayı paylaştı.
Twitter hesabında haritaya yer veren Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, "Yunanistan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Kastellorizo (Meis) adlı 10 kilometrekarelik Yunan adası nedeniyle Yunanistan, 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı talep ederek, Oruç Reis'i durdurmaya ve Doğu Akdeniz'i Türkiye'ye kapatmaya çalışmaktadır" dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı resmi açıklamada ise, Yunanistan'ın diyalog şansını kendi elleriyle kenara ittiği belirtilerek "Bölgedeki askeri varlığımız, herhangi bir tırmanmaya yol açma hedefi taşımamakta olup, tamamen, gerekmesi halinde meşru savunma hakkını kullanmaya yöneliktir. Sivil bir gemimize askeri müdahalede bulunulmasına tabiatıyla izin verilmeyecektir" denildi.
Yunanistan'ın Mısır ile 6 Ağustos Perşembe günü imzaladığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakerelerin yeniden askıya alınmasına neden oldu. Anlaşma, Girit ve Rodos adalarının kıtasahanlıklarının kısmen kullanılması şartıyla Mısır'ın kıtasahanlığı ile dikey bir koridor oluşturulmasını hedefliyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre, Ankara'nın 'korsan' olarak tanımladığı anlaşmanın resmiyet kazanabilmesi için, iki ülke parlamentolarında onaylanması ve ilgili koordinatların Birleşmiş Milletler'e sunulması gerekiyor.
Türkiye ise, anlaşmanın ardından Oruç Reis araştırma gemisinin sismik çalışmalar için Akdeniz’e açılacağını, Pazartesi günü yayımladığı bir NAVTEX ile duyurdu. 10-23 Ağustos arası geçerli olacak NAVTEX kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait iki savaş gemisi de Oruç Reis’e eşlik ediyor. Yunanistan da aynı gün aynı bölge için NAVTEX ilan etti ve Türkiye'nin duyurusunun yasa dışı olduğunu kaydetti.
Almanya'nın başlatması beklenen arabuluculuk girişimi, Yunanistan’ın Mısır ile anlaşma yapması, Türkiye’nin de gemilerini yeniden ihtilaflı bölgeye göndermesi ile daha başlamadan son bulmuş oldu. Her iki tarafın denizde ve havada askeri varlıklarını artırıyor olmaları bölgedeki gerginliğin sıcak çatışmaya kadar varması riskini de beraberinde getiriyor.
Ege Denizi’nden kaynaklanan kıta sahanlığı, karasuları, adaların statüsü ve hava sahası hattı gibi konularda on yıllardır süren anlaşmazlıkların, özellikle son bir yılda Akdeniz’e de yayılması Ankara-Atina hattında çok daha sert bir sürecin başlamasına neden oldu.
Türkiye, 27 Kasım 2019’da Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma anlaşması ile Yunanistan’ın Girit, Karpathos ve Rodos adalarının güneyinde kalan bölgeyi kıta sahanlığı kapsamında gördüğünü ilan etmiş ve bu anlaşmayı BM’ye kaydettirmişti. Anlaşmanın uluslararası hukuka göre bir geçerliliği olmadığını savunan Atina, 1982 tarihli Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre adaların kıta sahanlığı hakları olduğunu, Türkiye’nin ortaya koyduğu haritanın Yunanistan’ın egemenlik haklarını çiğnediğini ilan etmişti.
Avrupa Birliği (AB) de Yunanistan’ın açıklamalarını desteklemiş, Türkiye’nin 'yasa dışı' olarak tanımladığı hidrokarbon çalışmalarını durdurmasını talep etmişti. Siyasi alanda yaşanan bu gerilime rağmen, 2019’un ikinci yarısından itibaren Ankara ile yeni kurulan Atina hükümeti arasında diyalog kanalları açık tutuldu. Ancak Yunanistan’ın Fransa ile Türkiye arasında son dönemde giderek gerilen ilişkileri kendi lehine kullanma çabası ve başta AB olmak üzere uluslararası platformlarda köşeye sıkıştırmaya çalışması Ankara’nın tepkisini çekti.
Türkiye, Yunanistan’ın Kıbrıs Rum tarafı ile Akdeniz’deki diğer kıyıdaş ülkeler Mısır ve İsrail ile hidrokarbon faaliyetlerini devam ettirmesi, bunu yaparken de Türkiye ve Kıbrıs Türkleri’nin çıkarlarını göz ardı etmesine tepki duyarak pozisyonunu sertleştirdi.
Türkiye, 13 Temmuz’da Fransa’nın girişimiyle toplanan AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısından bir hafta sonra 21 Temmuz’da 'denizcilere duyuru' anlamına gelen ilk NAVTEX’ini yayınladı ve Oruç Reis araştırma gemisinin Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı sınırları ve 2012 yılında TPAO’ya verilen ruhsat sahaları içinde kalan bölgede sismik araştırmalar yapacağını ilan etti.
Yunanistan ise Türkiye’nin araştırma yapacağı alanların kendi kıta sahanlığı içerisinde olduğunu açıklayarak, sert tepki vermişti. Egemenlik haklarını koruma konusunda geri adım atmayacağını bildiren Yunanistan’ın teyakkuza geçerek bölgeye savaş gemilerini göndermesi, bunun üzerine Türk Deniz Kuvvetleri’nin Oruç Reis’e sağlanan güvenliği artırması bir anda sıcak çatışma tehlikesinin doğmasına yol açmıştı.
Taraflar arasındaki gerginlik, AB Dönem Başkanı sıfatıyla devreye giren Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 22 Temmuz’da Erdoğan ve Miçotakis ile telefonda görüşmesi üzerine yatışmıştı. Ancak Ankara ve Atina arasında yeni bir diyalog sürecinin ilan edilmesinden bir gün sonra Yunanistan ile Mısır arasındaki deniz yetki sınırlandırma anlaşması imzalandı. Anlaşmanın 6 Ağustos’ta ilan edilmesinin hemen ardından Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Yunanistan-Mısır anlaşmasının 'yok hükmünde' olduğu çünkü iki ülkenin deniz sınırı olmadığı kayda geçirildi.
Yunanistan-Mısır anlaşmasına siyasi tepkinin ardından Türkiye'nin ilk somut tepkisi, 10 Ağustos sabah saatlerinde yayınlanan NAVTEX ile verildi. Duyuru, Oruç Reis gemisi ile ona eşlik edecek Ataman ve Cengiz Han gemilerinin 23 Ağustos’a kadar çalışacakları alanların koordinatlarını kayda geçirdi. Türkiye’nin NAVTEX’inden sadece saatler sonra Yunanistan da bir deniz duyurusu yayımladı ve Türkiye’nin ilan ettiği alanların Yunanistan kıta sahanlığı içinde olduğunu, dolayısıyla Türkiye’nin NAVTEX’inin yasa dışı olduğunu savundu.