Günümüz Moğol kültürünün en önemli parçası Cengiz Han ve onun kurduğu Moğol İmparatorluğu'nun mirasıdır. Dünya tarihinde adından korku ve dehşetle bahsedilen Cengiz Han'a dair izleri Moğolistan'ın her yerinde görmek mümkün. Kore'den Almanya sınırına uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanı kaplayan devasa bir imparatorluk kuran ve yaklaşık yüz yıl boyunca yıkım ve katliamlarla insanlığa korku salan Cengiz Han ve torunlarına ait heykellere ülkenin pek çok yerinde rastlamak mümkün.
Cengiz Han döneminde Moğol İmparatorluğu'nun başkenti Karakurum'dan geriye bir şey kalmasa da efsanelere konu olmuş hikâyeler mevcuttur. Batılı gezginlerin ziyaret ettiği Karakurum'un ülkenin güneybatısındaki Övörkhangay ilindedir. Karakurum Dağları'nın bulunduğu bölgede kurulmuş bir şehir olan Karakurum zaman içinde terk edilmiş ve tarih sahnesinden silinmiştir.
Moğolistan toprakları Türk tarihi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Tarihte Türk adını kullanan ilk devlet olan Göktürkler bu coğrafyada hakimiyet kurmuş ve sonrasında batıya doğru yayılmıştır. Ayrıca Göktürkler, Moğolistan'da Türk tarihi açısından büyük öneme sahip anıtlar da bırakmıştır.
1889'da bulunan Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları Moğolistan'daki Orhun Irmağı'nın eski yatağı yakınlarında, Koço Çaydam gölünün civarındadır. Yazıtlar arasındaki uzaklık 1 kilometre kadardır. 38 harften oluşan Türk runik yazısının işlendiği bu abideler Türk tarihin en eski yazıtları olarak kabul ediliyor. Abidelerin geçmişi 8. yüzyıla uzanmakta. Orhun Yazıtları'nın sırrı 1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından çözüldü ve burada yazılı olan metinler açıklığa kavuşturuldu
Tonyukuk Yazıtı 731, Kül Tigin Yazıtı 732 yılında ve Bilge Kağan Yazıtı 735 yılına tarihlendirilmektedir. Orhun Yazıtları'nda Türk töresi, binicilik, Türk boylarına çağrılar gibi farklı konularda bilgiler ve söylevler yer almaktadır. Günümüzde Üstü kapalı bir müzede sergilenen bu yazıtların bakımı ile başta TİKA olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi kurumları ilgilenmektedir.