19.12.2008 - 14:02 | Son Güncellenme:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Henüz ölüm sinyalleri vermeyen bir hastaya, ölümü hatırlatan bir doktor veyahut da kefenini hazırlayan bir doktor, aile gördünüz mü? Bu tür şeyler yapılıyor" dedi.
Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu Toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomide son 6 yılda elde edilen başarılara değinerek, bütçe açığının GSYİH’ya oranının yüzde 11,5’ten, yüzde 1,6’ya, hazine borçlanmasında faizin yüzde 30’lardan yüzde 7,8’lere gerilediğini belirtti.
Türkiye ekonomisinin artık güçlü, dünyaya açık ve kırılgan olmayan bir ekonomi konumuna ulaştığına işaret eden Erdoğan, "Bütçe görüşmelerinde hala bakıyorsunuz, siyasiler çıkıyor, konuşuyor, bize kapalı ekonomiyi tavsiye ediyor. Olmaz böyle şey. Hangi dünyada yaşıyoruz? Biz mağara hayatı yaşayamayız kusura bakmayın. Biz şehir hayatı yaşayacağız ve mücadelemizi de orada vereceğiz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, yaprak kıpırdayınca devalüasyon olan, anayasa kitapçığı havada uçunca kriz yaşanan ekonomi devrinin geride kaldığını dile getirerek, Türkiye’nin, 2007 itibariyle son 5 yılda ortalama yüzde 24,4’lük artış oranıyla OECD ülkeleri arasında en hızlı ihracat artışı sağlayan ülke konumuna yükseldiğini kaydetti.
Türkiye’nin dünyanın en büyük 22. ihracatçısı konumuna ulaştığına dikkati çeken Erdoğan, burada üzerinde durulması gereken noktanın, 2002 yılında birkaç sektör ve bölgeye bağımlı konumda bulunan ihracatın, sektörel çeşitlilik ve ileri bir ekonomik yapı gösterir hale gelmesi olduğunu vurguladı.
Erdoğan, dış ticarette pazar bağımlılığını aşan Türkiye’de 2002 yılında 5 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiren alt sektör sayısı 2 iken, 2007’de bu rakamın 8’e çıktığını, 2002 yılında 8 ülkeye 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılırken, bu rakamın 2008 başında 34’ü geçtiğini anlattı.
"ÖZ GÜVENİ YAKALADIĞIMIZA İNANIYORUM"
Afrika, Çin ve Hindistan’a yönelik ihracatta dikkate değer adımlar atıldığını, Latin Amerika, Asya-Pasifik ülkeleri ile komşu ve çevre ülkelerle de önemli gelişmeler sağlandığını kaydeden Erdoğan, "Tüm bu gelişmeler, bu başarılarla, yeni vizyonuyla, yeni çehresiyle Türkiye artık dünya liginin önemli aktörlerinden biridir. Bu öz güveni öncelikle kendi içimizde yakalamamız gerekiyordu ki bunu da artık yakaladığımıza inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Erdoğan, müteahhitlik sektöründeki gelişmelere de değindiği konuşmasında, Türk müteahhitlik sektörünün bugüne kadar 105 milyar dolar tutarındaki projeleriyle dünyada en önemli aktörlerden biri haline geldiğini belirterek, Türk firmalarının 22 temsilcisiyle, dünyanın kendi ülkesi dışında en fazla iş üstlenen firmaları arasında ABD ve Çin’in ardından üçüncü sırada yer aldığını aktardı.
"MİLLETİN MORALİNİ BOZARAK HİÇ KİMSE BİR YERE VARAMAZ"
2002 yılında 1,6 milyar dolarlık iş üstlenen Türk müteahhitlik firmalarının 2005 yılında 9,8 milyar dolarlık, 2006’da 15,9 milyar dolarlık, 2007 yılında da 19,5 milyar dolarlık proje aldıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bütün bunları niçin söylüyorum? Türkiye’ye felaket senaryoları yakıştıranlar var. Türkiye’ye üçüncü dünya ülkesi muamelesi yapanlar var. Krizden kendisi için yarar, fırsat devşirmeye çalışanlar var. Bu çevrelerin de bu rakamlara, bu gelişmelere bakıp, bundan vazgeçmelerini diliyorum. Milletin moralini bozarak hiç kimse bir yere varamaz. Hiç kimse bir şey elde edemez."
Türkiye’nin şu anda 6 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak kadar iyi durumda bulunduğunu ve birçok alanda Cumhuriyet tarihinin en iyi rakamlarına sahip olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, Atatürk’ün muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefinin gereğini gerçekleştirmek için bunu yeterli görmediklerini dile getirdi.
"BEN DE ÜLKEMİN DOKTORUYUM"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizlerle birlikte çıktığımız uzun yolculuğun henüz başındayız.
Geleceğimiz adına aşmamız gereken daha çok merhale var. Öz eleştirimizi yapacağız. Bilgilerimizi, heyecanımızı paylaşacağız. Birbirimize destek olmaya devam edeceğiz. Böyle sağda solda, rastgele önümüze mikrofon uzatıldığı zaman eleştirel, hakaretamiz, psikolojik noktada, insanımızın psikolojisini bozacak açıklamalar yapmak doğru değildir.
Henüz ölüm sinyalleri vermeyen bir hastaya, siz kalkar da ölümü hatırlatan bir doktor veyahut da kefenini hazırlayan bir doktor, aile gördünüz mü, duydunuz mu? Bu tür şeyler yapılıyor. Ayıptır. Olmaz böyle şey. Bir doktor, hastanın durumu ne kadar kötü olursa olsun, gelip de ona orada ’Durumun çok kötü, gidiyorsun, hazırlıklarını yap...’ Böyle bir tedavi yok. Olmaz böyle bir şey. Ne yazık ki bunlar yapılıyor. Biz bunları istemiyoruz.
O yine gelir, onu psikolojik olarak tedavi etmenin, doktorlukta önemli bir adım olduğunu (bilir) ve yakınlarına da ’Sakın ha, böyle şeyler söylemeyin’ der. Ben de bunu söylemek zorundayım çünkü ben de ülkemin doktoru ve sorumluluk üstlenen bir Başbakanıyım."
Bu kervanın hep birlikte hedefe ulaştırılacağını ve bu gemide hep beraber seyahat edildiğini ifade eden Erdoğan, "Eğer bu gemi su alır, Allah göstermesin bir batarsa, hep beraber batarız. Ama böyle ne bir sinyal var ne bir durum var" dedi.
Erdoğan, Türkiye’nin herkese göre daha iyi konumda olduğunu ve bunun en son G20 zirvesinde de görüldüğünü kaydederek, bu özgüven içerisinde çalışmalarını sürdüreceklerini ve ihracatla ilgili piyasa arayışlarını kararlı bir şekilde devam ettirerek, mevcut ihracat potansiyelini artırmayı sürdüreceklerini sözlerine ekledi.