14.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
Blairin danışmanı Yeni Düzeni irdeledi Tarihsel perspektif: Üç yüz yıl süren modern devletin siyasi yapısı 1989da son nefesini verdi. Çünkü bu tarihe kadar uluslararası düzen, ya hâkim bir gücün hegemonyasına ya da güç dengesine dayanıyordu. Barış, düzen ve güvenlik imparatorluk demekti. Ancak imparatorluklar doğal yapıları gereği yeniliğe ve değişime düşman oldular. Güven ve istikrar talebiyle yenilik dürtüsünü karşı karşıya getiren bu açmaz, küçük devlet formülüyle aşılmaya çalışıldı. Ancak bu da uluslararası güvenliği kısa sürede bozdu ve savaşlara yol açtı. Postmodern devletler: Yirminci yüzyılın sonunda yeni tip devletler ortaya çıktı. Artık güç dengeleri ve ulusal egemenlik bir önem taşımazken, içişleri ve dışişleri ayırımı yapılmasına ihtiyaç kalmadı. Bunun yerine karşılıklı bağımlılık ve içişlerine müdahale hakkının gönüllü olarak kabul edildiği bir sistem oluştu. Çifte standart bir zorunluluk: Postmodern devletler en çok çifte standart uygulamakla eleştiriliyor. Oysa bu bir zorunluluk. Çünkü bu süreci tamamlayaman ulusal devletler, tıpkı eski sistemde olduğu gibi dünyaya kaos ve düzensizlik yayıyorlar. Bunlara müdahale etmek dünyanın güvenliği için şart. Örnek Irak, Bosna, Afganistan vs. Modern dünyaya bu tür tehdit oluşturmayan ve süreçle bütünleşmek isteyenlere IMF, Dünya Bankası, AGİT gibi organizasyonlar aracılığıyla yardım edilebilir. Buna da gönüllü ve işbirlikçi emperyalizm diyebiliriz. İngiltere Başbakanı Tony Blairin danışmanı, üst düzey diplomat Robert Cooper, dünyanın siyasi, ekonomik ve askeri bir profilini çıkararak, içinde yaşadığımız dönemi "liberal emperyalist çağ" olarak niteledi. Cooper, değişen dünyada ulusal egemenlik, güçlü öz savunma ve bağımsız ekonomi gibi eski değerlerin yerini şeffaflık, gönüllü olarak karşılıklı bağımlılık ve içişlerine karışma ilkelerine bıraktığını vurguladı. The Observer gazetesinde geniş bir özeti verilen yazının can alıcı bölümleri şöyle: