31.03.2022 - 16:07 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr BBC Türkçe
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in şimdi, Tayvan'a yönelik herhangi bir hamle yapmadan önce Vladimir Putin'in başarısızlıklarını analiz edeceği bildiriliyor.
Tayvan ulusal güvenlik bürosu başkanı Chen Ming-tong'a göre, Asya'nın süper gücü Çİn, Tayvan'a karşı Tsai Ing-wen'in 2026'da sona erecek olan başkanlık dönemi boyunca bir saldırı başlatmayacak. Chen, Times'a, "Pekin'in Ukrayna'dan aldığı ders, kolayca bir savaş başlatmaması gerektiği" dedi. Pekin, Rusya'nın eksikliklerini inceleyecek ve Halk Kurtuluş Ordusunu geliştirecek. "Çin bir savaş başlatırsa, bu oldukça kapsamlı bir savaş olur" diyen Chen, Tayvan'ın son zamanlardaki savunmasına atıfta bulunarak "Biz burada pasif ve boş boş oturmuyoruz" dedi.
'FÜZE TRENİ'
Güney Çin Denizi'nde askeri tatbikatları hızlandıran ve ABD'nin küresel hegemonyasına giderek daha fazla meydan okuyan Çin'in, Tayvan'ı ele geçirmesi korkuları giderek büyüyor. Ayrıca, Sincan eyaletindeki çölde 800 kilometrekarelik alana yayılan bir silo kompleksi inşa ettikten sonra, Pekin'in son yıllarda nükleer cephaneliğini artırdığına inanılıyor. En son Salı günü, Pekin'in nükleer silahlarını ülke çapında taşıyabilecek, onları izlemeyi ve yok etmeyi zorlaştırabilecek yüksek hızlı bir 'füze treni' inşa etmeye çalıştığı ortaya çıktı.
'SOVYETLER BİRLİĞİ'NDEN ÇOK DAHA BÜYÜK BİR TEHDİT'
Ukrayna işgalinin ardından Tayvan, savunmasını iyileştirmek amacıyla zorunlu askerlik hizmetini mevcut dört ayın ötesine uzatacağını söyledi. Pekin, Tayvan'ın 2050 yılına kadar sıkı bir şekilde Çin'in kontrolü altına girmesini istiyor ve Tayvan'ın bir "iç mesele" olduğunu, Ukrayna'nın ise uluslararası alanda zaten tanınan egemen bir devlet olduğunu savunarak Ukrayna ile Tayvan karşılaştırmalarını görmezden geliyor.
ABD Senatosu istihbarat komitesinde önde gelen Cumhuriyetçi Marco Rubio, Çin tehdidinin altını şu sözlerle çizdi:
"Pekin'in askeri gücü, demokrasiye karşı ideolojik meydan okuması, teknolojik hırsları ve küresel pazar üzerindeki etkisi, Sovyetler Birliği'nin şimdiye kadar yaptığından çok daha ciddi ve sistematik bir tehdit oluşturuyor."
Chen, Çin'in Tayvan konusunda harekete geçmesi durumunda ABD'nin karşılık vereceğine inandığını belirterek, "Eğer ABD, Ukrayna ile bir ilişki anlaşması olmaksızın bu kadar müdahil olabiliyorsa, ABD Tayvan İlişkileri Yasası ile daha da fazla müdahil olacaktır" dedi. Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Wu Qian ise şu tehditte bulundu:
"Son zamanlarda Tayvan yönetimi Ukrayna'daki durumu kullanmaya çalışıyor. Bu tür eylemler Tayvan'a zarar verir ve ülkeyi bir felaketin eşiğine sürükler."
AVUSTRALYA'DA PANİK: HAZIRLIKSIZ YAKALANDILAR
Geçen hafta Çin ve Solomon Adaları'nın müzakere ettiği güvenlik anlaşmasının detayları Avustralya'da büyük endişe yarattı. Sızdırılan taslak metne göre Çin, Solomon Adaları'na asker gönderebilir ve gelecekte bir donanma üssü kurması mümkün olabilir. Avustralya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden Prof. Alan Gyngell "Anlaşmanın detayları hâlâ belirsiz. Fakat Çin orada korkulduğu gibi bir askeri üsse sahip olmasa bile bu Çin'in bölgedeki ilk yayılma alanı olacak" diyor. Solomon Adaları Avustralya'nın hemen kuzeyinde bulunuyor. Avustralya ise ABD ve İngiltere'nin Pasifik'teki en büyük partneri konumunda.
Analistlere göre Avustralya hükümeti bu hamleye hazırlıksız yakalandı. Üstelik bu konuda uyarılmıştı. Birkaç yıl önce Çin'in "arka bahçesini genişletmek için" krediler ve ekonomik yatırımlarla Solomon'a yanaşmaya başladığını düşünen Avustralya, Pasifik ülkelerine odaklanan yeni bir dış politika geliştirdi ve yardım miktarını artırdı.
YENİ BİR ÇATIŞMA BÖLGESİ DOĞUYOR
Fakat analistler, bu hamlenin yetersiz kaldığını düşünüyor. Çin çok yakında Solomon Adaları'nın Avustralya ile birlikte ikinci güvenlik partneri olabilir. Prof. Gyngell "Avustralya'nın yeni dış politikasının amacı böyle bir olayı engellemekti. Bu açık bir başarısızlık oldu" diyor. Bu sadece Avustralya için bir endişe kaynağı değil. İngiltere ve ABD de Avustralya ile imzaladıkları AUKUS Paktı aracılığıyla Çin'in Hint-Pasifik bölgesindeki manevra alanını kısıtlamak istiyor. ABD ve diğer Batı ülkeleri, bu bölgenin de potansiyel bir çatışma sahasına dönmesinden endişe ediyor.