DünyaMelodileri çalınınca intikamı büyük oldu! 'Operadaki Hayalet' savaşının bilinmeyen yüzü

Melodileri çalınınca intikamı büyük oldu! 'Operadaki Hayalet' savaşının bilinmeyen yüzü

15.03.2023 - 13:24 | Son Güncellenme:

Bir tarafta adını müzik tarihine yazdıran efsanevi bir müzisyen, diğer tarafta İngiltere'de 'yılın sanat olayı' olarak anılan bir müzikalin bestecisi... İki dev müzisyenin arasında yaşanan 'Operadaki Hayalet' tartışmasında gelinen son nokta ise tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. İşte 'çalıntı melodi' sonrası yaşanan olayların perde arkası.

Melodileri çalınınca intikamı büyük oldu Operadaki Hayalet savaşının bilinmeyen yüzü

Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Felsefi şarkı sözleri, yenilikçi tavır ve stilleri, konsept albümleri, etkileyici sahne şovları, dinleyiciye bir bakış açı sunmaları... Tüm bunlar Türkiye'de de geniş bir hayran kitlesi tarafından benimsenen İngiliz Pink Floyd grubunun dünya sahnesinde 'efsanevi' olarak anılmasına sebep olan faktörlerin başında geliyor. 1965 yılında Londra'da kurulan ve standart rock müziği progresif ve yenilikçi bir çizgiye çeken Pink Floyd grubu, 60'lı yılların başından 90'ların ortalarına kadar devam eden en üretken dönemlerinde bir hayli enteresan bir hikâyeye sahip. İşte rock müziğe farklı bir boyut kazandıran grubun bestecisi ve kurucusu Roger Waters ile ünlü 'Operadaki Hayalet' (The Phantom of the Opera) müzikalinin bestecisi Andrew Lloyd Webber arasında yaşananlar...

Haberin Devamı

Melodileri çalınınca intikamı büyük oldu Operadaki Hayalet savaşının bilinmeyen yüzü

1 NUMARA OLDUKTAN SONRA İŞLER KÖTÜYE GİTMEYE BAŞLADI

Adını müzik tarihine altın harflerle yazdıran Pink Floyd grubu başlarda Nick Mason, Syd Barrett, Roger Waters ve Richard Wright’ın bir araya gelmesiyle kuruldu. İsim konusunda tartışmalar yaşansa da rock müziğe yeni bir soluk kazandıran başarılı grubun adı Syd Barrett'ın önerisiyle koyulduç Grubun ismi, iki blues ve caz gitaristi olan Pink Anderson ve Floyd Council’in isimleri birleştirilerek 'Pink Floyd' olarak kararlaştırıldı.

Çeyrek asırı aşkın bir süre boyunca çıtayı düşürmeden üreten grup, rock müziğin sınırlarını zorlayan ve enstrümantal parçalar da barındıran akım olan 'progresif rock' çizgisinde eserler ortaya koydu. 1968 yılında Barrett’ın yaşadığı ruhsal problemlerden ötürü gruptan ayrılmasıyla dünyanın en iyi gitaristlerinden biri olarak kabul edilen David Gilmour, henüz yolun başındaki Pink Floyd’a dahil oldu.

Haberin Devamı

Gruba Gilmour'un katılmasıyla birlikte hız kesmeden albüm kaydetmeye devam eden grup, büyük sükse yapan 1970 tarihli 'Atom Heart Mother' ile ilk defa İngiltere'deki resmi albüm listesinde 1 numara olmayı başardı. Ancak çok değil, sadece bir yıl sonra grup şaşırtıcı bir olayla gündemin üst sıralarında kendine yer buldu.

'OPERADAKİ HAYALET' CANINI SIKTI

'Atom Heart Mother'ın ticari başarısından sonra hız kesmeden şarkı yazmaya ve albüm kaydetmeye devam eden grup, 1971 yılında 'Meddle' albümüyle dinleyicilerinin karşısına çıktı. Sadece bir yıl sonra gelen bu albüm, ikinci yarısındaki 'Echoes' şarkısıyla herkesin dikkatini çekti. Tam 23 dakika 30 saniye süren 'Echoes', ağırlıklı olarak enstrümantal bir şarkıydı. Waters, Wright, Gilmour ve Mason'ın birlikte yazdıkları bu beste, kısa zaman içinde grubu günümüzde de devam edecek olan bir tartışmanın parçası haline getirecekti.

Ünlü 'Operadaki Hayalet' müzikalinin bestecisi Andrew Lloyd Webber ile Pink Floyd'un kurucusu Roger Waters, tam da bu şarkı yüzünden karşı karşıya geldi. Sebebi, 'Echoes'ta kullanılan melodilerin, 'Operadaki Hayalet' müzikalinde izinsiz şekilde kullanılmasıydı. İngiltere'de 'yılın sanat olayı' olarak nitelendirilen 'Operadaki Hayalet' müzikalinde, Pink Floyd'un 'Echoes' bestesinin 03.45'inci saniyesinden itibaren duyulmaya başlanan notalar izinsiz olarak yer alıyordu. 

Melodileri çalınınca intikamı büyük oldu Operadaki Hayalet savaşının bilinmeyen yüzü

VERECEĞİ CEVAP MERAK KONUSU OLDU

'Echoes'taki melodilerin, şarkı yayınlandıktan 15 yıl sonra 'Operadaki Hayalet' sayesinde hafızalara kazınması özellikle de Roger Waters'ın canını bir hayli sıktı. Waters'ın Webber'a vereceği cevap ise merak konusuydu. Dönemin müzik otoritelerinin de kayıtsız kalmadığı bu gerçeklerden sonra haklı taraf olan Pink Floyd cephesinden ilk dönemde net açıklamalar gelmedi. Bir süre tepkisiz kalan grup ve özellikle de Waters'ın aklında kimsenin bilmediği başka bir plan vardı. Waters, Webber'a cevabını en iyi bildiği şey olan sanatla vermeye kararlıydı. Fakat tam da bu dönemde Pink Floyd grubu içinde ciddi problemler baş göstermeye başlamıştı.

Haberin Devamı

Kurucu üyelerden Syd Barrett'ın ruhsal problemlerinden sonra gruba dahil olan David Gilmour ile Waters arasında giderek şiddetlenen tartışmalar grubun üretkenliğini de olumsuz yönde etkiledi. Günümüzde 'art rock başyapıtı' olarak görülen ve rock'ın ulaşabileceği en sanatsal biçim olarak değerlendirilen 'The Final Cut' albümü aynı zamanda Waters'ın Pink Floyd markasına verdiği son katkı oldu. 'The Final Cut’ albümünün 13'üncü şarkısı 'Two Suns in the Sunset'te "The end" (son) diyerek gruba veda etti. Ancak Waters, Webber'a cevabını vermekte kararlıydı. Pink Floyd sonrasında solo kariyerine ağırlık veren Roger Waters, 90'lı yıllarda Webber'a cevabını oldukça sanatsal bir şekilde verecekti.

Haberin Devamı

YİNE 13. SIRADAKİ BİR ŞARKIYLA NOKTA ATIŞI YAPTI

Takvimler 7 Eylül 1992'yi gösterdiğinde Roger Waters, 'Amused to Death' (Ölümüne Eğlenme) adını verdiği albümle müziğe döndü. Tıpkı 'The Final Cut' albümündeki 13. şarkı gibi 'Amused To Death'teki 13. şarkı da müzisyen  için bir hayli önemliydi. Solo albümündeki 13. şarkı olan 'It's a Miracle' (Bu Bir Mucize), aslında Waters'ın yıllardır Webber'a söylemek istediklerini dile getiriyordu. Dünyadaki savaşlara ve kötülüklere sitem olarak görülen 'It's a Miracle'ın ayrıca Webber'a da söyleyecek önemli sözleri vardı. 

İşte tartışmalar yaratan ve Roger Waters'ın Andrew Lloyd Webber'a cevabı olarak görülen 'It's a Miracle' şarkısının Türkçeye çevrilmiş sözleri:

"Sığınaklarımıza sığınıyoruz
Ellerimiz kulaklarımızın üzerinde
Lloyd Webber'in berbat şeyleri
Yıllardır sürüp gider
Tiyatroyu deprem vurur
Ama operet can çekişse de devam eder
Ardından piyanonun kapağı kapanır
Ve onun lanet parmakları kırılır
Bu bir mucize!"

Haberin Devamı

Melodileri çalınınca intikamı büyük oldu Operadaki Hayalet savaşının bilinmeyen yüzü

DÖNEMİNE IŞIK TUTARAK ZAMANSIZ OLMAYI BAŞARDI

Dünyanın kötüye gidişatını protesto eden Roger Waters, açık açık Webber'a göndermede bulunduğu 'Amused To Death' albümünde ABD'nin Irak'ı işgali ile yaşanan 'Körfez Savaşı'na da önemli ölçüde yer vermişti. Müzisyen, neredeyse her şarkıda dünyadaki tüm savaşlara ve yaşanan adaletsizliklere olan tepkisini satırlarına ve notalarına sığdırmayı başardı. Üstelik Waters'ın hedefindeki tek isim Webber de değildi. 17 Ocak 1991'de 16 saatlik bir yayınla Pulitzer ödüllü CNN muhabiri Peter Arnett’in Bağdat’taki Al-Raşit Oteli'nin odasından savaşı canlı şekilde seyirciyle buluşturması, Waters’ın albümünde eleştiri konusu oldu.

O sırada Arnett gibi birçok gazetecinin otelde bulunmasına rağmen savaşın ilk 16 saatini ve kalanını canlı olarak sadece Arnett ve CNN ekibi yayınlayabildi. Çünkü bunu sağlayacak tek araç Bağdat’tan Ürdün’ün başkenti Amman’a uzanan telefon hattıydı. Savaş sırasında dünya ile tek bağlantı o an oradan CNN ekibinin özel altyapısıyla kuruluyordu.

79 yaşındaki müzik efsanesi Roger Waters, Pink Floyd grubu ve sonrasında saygın müzisyenlerden biri olarak kabul görmeye devam ediyor. Bir döneme ışık tutarak zamansız olabilmeyi başaran 'Amused To Death' albümü ise rock tarihinin en nitelikli işlerinden biri olarak kabul ediliyor.