07.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
HABER ARAŞTIRMA
Mevcut yaşama dayalı karbon ayak izinin hedefi çok aştığını ortaya koyan rapor, bu gidişatı değiştirmek için hızlı ve radikal azaltım gerektiğine dikkat çekiyor.
Konutta kayıp fazla
Paris Anlaşması’nın 2050 yılına yönelik iddialı hedeflerine ulaşmak için, yüksek gelire sahip ülkelerin yaşam tarzına dayalı ayak izini yüzde 90’ın üzerinde (yüzde 91-95), üst-orta gelire sahip ülkelerin ayak izini yüzde 68-86 seviyelerinde ve Hindistan gibi alt-orta gelire sahip ülkelerin ayak izini yüzde 76 seviyesinde azaltmaları gerekiyor.
Ulaşım 3’üncü sektör
Raporda Türkiye’ye dair de karbon ayak izi verileri var. Yıllık kişi başı karbon ayak izinin 4.9 ton olarak ölçüldüğü Türkiye’de, rapora göre karbon ayak izinin en büyük bileşeni konutlar. Toplam ayak izinin yıllık kişi başı 1,7 tonu konutlardan kaynaklanıyor. Türkiye’nin konutlara dair göreceli daha yüksek olan ayak izinin temelinde ısıtma ve yemek pişirme amacıyla daha fazla petrol ve doğal gaz tüketilmesi yatıyor.
Raporda, gıda ve içecek tüketimi yıllık kişi başı 1,2 ton miktarla, Türkiye’nin yaşam tarzı ayak izine en fazla ikinci katkı sağlayan sektör olarak belirlenmiş. Benzer ülkelere göre düşük et tüketimi ve karbon yoğunluğu daha düşük olan et türlerinin (sığır eti dışındaki et ürünleri) tercih edilmesi, gıda ve içecek tüketiminden kaynaklı ayak izinin göreceli düşük gerçekleşmesini sağlıyor.
Bununla birlikte, süt ürünlerinin tüketimi, yüksek gelirli ülkelerdekiyle karşılaştırılabilir durumda ve bu ürünlerin Türkiye’nin gıda sektörüyle ilintili ayak izinde önemli payı bulunuyor. Ulaşım sektörü, yaşam tarzı ayak izine en fazla katkı sağlayan üçüncü en büyük sektör olup, yıllık kişi başı 1 ton paya sahip.