25.03.2017 - 11:31 | Son Güncellenme:
Sinop’ta safra kesesi ameliyatında aort damarının kesilmesi sonucu hayatını kaybettiği iddia edilen 29 yaşındaki 1 çocuk annesi kadınla ilgili savcılık soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında mezar açılarak cesede otopsi yapıldı.
9 Mart tarihinde Sinop Atatürk Devlet Hastanesinde safra kesesi taşından ameliyat olan evli ve 1 çocuk annesi 29 yaşındaki Çiğdem Eriş, ameliyat sonrası hayatını kaybetmişti. 10 Mart tarihinde gözyaşları içerisinde defnedilen genç kadının mezarı, “aort damarının kesilmesi sonucu hayatını kaybettiği" iddiaları üzerine cumhuriyet savcılığının başlattığı soruşturma kapsamında açıldı. Ceset, Ankara Adlı Tıp Kurumuna gönderilerek otopsi yapıldıktan sonra tekrar defnedildi.
Eşinin ölümüyle büyük sarsıntı yaşayan Gökhan Eriş, kanının son damlasına kadar hukuki mücadelesi vereceğini söyledi.
Çiğdem Eriş’in eşi Gökhan Eriş yaptığı açıklamada, “Ben aslında şikayetçi olmayacaktım fakat haftası geçtikten sonra olaylar öyle bir boyut kazandı ki savcılık bize dedi ki ‘Siz istemeseniz de o mezar açılacak, cenaze adli tıpa gönderilecek.’ Kulaktan kulağa da doktor hatası olduğu yönünde duyumlar aldık. Biz razı olmadık ve bize dediler ki ‘gizlilik soruşturması’ kapsamında olacak. Dolayısıyla bize mezarı açtırdılar, acımızın üzerine ikinci bir acı daha kattılar. Ben de bu işin takibini bırakmayacağım. Adli tıpa kadar bizzat gittim, kendim olayın takibini bizzat kendim yapayım diye ama bizim orada hiçbir şekilde faydamız olmadı. Gücümüze giden bir diğer olay da şu oldu: Biz Ankara’dan cenazeyi Sinop’a getirdiğimizde akşam saat 19.30 falandı cenazeyi defnedeceğimiz sırada mezarlıkta kimse yoktu. 3 belediye personeli ve hoca vardı. Oldu bittiye getirilmeye çalışılıyor. Ben bu işin peşini bırakmayacağım, takibini yapacağım” dedi.
“Hukuki mücadelemi vereceğim”
Elinde tüm raporların bulunduğunu belirten acılı eş Gökhan Eriş, “Hepsinin raporları mevcut. Bir hata var ortada ve biz bu hatanın üstüne gitmedik. Geçen süre içerisinde başta yapmaları gereken olayı, yetkililer haftası gelince akıllarına getirdiler. Bizim kanayan yaramızı tabiri caizse tuzladılar. Olay ihmal olduğu kadar bir baştan sağma durumda olduğunu düşünüyorum. Ben elimden geldiği kadar, kanımın son damlasına kadar hukuki mücadelemi vereceğim. Bu işin peşini bırakmayacağım. Şu anda şikayetçiyim. Sadece doktordan değil, o gün o ameliyata giren doktorundan hemşiresine kadar hepsinden şikayetçi olacağım” diye konuştu.
Ameliyatta aort damarının kesildiğini belirten Eriş, “Aort damarı diye bir damar varmış safra kesesine yakın bir yerden geçen. Bu damar kesilmiş, ölüm raporunda da bu şekilde yazıyor. Ve işin enteresan bir tarafı daha var. Bana eşimin öldüğünü hastaneden hiçbir yetkili söylemedi. Sadece devletin polisi söyledi. Doktoru arka kapıdan kaçırmışlar. Yoğun bakıma bildiğiniz sivil polisleri, çevik kuvveti toplamışlar. Bir tane hastaneden yetkili yok. Bana eşimin öldüğünü onlar söyledi. Bu kadar mı önemsiz bir insanın değeri?” ifadelerini kullandı.
Gökhan Eriş şunları söyledi: “Eşimin saat 09.30’da girdiği ameliyatın ortalama olarak yarım saat, 45 dakika olması gerekirken saat 11.00’de bize acil kan ihtiyacı olduğu söylendi ve bir terslik olduğunu sezdim. Biz o sırada eşime lazım olan kan ihtiyacını yaklaşık olarak 7 kişiden kan alınarak sağladık. Saat 13.30’da eşimi ameliyattan yoğun bakıma aldılar. Doktor bize bir açıklama yaptı. Elimdeki raporlara göre eşim yoğun bakıma alınırken ‘durumu kötü ve tansiyonu yoktu’ yazıyor. Doktor bana yapmış olduğu açıklamada, ‘Ben bu ameliyatı 3-4 bin kere yaptım, daha önce başıma böyle bir şey gelmedi. Bu ameliyat kapalı bir ameliyattı. Evet, bir hatam oldu ama her şeyi toparladım’ dedi. Hastanın nabzı durup tansiyonu düşünce iç kanama geçirdiğini düşünerek ameliyatı açık ameliyata çevirdik. Nabzı da atıyor, tansiyonu normale döndü. Şu anda hiçbir sıkıntı yok. Kanı da durdurduk ama 2 litreye yakın bir kan aktı. Kapalı bir ameliyattı ama açmak zorunda kaldık’ dedi. Doktor bire bir hatasını kabul etti ondan sonrada bir daha görmedim. Gece boyunca bana ‘durumunun her geçen saate göre daha iyiye gittiğini, gözünü açtığını, elini kıpırdattığını’ vs gibi ibarelerle oyaladılar. Saat 04.00 civarı polis memurundan eşimin hayatını kaybettiğini öğrendim. Doktoru hastanenin arka kapısından kaçırmışlar. O gün bugündür doktoru görmedim. 1,5 yaşında bir evladım var. Acımızı içimize gömdük. Ben gerekli yerlere gerekli şikayetlerimi yaptım. Bu işin peşini asla bırakmayacağım”.
Doktor ve hastane yetkilileri ise konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçınırken, hastaneden verilen bir evrakta ise ölüm nedeni “aort yaralanması” şeklinde geçiyor.