Meşhur hikâyedir… Eski sadrazam yerini yeni sadrazama bırakırken ona üç kapalı zarf verir.
“Başın sıkışırsa ilk zarfı, işler düzelmezse ikinciyi, çok sıkışırsan üçüncüyü aç, ne yazıyorsa onu yap” der.
Bir süre sonra yeni sadrazam için sıkıntılı günler başlar. Panik içinde ilk zarfı açar. Zarfta “Senden öncekini kötüle” yazmaktadır. Öyle yapar. Ancak işler yine kötü gitmektedir. Çaresizce ikinci zarfa gider eli. Zarfın içinden “Etrafındakileri kötüle” notu çıkar. Ancak bu da çare olmaz. Homurtular daha da artmaya başlar. Son bir umutla üçüncü zarfa yönelir sadrazam. Elleri titreyerek açtığı o zarfta “Kendinden sonra gelecek kişi için sen de üç zarf hazırla” yazmaktadır.
Kılıçdaroğlu, CHP’nin başında geçirdiği 13 yılın neredeyse 10 yılını kendisinden önceki parti yapısı ve isim vermeden Deniz Baykal’ı kötüleyerek geçirdi. Son seçim hezimetinden sonra ise yıllardır
Yazının başlığına bakıp, “Bana yeni bir şey söyle” dediğinizi duyar gibiyim.
Muhalif seçmenin Kılıçdaroğlu’na bakış açısının seçim öncesinde de böyle olduğunu ben de biliyorum. Kemal Bey kampanya döneminde durumu biraz toparladı. Ancak 14 gün içinde Erdoğan karşısında aldığı iki sandık mağlubiyeti ve seçim sonrasında adeta koltuğa yapışması kendisine oy verenleri bile çileden çıkarmış durumda.
BETİMAR Araştırma’nın 31 Mayıs -1 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirdiği “Türkiye Seçmen Eğilimleri Araştırması” sonuçlarına göre ilk turda Kılıçdaroğlu’na oy verenlerin yüzde 6.3’ü ikinci turda tercihini Erdoğan’dan yana kullanmış. Yüzde 4’ü ise sandığa gitmemiş ya da geçersiz oy kullanmış!
İkinci turda Erdoğan’a oy veren muhalif seçmenin yüzde 21.6’sı “Kılıçdaroğlu’nun kazanacağını düşünmediğim için”, yüzde 19’u “Kurdukları ittifakı beğenmedim”, yüzde 17.8’i “Güvenmediğim,
İyi Parti’ye “Millet İttifakı bitmiştir” açıklamasını yaptıran bizzat milletin kendisi oldu. Akşener’in ifadesiyle, “Proje bazlı” bu ittifakın daha fazla devam etme şansı zaten yoktu.
Millet altılı masanın üstüne düşen HDP gölgesini kabul etmediğini kendilerinden oy istemeye gelen İyi Partili vekil adaylarına seçim döneminde lisanımünasiple öyle bir anlattı ki Akşener’in önünde başka seçenek kalmadı.
Ne mi dedi millet? Anlatalım…
14 Mayıs seçimleri öncesinde bir Orta Anadolu ili… İyi Partili vekil adayı sahada çalışıyor. O sırada bir tarım işçisi de ekmek arası peynir, domates, biberden oluşan öğle yemeğini yiyor. Vekil adayı işçinin durumuna üzülüyor ve ona “Sana başka bir yemek ısmarlayayım” teklifinde bulunuyor.
Vekil adayının ceketindeki rozeti gören işçi bu teklife şaşırtıcı bir karşılık veriyor: “Sizin hiçbir şeyinize ihtiyacımız yok. Bize devletimiz yeter. Siz HDP’nin peşine takılmaya devam edin!”
Aldığı cevapla şoke olan İyi Parti adayı bu durumu genel
Ankara’nın CHP-İyi Partili belediye başkanı ve müstakbel Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mansur Yavaş’a göre bu seçimlerde Kandil’deki terör elebaşları Cumhur İttifakı’na çalışmış!
Yavaş, Kandil’den gelen “Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz” açıklamalarının aslında seçimi Kılıçdaroğlu’na kaybettirmek için yapıldığını söylüyor! İlginç bir bakış açısı.
Tabii Yavaş’ın bu tezini ispatlaması için Kandil’den o açıklamalar gelirken neden sessiz kaldıklarını, terör elebaşlarına niye “Size ihtiyacımız yok. Olmaz olsun sizden gelecek destek” diye tepki göstermediklerini de anlatması lazım.
Yavaş belki hatırlamıyor ama biz bu filmi 2019 yerel seçimleri öncesinde de gördük. Seçime 10 gün kala HDP’li Sezai Temelli “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. Bizi yok sayarak, Ankaralıları yok sayarak siyaset yapamaz” diye buyurmadı mı? Benzer bir uyarı-tehdit-hatırlatmayı Ekrem İmamoğlu için de yapmadı mı? O
O planın ne olduğunu anlatmadan önce kısa bir açıklama…
Can güvenliğini tehlikeye atmamak için ne bu bilgiyi veren kişinin ismini ve görevini ne de olayın geçtiği yeri yazmayacağım. Zaten olayın kendisi o kadar vahim ki okuyunca siz de bana hak vereceksiniz.
Hazırsanız, başlayalım… Güneydoğu’da uzun yıllar boyunca adı hep terörle anılan bir ilçede 14 Mayıs günü. Oy kullanmak için sandık başına giden herkes tedirgin.
Terör örgütü günler öncesinden ilçe sakinlerine iktidarın seçimi kaybedeceğini ve yeni bir dönemin başlayacağını duyurmuş. Herkesi sonuçlar belli olduktan sonra belediye binası önünde toplanmaya davet ediyor!
Amaçları kayyum tarafından yönetilen belediye binasına el koymak. Sonuçlar açıklandıktan sonra örgüt üyelerinin başını çektiği kalabalık belediye binasına doğru yürüyüşe geçecek, başarabilirlerse makam odasına çıkacak ve kendi belirledikleri birini “Belediye Başkanı“ diye koltuğa oturtacaklar.
Bu kayyumla yönetilen diğer
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sonuç vermeyen seçim kampanyasının en önemli ayaklarından biri evin mutfağından çektiği videolardı.
Kemal Bey’in farklı konulara işaret ettiği o videolarda değişmeyen tek şey arkasına aldığı mutfak tezgâhının üzerindeki bulaşık deterjanı oldu. Ajans her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyor, Kemal Bey’i halktan biri gibi göstermek için mutfak tezgâhındaki deterjanı bile fondan eksik etmiyordu.
Ama olmadı… Mutfaktan verilen sert mesajlar, kamu kurumlarına, bürokratlara yapılan tehditler işe yaramadı. Seçmen, Kemal Bey’in vaatlerini inandırıcı bulmadı. HDP’nin oyunu almak için terör örgütünün adını anmamasını, gün aşırı “Demirtaş ve Kavala’ya özgürlük” istemesini, “Kemalizm ırkçılıktır” diyen akademisyeni İzmir’den liste başı yapmasını affetmedi.
Tabii Kemal Bey en nihayetinde bir siyasetçi. İkinci tur öncesinde birdenbire keskin bir U dönüşü ile Atatürk’ü hatırladı. Evin mutfağından
Türkiye’nin en genç nüfusa sahip ili Şanlıurfa. Kentin yaş ortalaması 20.6.
2 milyon 170 bin kişinin yaşadığı kentte seçmen sayısı 1 milyon 219 bin 445.
2018’de Cumhur İttifakı toplam seçmenin 534 bin 263’ünün oyunu alarak yüzde 62 oranını yakalamış.
Millet İttifakı ise yüzde 6.87’de kalmış. Şanlıurfa’da AK Parti’den sonra en güçlü parti HDP. 2018 oyu yüzde 30.72 HDP’nin.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın 1 günlük seçim çalışmasını takip ettiğim kentte seçim heyecanını yüksek gördüm. Şanlıurfa’da siyaset yapmak öyle kolay bir iş değil. Kentin kendine has birçok dengesi var. İşte tam da bu sebeple Bakan Bozdağ’ın Şanlıurfa’dan aday gösterilmesi isabet olmuş. Siyasi tecrübesi, toparlayıcılığı ve güçlü hitabetiyle kente çabuk uyum sağlamış. Kürsüye her çıktığında vurguladığı “Şanlıurfa’nın avukatı olacağım” sözünü tutmuş. Liste açıklandığında “AK Parti burada 5 vekili zor çıkarır” diyenler
CHP lideri Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilirse…Memur, emekli, çiftçi, atanamayan öğretmen, işçi, ev kadını, vs. millet olarak komple köşeyi döneceğiz. Kemal Bey’in vaatlerinden benim naçizane çıkardığım sonuç bu.
Kemal Bey şu ana kadar vatandaşa sadece cennetin tapusunu vadetmedi. Önümüzde daha 6 gün var. Kuvvetle muhtemel, o yönde de bir açıklama yapacaktır.
Tabii Kemal Bey’i ve vaatlerini çekemeyen, kıskanan “Nereden bulacak o kadar parayı?” diye bulanık suda balık avlamaya çalışanlar yok değil.
CHP lideri “Benim adım Kemal. 300 milyar doları buldum, getirdim” diyor ama bunlar yine ikna olmuyor! Oysa adam “Sana söz baharlar gelecek” bile dedi! Daha ne diyebilirdi ki!
Şaka bir yana, bu 300 milyar dolar işi tam bir fiyasko. Şimdi size Kemal Bey’in “Buldum, getirdim” dediği o 300 milyar doların ibretlik hikâyesini anlatacağım.
Milletin olmayan bir para üzerinden nasıl kandırıldığını, para için kimlerle görüşüldüğünü ve inandırıcı bulunmadıkları