Şu sıralar ne yazsak, ne konuşsak sosyal medyadaki trol orduları koro halinde yazının başlığındaki soruyu soruyor. Onların medyadaki çözüm ortakları kasıla kasıla “Biz demiştik, böyle olacağı belliydi” diye böbürleniyor!
Önce meraklısı için zamlara ne dediğimizi yazalım.
Kızgınım, öfkeliyim, üzgünüm. Emekliye yapılan zammı asla ve asla yeterli görmüyorum. MTV’den alınan ilave vergiyi de doğru bulmuyorum.
Gelelim yatlarından, katlarından, havuzlu villalarından millete “Size müstahak, bunlar daha iyi günleriniz” diye atarlanan medya güllerine…
Muhalefet seçim öncesinde millete sadece cennetin tapusunu vadetmedi. Sen sustun.
Muhalefet 13.5 milyon emeklinin üstüne milyonlarcasını ekleyecek EYT’yi çıkarmayı vadetti. Sen alkış tuttun.
Kantarın topu öyle bir kaçtı ki… Futbol maçlarını TRT’den bedava yayınlayacağını söyleyen adaya bile “Yok artık, bu kadar da olmaz” demedin. Güzelleme yapmaktan vazgeçmedin.
Gelinen noktada… O çok eleştirdiğin hükümet kad
Anayasa’nın 36’ncı maddesi der ki… “Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir.”
Böyle bir hakka sahip olmasına sahibiz ama an itibarıyla o hakkı kullanma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle büyükşehirlerde yaşayanların bütçelerine uygun fiyatlara başlarını sokacak bir ev alması, hatta kiralaması neredeyse imkânsız hale geldi.
Sulh Hukuk Mahkemelerindeki ev sahibi-kiracı davaları her geçen gün artıyor. Peki, dinamik bir inşaat sektörüne sahip Türkiye, konutta neden böyle bir sorunla karşı karşıya kaldı?
Sorunun cevabı rakamlarda gizli.
Türkiye’de 2017’de yapı ruhsatı alınan daire sayısı 1 milyon 405 bin 447.
Bu rakam 2018’de 669 bin 165’e…
2019’da 313 bin 720’ye…
2020’de 555 bin 337’ye geriledi.
Genel seçimin ardından hiç mola vermeden yerel seçim atmosferine sert bir giriş yaptık.
İyi Parti lideri Meral Akşener’in kendisini ve partisini “Mağdur” ilan ederek yaptığı “İstanbul seçimini biz değil HDP kazandırmış. Bilmem nerenin seçimini biz değil HDP kazandırmış. Biz hariç herkes kazanmayı sağladı!” çıkışı tamamen yerel seçim odaklı.
2019’da fedakârlık yaptıklarını düşünen İyi Partililer 2024’te CHP’den hatırı sayılır yerlerde, hatırı sayılır ölçüde belediye istiyor.
Peki, 2019’da İyi Parti gerçekten de haksızlığa uğradı mı? Bugün bu kadar bağırmalarının sebebi CHP tarafından kandırılmış olmaları mı? Rakamlar pek öyle demiyor. CHP, 2019’da tam 10 büyükşehri İyi Parti’ye bıraktı. Balıkesir, Denizli, Gaziantep, Kayseri, Kocaeli, Konya, Manisa, Sakarya, Samsun ve Trabzon’da CHP destekli İyi Partili adaylar seçim kazanamadı.
İyi Parti, Ankara’da CHP adayı Mansur Yavaş’a verdiği desteğin karşılığı olarak tam 15 ilçede Millet İttifakı adına aday çıkardı. Ancak burada
Siyaset ve sosis… İkisinin de nasıl yapıldığını bilen geceleri rahat uyuyamaz.
Almanya’nın ilk Şansölyesi ünlü Bismarck’ın kendisi kadar ünlü sözü…
“O sosisin nasıl yapıldığını, siyasette işlerin nasıl yürütüldüğünü bilirsen yemezsin” demek istiyor Bismarck.
Tarih 23 Eylül 2022. İyi Parti lideri Meral Akşener katıldığı TV yayınında CHP ve lideri Kılıçdaroğlu’na övgüler düzüyor.
*2018’de Kılıçdaroğlu’ndan 15 milletvekili talep ettim. Kendisine ölene kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme Kılıçdaroğlu’nu çocuklarıyla beraber vasiyet ettim. CHP benim babamın partisi!
Aynı Akşener bugün CHP’den aldığı 15 milletvekili için “Hayatımın en büyük pişmanlığı” diyor! Tabii yersen…
Almanların Bismarck’ı varsa, bizim de Demirel’imiz var. Siyasette 24 saatin çok uzun bir süre olduğunu, siyasetçinin dün söylediğini bugün inkâr edip hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edebileceğini Demirel’den
Bir tarihte Türkiye’ye gelen bir Avrupa ülkesinin devlet başkanı için Boğaz’da bir yat gezisi düzenlenir.
Adam gördüğü muhteşem manzaradan o kadar etkilenir ki… Ağzından istemsiz bir şekilde şu cümle dökülür: Tanrı böyle bir kent yaratmış ve onu Türklere vermiş öyle mi?
İşte o muhteşem kenti tam 4 yıldır yönetiyor Ekrem İmamoğlu. Daha doğrusu, yönetiyormuş gibi yapıyor.
Kendisi bu süreçte önce Cumhurbaşkanı adayı…
Sonra Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı…
En sonunda da CHP Genel Başkan adayı olmak istedi!
Her şeyi istedi ama niyeyse seçilerek geldiği o koltukta kalıcı olmayı hiç istemedi!
İstanbul hiçbir zaman onun 1 numaralı gündemi olmadı.
İyi Parti’nin “İnternetçi Abi” lakaplı kurucusu Taylan Yıldız partisinden istifa etti.
Milletvekili listesine yazılmadığı için ayrıldı diyenler haklı olabilir. Ama bu artık tali bir mesele.
Çünkü bundan sonra ne yapacağına dair işaretler veren kulisler daha cazip ayrıntılarla dolu.
İddia o ki… Taylan Yıldız önümüzdeki süreçte zaten çok yakın olduğu İmamoğlu ile birlikte hareket edecek. İstifa açıklamasındaki “Daha yeni başlıyoruz” cümlesi manidar.
İmamoğlu’nun CHP’nin başına geçme hayali suya düşerse yeni bir parti kurmayı ciddi ciddi düşündüğü konuşuluyor.
Taylan Yıldız’ın parti kurma çalışmalarında aktif rol üstlenmek için İyi Parti’den istifa etmiş olma ihtimali çok yüksek.
“CHP dururken İmamoğlu neden parti kursun?” diyorsunuz değil mi? Ne yalan söyleyeyim, geçen haftaya kadar ben de aynı kanaatteydim.
Ancak muhalefet cephesinde tuhaf gelişmeler yaşanıyor.
CHP’de Atatürk’ün vefatından sonra yapılan 26 Aralık 1938 tarihli olağanüstü kurultayda alınan kararlarla...
Atatürk: Ebedi Şef
İsmet İnönü: Milli Şef ve Değişmez Genel Başkan ilan edildi.
İnönü’nün Değişmez Genel Başkanlığı sadece vefat, istifa ve hastalık durumunda boşalabilecekti. İnönü bu kurultayda alınan kararlarla tam 33 yıl CHP Genel Başkanı olarak kaldı.
Tüzük gereği kendisi istemediği takdirde karşısına bir rakip çıkması mümkün değildi! 5 Mayıs 1972 tarihli kurultayda Parti Meclisi seçimini kaybettiği için istifa etti. İstese genel başkan olarak kalabilirdi.
Bu hikâyeyi niye hatırlattık? CHP’deki mevcut durum İnönü döneminden pek farklı değil. Tüzükte yazmıyor ama Kılıçdaroğlu adeta İnönü’den sonraki ikinci “Değişmez Genel Başkan” gibi. Kendisi istemedikten sonra ne İmamoğlu ne de bir başkası onu koltuktan kaldıramaz.
Kılıçdaroğlu bu gücü CHP’nin delege yapısından alıyor. Üstelik mesele sadece bu delegenin Kılıçdaroğlu tarafından bizzat belirlenmiş olması
Eğer bizzat senin seçtiğin, TBMM’deki CHP grubunu emanet ettiğin Grup Başkanın Özgür Özel “ Değişim” diyorsa…
Parlamentoda seni temsil eden, senin adına konuşan Grup Başkanvekilin Gökhan Günaydın “Sadece MYK değişimi yeterli olmaz” diyerek sana kazan kaldırıyorsa…
Yıllarca el üstünde tuttuğun gazetecilerin karşına geçip, “Ama başarısız oldun, neden çekilmiyorsun” anlamına gelen sözlerle sana ayar veriyorsa…
Bu bir genel başkan için artık yolun sonu görünüyor demektir.
Kılıçdaroğlu’nun kurultaylarda ve parti içi iktidar yarışlarındaki tartışılmaz gücüne rağmen CHP tabanı değişimi satın almış durumda. Üstelik İmamoğlu’nun olası bir kurultayda Kılıçdaroğlu karşısında şansının olmadığını bildikleri halde “Değişim” istiyorlar.
Bu işin nereye gittiği bugünden belli. Kemal Bey çekilecek. Kurultayda aday olmayacak. Bütün mesele yerini kime bırakacağında düğümleniyor.
Özgür Özel’in dün yaptığı değişim açıklaması bu yüzden