Bu seçim sanılanın aksine Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasında geçmeyecek!
Yarışan iki isim Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu değil aslında!
Bu seçimde taraflardan biri son 10 günde kullanışlı aparatlarını “100 yıllık dönem kapandı, avans bitti, Cumhuriyet’i değiştireceğiz” diye konuşturmaya başlayan küresel akıl.
Sırrı Süreyya Önder’in bir yüzyıl önceki bağımsızlık mücadelesinin sembol şehri İzmir’de “Atatürk, Musul ve Kerkük’ten vazgeçerek 100 yıllık bir avans aldı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu” diye devleti küçümsemesi tesadüf mü sizce?
Peki, Sırrı Sakık neden şimdi “Bizim küçük hesaplarımız yok. 100 yıllık Cumhuriyet’i değiştireceğiz. Önümüzdeki dönem özgürlük yılı olacak. Bu özgürlüğü kimlerle inşa edebileceksek onlarla oturup konuşacağız” diye aba altından sopa gösteriyor?
Hesap küçük değil büyük.
Değiştirmek istedikleri Türkiye’nin üniter devlet yapısı.
Ö
Bazen bir ayrıntı bütünü anlatır. Bazen de tarihin tozlu sayfalarından yapılan tek cümlelik bir alıntı yeter çıplak gerçekliği ortaya koymaya.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz hafta “Şair galiba” diyerek alıntı yaptığı Necip Fazıl Kısakürek’in 1956’da söylediği şu sözde olduğu gibi: Bugün bizdeki muhalefet iktidarı düşürmek için vatanı bile düşürmeye razıdır.
Acı ama gerçek. Kandil’in terör baronlarından talimat alan ve bunu saklama/inkâr etme gereği bile duymayan bir siyasi parti neredeyse bütün bir muhalefet blokunu peşine takmış durumda.
Erdoğan’ı düşürmeye çalışanlar farkında mı bilmem ama eğer başarırlarsa asıl kazanan kendileri değil Türkiye’yi düşürmeye çalışanlar olacak. Okyanus ötesi, Kandil, Sam Amca, AB… Neden hepsi bu seçimin dünya dengelerini etkileyecek önemde olduğunu düşünüyor ve buna göre pozisyon alıyor sizce? Altılı masanın yüzde 0 bilmem kaçlık partilerinin 1’er bakanlık alacağı
Onlara kısaca EVT’liler diyoruz. EVT’lilerin EYT’lilerden farkı, istedikleri an emekli olma hakkına sahip olmaları.
Ancak onlar memlekete hizmet aşkıyla emekli olmayı akıllarının ucundan bile geçirmeyen fedakâr insanlar. Sadece vekil maaşlarının üzerine bir de mütevazı emekli maaşı alıyor ve yılmadan, usanmadan çalışmaya devam ediyorlar.
İçlerinde 6 dönemdir yani 22-23 yıldır parlamentoda olanlar var. 4-5 dönemdir ön seçime girmeden listenin en başına yazılanlar da. İlginçtir hiçbiri “Artık yeter, bu seçimde ben olmayayım” demiyor. Koltuğun cazibesi o kadar büyük ki 14 Mayıs’ta bir kez daha vekil olmak için adeta çırpınıyorlar! Üstüne bir de kendileri kadar şanslı olmayan, 1 dönem vekillikten sonra liste dışı kalan isimlerin yaptıkları başvuruların kabul edilmemesi için kulis yürütüyorlar! Değişik bir psikoloji!
CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun “MYK ve Parti Meclisi üyelerimiz vekillik için müracaatta bulunmasın. Bakan olmayı hedeflesinler” açıklaması bile
Geçtiğimiz hafta sonu bir grup gazeteciyle deprem bölgesindeydik. Gittiğimiz her yerde Türkiye’nin farklı illerinden en az 3-4 belediye başkanıyla karşılaştım. Sadece başkanlar değil, AK Parti’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki de bölgeden hiç ayrılmıyor. Depremin ilk gününden itibaren sahaya inen AK Partili belediyelerin hikâyesini Elbistan’daki konteyner kentte Özhaseki’den dinledim.
En sonda yazacağımızı başta söyleyelim: Reklamsız, algısız sadece yaraları sarmak için taşın altına elini değil gövdesini koyan belediyeler bölge insanının kalbinde adeta taht kurmuş durumda. Depremle sarsılan il ve ilçelerde konteyner kentlerden altyapı çalışmalarına, içme suyundan yemek dağıtımına kadar el atmadıkları sorun yok.
Peki, bu büyük organizasyon nasıl hayata geçirilmiş? Tabii ki “Kardeş Belediye” formülüyle. AK Parti tam 250 belediyeyi depremden etkilenen il ve ilçelerle kardeş ilan etmiş. Başkanlara “Bölgede hayat normale dönene kadar buradasınız” talimatı
Ağaçlara bakarken ormanı görememek gibi kötü bir huyumuz var.
Millet İttifakı iktidar olursa HDP’ye bakanlık verecekmiş! Buna neden şaşırıyoruz ki? Ya da HDP’nin bu ittifaktan tek beklentisinin 1-2 bakanlık olacağı gibi saçma sapan bir düşünceye neden kapılıyoruz?
Evet, bu ittifak seçimi kazanmak için HDP’ye bakanlık da dâhil istediklerini verecek. Bir kısmını hemen, bir kısmını zamana yayarak. Çünkü mecburlar. Recep Tayyip Erdoğan’ı sandıkta yenme ihtimalleri sadece HDP’yi yanlarında tuttuklarında beliriyor.
HDP peşin satan esnaf gibi. Rahat, kendinden emin. Aylardır gayri resmi olarak yürütülen görüşmelerin resmiyet kazanacağı, ittifakın kameralar eşliğinde kapısına geleceği günü bekliyor. Öyle birkaç bakanlığa razı olmak gibi bir niyetleri de yok. Peki, bakanlık istemiyorlar mı? Elbette ki istiyorlar. Ama bakanlık meselesi işin en kolay kısmı. Meraklısına nasıl olacağını kısaca özetleyip asıl meseleye geçelim.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ikiye ayrılacak. Kültür
Daha önce de gelmişlerdi.
7 Haziran 2015 genel seçimleri ve 31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde İstanbul’daydılar.
Tarihin en başarılı sosyal medya kampanyalarına imza atarak Obama’yı iki kez Başkan seçtiren bu ekibin niyeyse Türkiye’ye özel bir ilgisi var!
Sosyal medya üzerine hem teorik hem de pratik çalışmalara imza atan haber kaynağımın verdiği bilgiye göre, Obama’nın 12 kişilik sosyal medya ekibinden 6 kişi bir süredir yine İstanbul’da.
Yanlarında getirdikleri 9 adet server ile Taksim civarındaki 5 yıldızlı otellerden birine yerleşmiş, çalışmaya başlamışlar.
Ne mi çalışıyorlar? Tabii ki Türkiye’yi. İl il, sokak sokak, mahalle mahalle…
İstanbul’u 4, Ankara, İzmir ve Adana’yı 2 bölgeye ayırmışlar.
Her bölgeye özel sosyal medya çalışmaları hazırlıyorlar.
Asrın felaketinin üzerinden neredeyse 1 ay geçti. Türkiye bir taraftan yaralarını sarmaya çalışırken bir taraftan da seçime hazırlanıyor. Kamuoyu araştırma şirketleri deprem öncesinde neredeyse gün aşırı yayımladıkları anketlere ara vermişti. Seçim tarihinin büyük ölçüde kesinleşmesiyle anketler de yeniden servis edilmeye başlandı. Elimde Statü Araştırma’nın Türkiye genelinde 75 ilde, 5 bin 200 seçmenle görüşerek hazırladığı bir deprem araştırması var. Büyük yıkımdan en çok etkilenen Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay, Kilis, Malatya ve Osmaniye illeri araştırmaya dâhil edilmemiş.
En büyük felaket
Anket yapılmayan iller sebebiyle Türkiye geneli demografik ve siyasi kotada düşük sapmalar tespit edildiği için bunu gidermek amacıyla ağırlıklandırma yöntemi kullanılmış. Hem iktidar hem de muhalefet açısından ilginç sonuçlar içeren araştırmaya göre, vatandaşların yüzde 96.5’i, 6 Şubat 2023 depreminin Türkiye’nin bugüne kadar gördüğü en büyük
Felaketin büyüklüğüne, olumsuz hava şartlarına rağmen zamana karşı bir yarış verildiğini vurgulayan Bakan Akar, “Devletin gayretlerini yok saymak gerçekten insafsızlık” dedi... Sahada 40 bin askerin olduğunu belirten Akar, “Tüm askerleri yığarak olmaz. Uzaktan ahkâm kesmekle olmuyor. Hududu kim koruyacak, Suriye’de kim kalacak?” ifadelerini kullandı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, deprem sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahaya geç indiği iddialarına Hatay’dan cevap verdi. Mehmetçik’in depremin yaşandığı ilk andan itibaren sahada olduğunu belirten Akar “Resmi kayıtlar ve ordumuzun tarihçesi olan ceridelerdeki gerçekler ortada. Zor şartlara rağmen insanlar yaraları sarmak için büyük gayret gösteriyor. Buradaki felaketi görmemek ve devletin gayretlerini yok saymak insafsızlık. Maalesef yapıcı değil yıkıcı bir tutum görüyoruz. Tenkit kolay takdir etmek zor” dedi.
‘Zamana karşı yarıştık’
“Şuraya gelip de ‘Helal olsun, büyük yıkıma ve büyük zorluklara rağmen çok