İyi Parti’nin “İnternetçi Abi” lakaplı kurucusu Taylan Yıldız partisinden istifa etti.
Milletvekili listesine yazılmadığı için ayrıldı diyenler haklı olabilir. Ama bu artık tali bir mesele.
Çünkü bundan sonra ne yapacağına dair işaretler veren kulisler daha cazip ayrıntılarla dolu.
İddia o ki… Taylan Yıldız önümüzdeki süreçte zaten çok yakın olduğu İmamoğlu ile birlikte hareket edecek. İstifa açıklamasındaki “Daha yeni başlıyoruz” cümlesi manidar.
İmamoğlu’nun CHP’nin başına geçme hayali suya düşerse yeni bir parti kurmayı ciddi ciddi düşündüğü konuşuluyor.
Taylan Yıldız’ın parti kurma çalışmalarında aktif rol üstlenmek için İyi Parti’den istifa etmiş olma ihtimali çok yüksek.
“CHP dururken İmamoğlu neden parti kursun?” diyorsunuz değil mi? Ne yalan söyleyeyim, geçen haftaya kadar ben de aynı kanaatteydim.
Ancak muhalefet cephesinde tuhaf gelişmeler yaşanıyor.
İmamoğlu’nun, bırakın CHP Genel Başkanlığı’nı, yeniden İstanbul’a aday gösterilme ihtimali bile günden güne azalıyor.
Ayakta kalmak için şapkadan muhakkak bir tavşan çıkarmak zorunda.
O tavşanın yeni bir parti olması bu saatten sonra sürpriz olmaz.
Aranan veliaht bulundu
Geçen hafta bu köşede “Kılıçdaroğlu veliahdını arıyor” diye yazdık.
Gelişmeler bizi doğruladı. Son MYK’da parti örgütlerini kendisine bağlayan CHP liderinin kurultayda “Güçlü Genel Sekreter” modeline döneceği konuşulmaya başladı.
Parti örgütleri kurultaydan sonra bizzat Kılıçdaroğlu’nun atayacağı genel sekretere bağlanacak. Geçmişteki Önder Sav modeli gibi.
Ama bu kez durum biraz farklı. Kemal Bey’in atayacağı bu güçlü genel sekreter aynı zamanda kendisinden sonra partiye bırakmayı planladığı isim olacak. Yani veliahdına CHP’yi emanet edecek.
Peki, o veliaht kim? Ekrem İmamoğlu mu, Özgür Özel mi? İkisi de değil. Mevcut MYK’daki isimlerden biri. Partide son dönemde öne çıktı. Millet İttifakı seçimi alsaydı bakanlık koltuğuna oturacaklardan biri de o olacaktı. Şimdilik bu kadar ayrıntı yeter.
Zaten tarihi belli olmasa da kurultaya bir şey kalmadı. Biraz daha sabredin…
Yalnız ismi açıklandığında herkesin çok şaşıracağından şüpheniz olmasın.
İsveç’in anlayamadığı PKK gerçekleri
ABD, Kanada, Avustralya ve birçok Avrupa ülkesi yıllardır PKK’yı bir terör örgütü olarak kabul ediyor.
Avrupa Birliği’nin PKK’yı terör örgütü olarak ilan ettiği tarih 2004.
NATO’nun çok sayıda belge ve açıklamalarında PKK’ya terör örgütü olarak atıfta bulunuldu.
14 Ekim 2009’da ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi, örgüt yöneticileri Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyir Aydar’ı önemli yabancı uyuşturucu kaçakçıları olarak ilan etti! Aynı ofis 20 Nisan 2011’de örgütün kurucularından Cemil Bayık ve Duran Kalkan ile bazı diğer üst düzey üyeleri Yabancı Uyuşturucu Çetelerini Belirleme Yasası çerçevesinde Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçıları listesine aldı.
Ne acı ve bir o kadar hazindir ki… 40 yıldan beri kadın, çocuk, yaşlı demeden on binlerce masumu katleden, Türkiye’nin üniter devlet yapısını hedef alan bir terör örgütünün gerçek yüzünün yukarıda saydıklarımız olduğunu İsveç’e bir türlü kabul ettiremedik!
Üstelik aynı İsveç, PKK’yı uzun yıllardır terör örgütü olarak kabul ediyor! Tabii sadece lafta. Örgütün İsveç’teki faaliyetlerini fikir hürriyeti kapsamında değerlendiriyorlar!
Türkiye, temmuzdaki NATO Zirvesi’ne kadar İsveç’ten somut adımlar bekliyor.
Almanya yılbaşından beri terör örgütünün sözde bayrağının gösterilerde açılmasına izin vermiyor.
NATO’ya girmek için Türkiye’nin onayını bekleyen İsveç’in de bir iyi niyet göstergesi olarak böyle bir adım atması şart.
PKK’yı terör örgütü olarak kabul eden bir ülke için bunu yapmak zor olmamalı.