Pazartesi akşamı tarihi bir ana tanıklık ettiğimi düşünüyorum. Neden diyenleriniz olabilecektir. Gerçek şu ki tarihe bir anı yaşarken; yıllar sonra o anın içinde olduğunuzu bir film karesinin içinde görüyorsunuz. Sonrasında "ben de oradaydım" hissini çok yoğun yaşıyorsunuz. Tarihin her dönemine bakarsanız bu hep böyle. İnsan ancak yaşadıktan sonra anlıyor. Belgeseller, fotoğraflar, filmler, sesler, o döneme ait belgeler bizi geleceğe taşıyor.
Haldun Dormen'in 94 yıllık şahane yaşamını, tiyatroya ve insana olan tutkusunu, öğrencilerinin ve çalışma arkadaşlarının anlattığı duygu yüklü anılarla sarmalanmış, umut ve sevgi dolu "Yaparsın Şekerim" belgeselini izlediğimde hissettiklerim tam da böyleydi. Belgeselin yönetmeni sevgili arkadaşım Selçuk Metin ön gösterime davet ettiğimde heyecanım büyüktü. Haldun Dormen'in muhteşem hayatını aynı atmosferde izlemek bile insanı yükseltiyor. Böyle bir belgeseli hayata geçirmek hiç kolay değilken Zeynep Miraç'ın kaleminden çıkan senaryosuyla sihirli bir gece yaşanıyor.
Belgesel
Kadınlara yönelik ve sadece kadınların katılabildiği eğitimler her geçen gün artıyor. Bu eğitimlerden bir tanesine de yaşadığım yerde hayata geçmiş durumda. "Kadınlara Özel Diksiyon Eğitimi" Yıllar yıllar önce Kuşdili Eğitim Merkezi'nde Tuna Huş, Gülgün Feyman, Gökhan İçöz'den eğitim almış biri olarak bu eğitim fazlasıyla dikkatimi çekmişti. Eğitim, Ahmet Furkan Başdemir tarafından veriliyordu. İşin güzel yanı şuydu ki Furkan'ı epey uzun zamandır takip ediyor ve çalışmalarını biliyordum. Lakin bu eğitimi verdiğini kaçırmışım. Malum sosyal medya her anı takip edebilmek çok mümkün değil.
Furkan ile aynı semtte oturduğumuz için "bir kahve içelim hem de bana anlat bakalım nedir ne değildir bu eğitim" dedim. Gerisini okuyacağınız satırlara bırakıyorum.
Sevgili Furkan, seni son beş yıldır takip ediyorum. Mezun oldun, yüksek lisans, iş vb. derken bugün 8 ödül almış bir iletişimcisin. Çok genç yaşına bir sürü başarı sığdırdın. Gençlere ilham olması adına kısaca kendinden bahsedebilir misin?
Öncelikle çok
Geçtiğimiz hafta Aydın Efeler'deydim. Ege Bölgesi'nde bir ilke tanıklık ettiğim ziyaretimden kalan anılarımı kısaca özetlemek istiyorum. Son yıllarda içinde "Kadın" olan çok sarsıcı -sonu ölümle sonuçlanmış- birçok olaya tanıklık ettik. Bu yazıyı yazarken içimde kelebekler uçuşuyor. İşin tersi de olabiliyormuş. Size anlatacaklarımda kadınları baş tacı eden bir ilçe ve hayata geçirdiği projeler var.
Efeler Belediyesi, sadece kadın emekçilerin çalışacağı ve belediyeye ait tarım arazilerinden üretilen, hasadı yapılan ürünlerin işleneceği Tarımsal Ürün Fabrikası'nı geçtiğimiz hafta hayata geçirdi. Açılış öncesi bizzat gezme imkanı bulduğum fabrikada güneş gibi etrafını aydınlatan kadınların mutluluğunu görmenizi isterdim. Üretim bantlarının başında çalışma heyecanıyla bizi karşıladılar. Hepsiyle konuşamamış olsam da birkaç kişi ile sohbet etme imkanı buldum. Hepsinin ortak söylemi; "Biz çalıştığımız için çok mutluyuz. Bize bu imkan sağlandı. Evimize ekmek götüreceğiz.
Ebeveyn olmak, sakin kalmak, kendini olduğu gibi kabul edebilmek. Size ne kadar yakın geliyor? Sakin kalmayı başarabilir misiniz? Daha sakin bir insan daha sakin bir ebeveyn olmak için Yasemin Meriç Kazdal'ın "Sakin Ebeveynlik" kitabı ile çocukluğunuza ve bugününüze doğru bir yolculuğa çıkmak ister misiniz? Bu yolculukta duygularınızı olduğu gibi yaşamaya hazır mısınız?
Sevgili Yasemin Hanım, çok uzun zamandır Instagram'da takipleşiyoruz. "Sakin Ebeveyn" kitabınız yüz yüze tanışmamıza vesile oldu. Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Kitabın ortaya çıkış hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Ben de sizinle yüz yüze tanışabildiğimiz için çok mutluyum. Sosyal medyanın insanları bir araya getiren bu yönünü seviyorum. İnanılmaz olumlu ve yüksek bir enerjiniz var, bana çok iyi geldiniz.
Çok teşekkür ederim Yasemin Hanım, duygular karşılıklı.
Sakin Ebeveyn kitabımın ortaya çıkış hikayesi yıllar öncesine kadar gidiyor. Birçoğumuzun hayatında "Annem gibi yapmayacağım, babam gibi olmayacağım!" dediği dönemler
Geçtiğimiz hafta Avrupa'da Yılın Müzesi seçilen Kenan Yavuz Etnografya Müzesi'nin kurulduğu günden ödüle giden ve günümüz yolculuğunu anlatan "Bir Sahiplenme Hikayesi" belgeseli Grand Gera'da gerçekleşen bir gala gecesiyle izleyiciyle buluştu.
Müzenin dün, bugün ve yarınına odaklanan belgesel Kenan Yavuz'un geçmişe duyduğu özlem kadar çok kişinin köklerinde var olan Anadolu insanı ve yaşam vurgusuna dikkat çekiyor. Yaşanmışlıkların belgesele dönüşünü izlemek benim için çok anlamlıydı. Bahsi geçen hikayeleri bizzat yerinde dinlemiş mekanların içinde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkmıştım.
Belgesel ile birlikte Yavuz ailesinin sevgi ve yaşanmışlıklarla bezeli kapıları tüm ziyaretçilere açılacak eminim.
"Samimiyet ile bezenmiş bir emeğin hikayesiyiz biz..." KY
Kenan Bey, Avrupa'da Yılın Müzesi "Kenan Yavuz Etnografya Müzesi" olarak 2021 Silletto ödülünü siz kucakladınız. Yeniden çok tebrik ederim. Müzenizi yerinde görüp, unutulmaz anılar yaşadığım
Pandemiyle birlikte hayatımıza gelen değişiklikler ve stres; kendimize, sağlığımıza ve cildimize daha özenli ve derin bakmamıza sebep oldu. Bugünlerde her üç kelimemizden biri sağlık olsun!
2020'nin güzellik ve bakımda ana konusu cilt sorunları, 2021'e doğru ilerleyen maskeler ve sivilceler nedeniyle oluşan maskelenme ve tahrişti. Maske takmak ve stres nedeniyle ciltte hassasiyet ve iltihaplanma bir diğer önemli endişeydi. Evden çalışan çoğunluğun artan stresi ve mavi ışığa maruz kalması da ciltte hasara yol açtı. 2021'de yükselişe geçen cilt bakım konseptleri 2022'de hızlanarak büyümeye devam ediyor.
Yeni yılın ilk yazısında University of Georgia'da Moleküler Tıp ve İmmünoloji Uzmanı olan, aynı zamanda ABD'de "AveSeena" markasını yaratarak kozmetik sektöründe "Immünokozmetik" hakkında autor kabul edilen Dr Ebru Karpuzoğlu ile 2022 güzellik trendlerini konuştuk.
Ebru; çok yakın arkadaşım olduğu için merak ettiğiniz sorular olursa bana iletebilir ya da Instagram hesabından kendisine ulaşabilirsiniz.
Ebrucuğum, seninle sağlık, kozmetik ve makyaj konuşmak benim
Sonia Serpil Aslan... 2021'de Kelimat Sanat Galerisi'nin bana kazandırdığı muazzam kadın. Aylardır bu söyleşiyi yapmak için bir araya gelmeye çalıştık. Üç kez randevulaştık, üçünde de bir aksilik çıktı. Bu süreçte benzerliklerimizi, hayallerimizi ve hayata bakışımızı derinden keşfe çıktık. 2021'in bana verdiği en güzel hediyesin Sonia... Sevgili Sonia'nın da dediği gibi duygularımızla çıktığımız bu yolculukta sanat ve farkındalık her zaman bizimle olsun.
Sevgili Sonia Serpil Aslan; Türkiye'den dünyaya açılan çok değerli bir heykel sanatçısısın. Eserlerin dünyanın dört bir yanında ve ülkemizde sergileniyor. Yine de "adettendir" diyerek kısaca seni tanıyabilir miyiz?
Sanatçının kendisini tanımlaması durumuna çok sıcak bakmamakla birlikte çok az bahsedeyim o zaman :) Akademik kariyerini sanatın disiplinlerarası birçok alanında tamamlayan ve psikolojiden beslenen, meraklı, öğrenmeye aç, yaptığı işle kendini bulmak isteyen, izleyiciye verdiği hissiyatta huzur bulmak, üretmenin heyecanında kendini keşfetmek,
Kişisel dinamiğimde "Yeşim Mutlu ile Evden Sohbetler" pandemi de ortaya çıkan bir canlı yayın süreci oldu. Evden sosyalleştiğimiz günlerde bir ara beş canlı yayın yaptığımı biliyorum. Bu süreçte çevrimiçi birçok insanı tanıma imkanı buldum. Emrah Koçak ile de canlı yayın vesilesi ile tanıştık. Yayın sonrası hikayesini ele alayım, bir söyleşiye dökeyim istedim ama olmadı. O süreçte Emrah Koçak eserleri ile tanışarak en çok dinlediğim sanatçılardan biri haline geldi.
Sevgili Emrah Koçak ile kendimizi tesadüfler silsilesinde bulduk. İşin en güzel yanı da ikimizin de Çanakkale topraklarına olan bağımızdı. Bu sohbeti sizlere çok daha önce aktarmam gerekirdi. Kısmet bugüneymiş. Sevgili Emrah; geç olsun ama güç olmasın değil mi?
Sevgili Emrah Koçak, hayat hikayenle başlayalım mı?
İstanbul'da doğdum. Klasik müzikle tanışmam Şişli Terakki'de ortaokul yıllarımda oldu, gitar ile tanışmam ise 20'li yaşlarımda... Solağım, o yıllarda Unkapanı'ndan aldığım orta kaliteli bir gitarın tellerini ters yönde bağlayarak gitara