Murat Soner... O da birçok radyocu gibi radyoyu ‘aşk’ olarak tanımlayan isimlerden... 15 sene önce başlayan radyoculuk hikâyesinde bir arkadaşına uyarak radyoyla tanışıyor. Yalova’da ne kadar yerel radyo varsa geziyor... O dönemde kafasında sürekli mikrofon, mikser ve CD çalarlar olduğu için aşka bile zamanı kalmıyor ve radyo aşkı her şeyin önüne geçiyor... O zaman anlıyor, bu işten vazgeçemeyeceğini... Pal FM’in eğlenceli seslerinden biri Murat Soner, dinleyicilerinin yeni güne en iyi şekilde başlamaları için elinden gelen ne varsa yaptığını söylüyor, gündemi çok meşgul edenler haricinde kötü haber vermiyor ve eğlenceli haberleri programda paylaşıyor. İlginç telefon şakalarıyla dinleyicilerinin yüreğini hoplatan Soner, diğer şaka yapan meslektaşlarına da ufak bir gönderme yapıyor: “Şakazedeleri gazete ilanından değil, dinleyicilerden alıyorum...” Dinleyicilerinin radyoda dinlerken sorduğu “Bu adam bu enerjiyi nereden buluyor?” un cevabını o da bilmiyor hatta mızmızlanarak uyku halinde yayına başladığını ama mikrofonu açtığında her şeyi unuttuğunu söyleyerek suçu radyocuların genelde kullandığı ‘mikrofon büyüsüne’ atıyor. Dinleyicilerle arasındaki bağın inanılmaz olduğunu
Aklınız karışık, dosyalar yığılmış sizi bekliyor... Trafiğin en yoğun anında bir nefese ihtiyacınız var... Yapılmamış ödevler içinizi kemiriyor... Evinizdeki işler sırtınızda yük olmuş... İşte o anların birinde derin nefes alıp hayatınızdaki ‘pause’ tuşuna basın ve radyolar arasında gezinirken Radyo Pause ile tanışın... İzmir’in çiçeği burnunda radyolarından biri olan Radyo Pause, en son teknoloji kullanılarak hazırlanmış stüdyoları ve uzun yıllar yayın yapan deneyimli DJ’lerden oluşan yayın ekibiyle iddialı... Müzik kalitesinden ödün vermeden çıktıkları bu yolda, ağırlıklı olarak Türkçe pop, ardından nostalji, fantezi türleriyle dinleyicilerine sesleniyor. Şov programlarına da yer veren radyonun sloganı “Aramayı durdurun, aradığınız her şey burada.” İzmir’deki radyolar arasında farklı bir soluk getiren, ADKAR Şirketler Grubu’na bağlı radyo, gündemi yakından takip eden, günceli yakalayan, genç, yaşlı, çocuk kaliteli müzik ve programlar dinlemek isteyen herkese hitap etmeyi hedefliyor. Kendi imkânlarıyla, kibrit kutusu büyüklüğünde vericiyle, mahalleye yayın yapıp bakkal masrafını çıkartarak radyoculuğa başlayan, o dönemleri “Radyocu olmak pop star olmakla eşdeğerde tutuluyordu”
Haberlerde, olaylarda sürekli yan yana gelen Taksim ve polis kelimeleri bu kez farklı ve anlamlı bir olay için bir araya geldi... Türk Polis Teşkilatı’nın 166. yıldönümü birçok yerde coşkuyla kutlandı. Geçtiğimiz hafta İstanbul Emniyeti’nin Taksim Meydanı’nda kurduğu çadırda nostaljik Türk polisi nesneleri ve tüm polis müdürlüklerinin stantları yer aldı. Son teknoloji silahlar, eski kelepçeler ve polis kıyafetlerinin sergilendiği etkinlikte, Polis Radyosu da canlı yayınlarla dinleyicileriyle buluştu. 60 yıllık geçmişi olan radyo, birbirinden ünlü isimleri konuk etti ve özel radyodaki ünlü DJ’lerle birlikte program yaptı. Biz de bu vesileyle Polis Radyosu’nu ziyaret ettik. Radyoyu İstanbul Polis Radyosu spikerlerinden Ferhan Metin’in ağzından dinledik... Klasikleşmiş programlarıyla hafızalarda yer edinen ve değişmeyen dinleyici istekleriyle özdeşleşen radyo, TRT’den sonra gelen 2. kurum radyosu. Çok zengin bir arşive sahip olan radyo “Yarım asırlık alışkanlığınız” sloganıyla birçok müziğe de yayınlarında yer veriyor. Polis teşkilatı dışında kimsenin görev almadığı radyoda kurum içi eğitimler de önem taşıyor. Düzgün Türkçe’yi yıllardır kuşaklara aktarma misyonunu üstlenen ve
Öyle ezgiler vardır ki kemanın o büyülü sesiyle, ud ahengiyle içinize işler nakış gibi... Öyle şarkılar vardır ki ruhunuza hayat katar... Osmanlı Dönemi’nden sağlık ve şifa için kullanıldığından bu yana hâlâ ilaç oluyor ruhlara musiki... Ses aralıklarına, makam esaslarına ve saz uyumlarına kadar kendine ait bir adabı olan bu kültürü, Türk Sanat Müziği’ni, özel şarkılarla yıllardır dinleyicilerine ulaştıran bir radyo var frekanslar arasında; Radyo Alaturka... Zeki Müren, Nesrin Sipahi, Suat Sayın, Yıldırım Gürses ve daha nice sanatçıların en hareketli ve neşe dolu şarkılarıyla güne başlıyor ve 1960’lı, 1970’li yılların özel alt yapılarıyla, orijinal şarkılarıyla 24 saat kulağınıza dokunuyor... İlk Türk Sanat Müziği içerikli radyolardan biri olan ve uzun yıllar çizgisini bozmadan devam eden Radyo Alaturka’nın Genel Yayın Yönetmeni Seçil Süslü’den Radyo Alaturka’yı dinledik... Sanat müziğini “Her daim insan kalbine işleyecek bir müzik” olarak tanımlayan Süslü, “Radyo olarak sanatçının eskisi olmadığını, eski şarkılar değil, eskimeyen şarkıların olduğunu anlatmaya, ölümsüz eserleri dinleterek Türk Sanat Müziği’nin ruhunu yaşatmaya devam edeceğiz” dedi. Radyo Alaturka’yı
TRT radyoları, Ege’nin efelerinden, Ankara’nın misketine, Karadeniz’in horonundan Trakya’nın karşılamasına kadar bir uçtan bir uca Anadolu kokan, öz çığlığımız türkülerimizi yıllardır dinleyicilere ulaştırmaya devam ediyor... 1 Temmuz 2009’da ‘merhaba’ diyerek yayınlarına başlayan TRT Türkü Radyosu da sadece türkülerden oluşan konseptiyle ses veriyor. TRT Türkü, TRT’nin kendi içinde bulunan birçok radyodan da farklı olarak TRT radyolarının tamamının katılımıyla yayın yapan tek radyo olma özelliğini taşıyor. Yayın akışında diğer bölgelerdeki radyolar her gün 1’er saat canlı yayın yaparak Anadolu’nun kültürünü yansıtıyor. TRT’nin en genç radyolarından biri olan, gelenekselle günceli bir arada harmanlayan TRT Türkü, 24 saat Türk Halk Müziği yayını yaparak, yılların birikimi olan arşivi değerlendiriyor ve canlı türkü konserleriyle de ilgi çekiyor. Ayrıca eski kayıtları, geleneksel icraları, farklı tarzlardaki okumaları da türküseverlere ulaştırıyor. Ankara Radyosu Türk Halk Müziği Müdür Vekili Levent Çelik’ten TRT Türkü’nün hikâyesini dinledik... Radyoyu Ankara 98.6 frekansından dinleyebilirsiniz...
TRT Türkü’nün programlarından bir kare (solda). Ankara Radyosu Yurttan
2004 yılında Türkiye’nin ilk Türkçe slow müzik radyosu olarak yayın hayatına başlayan ve ‘Aşkı Hisset’ diyerek aşk şarkılarıyla dinleyicilerin ruhuna dokunan JoyTürk, ulusal yayınlara başladı. Yeni sloganı ‘Türkiye’nin Buluşma Noktası’yla Türkiye’deki dinleyicilerine ‘Merhaba’ diyen JoyTürk, ulusal olduğu ilk gün, dinleyicileriyle müziğin ünlü isimleri Bengü, Emre Aydın, Funda Arar, Gripin, Murat Dalkılıç, Mustafa Ceceli ve Sıla’yı bir araya getirdi. JoyTürk’e özel şarkılarla ulusal olmanın coşkusunu pasta keserek paylaştı. Daha öncesinde İstanbul’da birçok etkinliğe imza atan JoyTürk, bundan sonra Türkiye’nin her şehrinde etkinlikler düzenleyip dinleyicilerle buluşmayı planlıyor. Sanatçıların orkestra eşliğinde sadece JoyTürk için seslendirdiği şarkılarla hazırladıkları özel programlar ve sektöre yön veren projeleriyle dikkat çeken radyo, seçilmiş aşk şarkılarının yer aldığı compilation albümleri de hazırlamaya devam ediyor... Dinleyicilerin yıllardır sabırsızlıkla beklediği ‘ulusal’ olma heyecanını, radyodaki değişiklikleri radyonun müdürü Gökhan Çınar’la konuştuk. JoyTürk’ü www.joyturk.com.tr adresinden de dinleyebilirsiniz...
ULUSAL YAYINA GEÇEN SLOW MÜZİK RADYOSU
Radyolar arasında dolaşırken öyle bir frekansa denk geldiniz ki, bebek sesleri kulağınıza geliyor. Yanlış duymadınız, bebeklerin de eşlik ettiği bir radyo programı var. En çok onların sesi duyuluyor çünkü; bu program onların dünyaya geliş şekilleri hakkında bilgi veren, Açık Radyo’nun farklı programlarından biri... Bu özel programı hazırlayanlar doğuma hazırlık ve hamile yogası eğitmeni Başak Kutlu Atay ile doğuma hazırlık ve bebek yogası eğitmeni Nur Sakallı... Ve programa 10 aydır gülücükleriyle eşlik eden Açık Radyo’nun en tatlı seslerinden biri Başak Kutlu Atay’ın kızı Tane... Program esnasında tahmin edebileceğiniz radyo atmosferlerinden daha farklı şeyler yaşanıyor, bir yandan konuşuluyor bilgiler veriliyor, bir yandan da çocuklar oyalanmaya çalışılıyor, altları değiştiriliyor, emziriliyor. Her şey doğal gelişiyor, bebek sesleri ve tepkileri yayından duyuluyor. Anne ve baba adaylarını doğuma hazırlamayı hedefleyen ‘Doğum Günü’ adlı programda ekstrem doğum uygulamaları, doğumda kadın hakları, anne ve bebeğe saygılı doğumlar, çocuklarına sünnet yaptırmamayı seçen aileler, kendi liderliklerinde katı gıdaya geçen bebekler gibi farklı konular ele alınıyor. Doğal doğum
Radyonun ‘baş tacı’ olduğu, Arkası Yarın ve Radyo Tiyatroları’nın popüler olduğu zamanlar... Her gün aynı saatte çoluk çocuk, aile, eş dost toplanır ve büyük bir heyecanla radyonun başına geçilirdi... Meraklı bakışlarla herkes birbirine bakar, sabırsızlıkla saatin gelmesi beklenir ve radyonun sesi biraz daha açılırdı... ‘Arkası Yarın’ kuşağının tadına varanlar, o dönemlere tanıklık edenler, bu anları çok iyi bilir... Seslendirme sanatçılarının düzgün Türkçeleri ve muhteşem sesleriyle anlattıkları hikâyeler, hayallerde can bulurdu... O zamanlar şimdiki gibi teknolojinin sunduğu efektler yoktu, hikâyelerde merdivenden çıkılacaksa gerçekten çıkılır, kapılar açılır ve orijinal sesler kullanılırdı... Dekora, kostümlere, anlatılan kişilerin tiplerine ilişkin detayları kulağınıza fısıldayan sesler, gerçek bir tiyatro tadında olurdu... Şimdilerde radyo dinleyicisi aynı ilgiyi göstermese de ‘Arkası Yarın’ ekibi aynı heyecanla ve tiyatronun tozundan aldıkları özveriyle yıllardır aynı saatte TRT Radyo 1’den dinleyicilerine seslenmeye devam ediyor... Uzun yıllar TRT bünyesinde Radyo Tiyatrosu ve Arkası Yarın programlarında yapımcı olarak görev alan Engin Demiray’la ‘Arkası Yarın’ları ve