Erdener’in özür borcu

12 Ocak 2013

13 Ağustos 2011’de Sayın Başbakanımız tarafından, İstanbul Olimpiyat Evi’nde, 2020 İstanbul Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarına adaylığımızın açıklandığı sırada, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’ne yer ayrılmayışından dolayı yaptığımız görüşmede, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Uğur Erdener’le aramızdaki diyaloğu daha önce yazmıştık. Kısaca tekrar edelim:
Soru: Yani Uğur Bey, sizce Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları eşit değil mi?
Cevap: Hayır. Eşit değil.
Soru: Peki 2020 adaylığında Türkiye Milli Paralimpik Komitesi, İstanbul’da Paralimpik Oyunları’nın yapılamayacağını beyan ederse, olimpiyatları alabilir misiniz?
Cevap: Hayır alamayız.
2020 İstanbul Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nı, Madrid’in, İspanya’daki genel ekonomik durum dolayısıyla, Tokyo’da da daha önce yapılmış olması dolayısıyla İstanbul‘un avantajlı olduğu bir gerçek. Ama bu kafalar böyle devam ederse, maalesef ayağımıza kadar gelen fırsatı kaçıracağız.
Sağda solda, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi başkanları olarak bu sorunu kişisel hale indirgemeye çalışmanın size bir faydası yok Uğur Erdener. Sizi tanımam. Yaşamımda da 3 kez gördüm. Benim için bu

Yazının Devamı

Yok artık!

6 Ocak 2013

Geçtiğimiz haftalarda, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin “Üyelerle Dayanışma ve Onur Gecesi’’nde, Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Erdener’in basına yansıyan sözleri şöyle: “Bir gerçeğin altını kalın harflerle çizmek gerekiyor. Türk sporunun, Türkiye sınırları dışındaki temsilcisi TMOK’tur. Türkiye’nin uluslararası spor alanında başka bir temsilcisi yoktur. Ve bugünkü spor modeli içinde de olamaz. Bu gerçek önce kabul edilmeli, sonra bu gerçek çerçevesinde hareket edilmeli”.
Ne diyelim ? Allah, TMOK Başkanı’na akıl fikir versin.
Bay Erdener, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, dünyadaki bütün ulusal olimpiyat komitelerinde olduğu gibi, sadece olimpiyatlar konusunda o ülkeyi temsil eder. Bu söylediğiniz sözler Avrupa, Dünya, bölgesel, muhtelif spor dallarındaki şampiyonalarda yurtdışında ülkemizi temsil eden spor federasyonlarına hakarettir. Ayrıca , Türkiye ve Dünya’da spor sadece OLİMPİK SPORLAR DEĞİLDİR. Bunun PARALİMPİK tarafı da vardır. Bunları söyleyerek, bu konudaki bilgisizliğinizi mi ortaya koyuyorsunuz yoksa 2020 yolunda işleri daha da mı karıştırmak istiyorsunuz ? Ne yaptığınızın farkında mısınız?
21 Temmuz günü Sayın Başbakanımızın iftar yemeği töreninde bana

Yazının Devamı

TSYD’nin anlayamadığı

29 Aralık 2012

26-27 Aralık 2012 tarihlerinde Antalya’da, Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin yıllık semineri yapıldı. Konulardan biri ‘2020’ye aday olmanın sorumluluğu’. Bu konuda, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı ve olimpiyatta madalya alan sporcular davet edildi. Ne Paralimpik Oyunları’nda 10 madalya alan sporculara davet var, ne de onların temsilcilerine.
Konuyu TSYD GENEL Başkanı Naci Arkan’a sorduk. Cevabı şöyle: ‘Benim bu konuda bir asbaşkanım, iki şube müdürüm var. Onlar organize ediyorlar’.
Eğer kendisini tanımasak, tesadüfen aynı grupta çalışmasak, çok daha ağır sözler söylememiz mümkün.
Türkiye Spor Yazarları Derneği, Paralimpik Oyunları olmadan bu ülkede Olimpiyat Oyunları’nın yapılamayacağını anlamadıysa, engelli ve engelsiz sporcular arasında ayrım yapıyor ise bunun sorumlusu o kurumun başkanıdır.
Bir kurumda başkanlık, Türkiye’de bazı yerlerde ‘Bostan korkuluğu’ ile eş tutulabilir. Ama Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde böyle olmaması gerekir. Sonra lafa gelince ‘2020 İstanbul Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlar’na adayız’ diyoruz. Bunları böyle yazınca da, işlerine gelmediği için kızıyorlar.
Tekrar etmekte fayda var. Hep birlikte, sporun, engelliler sporunu da

Yazının Devamı

Almanya’da nasıl gelişti!

23 Aralık 2012

Aşağıda size, kısa başlıklar halinde Almanya’da engelliler sporunun ne zaman başlayıp, hangi evrimlerden geçtiğini anlatacağız. Almanya’da engelliler sporu, engelsiz insanların sporla olan ilişkileri kadar eski bir tarihe sahip. İlk engelli spor etkinlikleri bu ülkede 19. yüzyılın ortalarında başlamış. Kiliseler ve devlete ait eğitim merkezlerinde başlayan bu hareket, 19. Yüzyılın ortasından itibaren görme, işitme ve bedensel engelli çocuk ve gençlerin eğitilmeleri şekline dönüşmüş. O zamanlar Almanya’da engelli insanlar eğitilebilir ve çalışabilir kabul edilmezken, yapılan bu çalışmalar sonucunda, bir süre sonra toplumla kaynaşmaya başlamışlar.
19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın ilk bölümünde Almanya’da 80 civarında işitme engelli çocuk ve gençlere hizmet veren okul olduğu belirtiliyor. Bedensel engellilerin aynı zaman bölümünde okul sayısı ise 80 civarında. Görme engellilerde bu sayı 60 olarak ortaya çıkıyor.
İşitme engellilerin dışındaki engellere sahip inşaların, başlangıçta spor organizasyonlarında fazla gözükmedikleri, Almanya’da görme ve bedensel engelliler 1930 yıllarına kadar sadece muhtelif hareketlerin vücudu toparlaması için yapılmasıyla sınırlı kalıyor.

Yazının Devamı

Konuşan konuşana

15 Aralık 2012

Geçtiğimiz hafta Galatasaray ile Beşiktaş arasındaki tekerlekli sandalye derbi basketbol maçında yaşanan insanlık dışı olaylar, bir haftadır görsel ve yazılı medyamızda oldukça yer buluyor. Gönül isterdi ki, engelliler sporu, tekerlekli sandalye basketbolu sportif alandaki mücadeleleri ile gündemde bu kadar olsun.
Bu arada çeşitli televizyon kanallarında programlar yapıldı. Bilen, bilmeyen, anlayan, anlamayan herkes konuştu. Malum, ülkemizde konuşmasını çok seviyoruz.
CNN Türk’te 10 Aralık’ da yapılan Ahmet Hakan’ın yönettiği TARAFSIZ BÖLGE programında, Ankara İlahiyat Fakültesi profesörlerinden Şaban Düzgün olayla ilgili görüntüleri izlerken, aynen şöyle dedi:”En azından ORADA bir merhamet ve acıma duygusunun olması gerekirdi.”
Yani bunun anlamı şudur. “Bunlar engelli insanlar, bunlara merhamet edip, acımak gerekir”. Gerçi canlı yayına bağlandım, orada “Ben öyle bir şey demedim” dedi sayın Profesör ama, tekrar izlediğim kayıtta, ne söylediği net ve açık.
İşte bu tip söylemler, engelli insanlar konusunda bizi çelişkiye düşürüp, onları ikinci sınıf, acınacak, merhamet edilecek varlıklar olarak algılamamıza yol açıyor. Bunun için de televizyonlarda konuşan, kim olursa

Yazının Devamı

İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu

8 Aralık 2012

Bu kurul, 1992 yılında çıkarılan bir yasa ile hayata geçirilmiş. O yıllarda ülkemizde bırakın Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’ni, neredeyse engelliler sporu da yoktu. Daha sonra Türkiye Milli Paralimpik Komitesi olarak bu kurulda temsil edilmemiz gerektiğini spor bakanlarımızla, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve Olimpiyat Komitesi Başkanlığı ile muhtelif görüşmelerde dile getirdik. Dünyadan örnekler verdik. “Eşitliğin ilk adımı bu olur” dedik. Şimdi görevden ayrılan insanların arkasından yazmak pek doğru değil ama, ülkemizde kişisel hırslara kapılıp, yalnız spor alanında değil her alanda yaşananları da görüyoruz.
Daha sonra Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç‘la 19 Eylül de biraz da tartışmalı şekilde tanıştık. O tartıştığımız bakan 2 Kasım 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu’ndan kanun hükmünde kararname çıkararak, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı’nı resmen İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’na tabii üye yaptı. Çünkü bu Türkiye’nin milli bir meselesi idi. Bugün dünyada birçok ülkede olimpiyat ve paralimpik komiteleri birlikte, hatta aynı çatı altında çalışıyorlar. Bu bakımdan kendisine bir teşekkür borçluyuz.
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin

Yazının Devamı

Haydi Adanalılar

1 Aralık 2012

Kansersiz Yaşam Derneği, çocukluk çağı kanserlerinde, çocukların hastalık ve devamındaki tedavi zamanlarında sosyal hayattan oldukça uzaklaştıklarını düşünerek tekrar sosyal hayatın bir parçası oldukları duygusunu onlara hissettirmek hedefi ile yola çıkıyor.
Başkanlığını Dida Kaymaz’ın yaptığı derneğin 2’nci Başkanı Mihriban Oğuz liderliğinde 2012-2013 Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi sezonu içerisinde üç lig maçından önce, üç veteran maçı organize edip, çocukları spor salonuna getirerek ve ondan bir gün öncesinde de takımlarımızın oyuncu ve hastane ziyaretleri yaparak, çeşitli sosyal etkinliklerinde içinde yer alacağı bir proje yaratıyor. Bu projeye A Milli Kadın Takımı oyuncularımızdan İstanbul Üniversitesi B.G. D takımında forma giyen Tuğba Palazoğlu ve Galatasaray Kadın Basketbol Takım Kaptanı Işıl Alben ile Galatasaray Sporcular Derneği destek veriyor.
Projenin ilk ayağı bugün Adana’da Adnan Menderes Spor Salonu’nda gerçekleştiriliyor. Saat 12’de Galatasaray ve Ankara Ateşi arasındaki veteranlar basketbol maçından sonra, saat 14’de ise Adana Botaş Spor, Galatasaray Kadın Basketbol takımları karşı karşıya gelecek.
Engelsiz insanlarımızın, kurumlarımızın, engelli

Yazının Devamı

2012 Paralimpik madalya tablosu

25 Kasım 2012

Geçtiğimiz Ağustos ayında Londra’da yapılan Paralimpik Oyunları’nın madalya sıralamasına şöyle bir göz atalım;


Tabii ki 19. yüzyılda ilk engelli sporlarına başlayan ülkeler ile kendimizi mukayese etmemiz mümkün değil. Ancak yukarıdaki listeye baktığımızda, disiplin, devlet desteği, özel sektör desteğinin her spor dalında olduğu gibi engelliler sporunda da önemini görüyoruz. Çin’in son senelerdeki gelişmelerini şahsen sportif bakımdan çok da doğru bulmamız mümkün değil. Engelsiz sporunda olduğu gibi engelli sporunda da küçük yaşta çocukları ailelerinden ayırarak, aylar, yıllar süren kamplarda müsabakalara hazırlamak bizim insani anlayışımızla pek bağdaşmıyor.
Öte yandan, nüfus, engelli sayısı gibi kriterlere baktığımızda ülkemizden bu bakımdan daha az sayıdaki milletlerin bizden daha başarılı olmasının da sebeplerini engelliler sporu ile ilgili federasyonlarımızın analiz ederek, bu konuda çalışmalar yapması gerekmektedir diye düşünmekteyiz.
Madalya sıralamasının 30‘uncu sırasında olan Avusturya’nın toplam 13 madalya ile Türkiye’nin önünde olması, nüfus ile buna bağlı engelli sayısı göz önüne alındığında, bizim daha bu konuda çok yol almamız gerektiğinin bir

Yazının Devamı