Neil Pasricha, mutluluğun reçetesini “The Happiness Equation (Mutluluk Denklemi)” kitabında anlatıyor. Bugün, kitaptaki dokuz sırdan üçüncüsü ile devam ediyorum.
Beynimizdeki “Amygdala” bölümü, ilkel insandan kalma “Onu yiyebilir miyim?” ya da “O beni yiyebilir mi?” duygularının öne çıkmasına neden olur. Bu duygu, “endişe” ve “negatif düşünce”ye yol açar. Biz, duygularımızı kontrol edemesek bile, duygular karşısındaki tepkilerimizi kontrol edebiliriz.
Gittikçe daha çok şeye sahip olma kültürü, içimize yerleştirildi. Bir türlü “Daha fazlasını istemezdim!” diyemiyoruz. Oysa, yaşamamız bile mutlu olmamız için yeterli değil mi? Bir İran atasözünü hatırlayalım: “Ayağı kesilmiş bir adamla karşılaşıncaya kadar, en çok üzüldüğüm şey, bir ayakkabım olmadığı idi!”
Büyük ikramiye
Dünyada 7 milyar insan var. Şimdiye kadar, 115 milyar insanın yaşadığı hesaplanıyor. Yani, 108 milyar insan ölüp gitmiş. Diğer bir hesaplama ile 15 insandan sadece biri bugünkü güneş batımını görebilecek; çocuklarını öpebilecek; komşudaki barbekünün kokusunu alabilecek; pazar günleri yastığın soğuk tarafını çevirip uyumaya devam edebilecek.
Yaşıyorsanız, ikramiyeyi zaten kazanmışsınız demektir. “İkramiyeyi kazandığımı unutmayacağım” diyebilirseniz, mutluluğun üçüncü anahtarı elinizdedir.
Dördüncü sır
Doğru bildiklerimiz, yanlış olabilir. Çoğumuz emekliliği harika bir durum zannederiz; halbuki değildir. Hiçbir zaman emekli olmayın; hep çalışın; bir şeylerle meşgul olun. Dünyanın en uzun yaşayan halkı sayılan Doğu Çin Denizi-Okinawa halkında, “emekli olmak” kelimesi hiç bilinmemektedir. Zaten “emekli olmak (retirement)” kelimesi, 20. Yüzyıldan önce hiç bilinmezdi. Sadece, 19. Yüzyılda, Almancada yer alırdı.
Nobelli yazar James Watson, “Beyninizin de egzersize ihtiyacı vardır. Emekli olmayın!” diyor. Zamanı en zengin insan bile satın alamaz. Çalışmaya ihtiyacı olmayan en meşhur insanların bile, bizler gibi haftada toplam 168 saatleri vardır. Üstelik, bu zamanın üçte birini uyuyarak geçiririz.
Eğer çalışmazsak, hikaye; “anlatacak hikaye” de yaratamayız. Öğrenmeye, değişmeye ve büyümeye devam edin.
Beşinci sır
Daha az çalışıp, yeterince kazanan bir iş bulun. Yılda 4 bin 250 saat çalışıp, yılda 120 bin dolar kazanan bir Harvard MBA’li kişi ile yılda 2 bin 500 saat çalışıp, 70 bin dolar kazanan mağaza müdürünün her ikisi de aslında saat başına 28 dolar kazanmaktadır. Mağaza müdürünün, kendisine ve ailesine ayırabileceği zaman çok daha fazladır. Bu hesaplamayı yaparak, kendinizi saat başı daha değerli kılan bir iş bulmaya odaklanın.
Devam edeceğim…