J.M. Fenster’in yeni piyasaya çıkan son kitabı “Cheaters Always Win (Hile Yapan - Aldatan Her Zaman Kazanır)”, koronavirüs tedbirlerine rağmen, büyük satış yaptı. Amerikan tarihinden örnekler veren kitap, politikada, dinlerde, finansta, ekonomide, sporda, evlilikte, sosyal hayatta, bağış kampanyalarında, çekilişlerde, televizyon yarışmalarında ve eğitim sisteminde ne hileler yapıldığını ve hilebazların nasıl her zaman kârlı çıktıklarını anlatıyor.
ABD dolarının dünya parası olarak kabul ettirilmesi, yaşanılan en büyük aldatmacalardan birisi olarak görülüyor. Kızılderili liderlerine birkaç gerdanlık verip, toprakları istila edilmemiş miydi? Bazen bir milletin tümü, ortak çıkarları varsa, başka bir milletin, soyun vs kandırılmasına göz yumuyor. Bunun adı bazen demokrasi, bazen özgür irade, bazen akıllılık, bazen kader, bazen de emperyalizm oluyor.
“Hilebazlar aslında kendilerine karşı hile yapmışlardır” şeklinde, hiç de doğru olmayan bir söz var. Yine “Sadece köpekler hile yapmaz” sözü de doğru değil. Reklam ve lobi şirketleri, kandırmaların daha kolay yapılabilmesi uğruna varlıklarını sürdürürler. Para uğruna yapılan evlilikler, meşhurların reklam uğruna kurdukları beraberlikler, hep hile örnekleri değil mi?
Kandırılan kandırır
Politikada para ile veya din ile kandırılan da, bir süre sonra başkalarını kandırmayı marifet sayar ve hile yapılması yadırganmaz hale gelir; hatta zamanla milletlerin karakterini oluşturur. “Cheating for Jesus” (İsa ile Aldatmak), artık Amerikan hayatının değişmez karakterlerinden ve kazanç kaynaklarından birisi olmuştur.
Aldatmayı bilmek, çoğu zaman bir “güç gösterisi” haline gelir. Zenginin veya üst düzey politikacının golf topu ormanda kaybolsa bile, arayanlar topu yeşil alanda bulur.
Aldatılan/lar, başkalarını koruma adına acı çekmişlerdir. Örneğin, ABD’nin en zenginlerinden Koch ailesi, ürettikleri petrolü az gösterip, toprak sahibi Kızılderililere paylarını az vererek zengin ve güçlü olmuşlardır.
Hilebazları kandırmak (cheating cheaters) için de hile yapılır. Ancak, bu yeni hilebazlara “Robin Hood” denilir ve yaptıkları hoş karşılanır. Ama, hilekâr huyundan hiçbir zaman vazgeçmez. Vazgeçse bile, başka hilekârlar onun yerini alır. Oyun sürer; perde hiçbir zaman kapanmaz.
1830’lu yıllardan itibaren, ABD’de Spiritualizm, Mormonizm, Adventizm gibi yüzlerce yeni din ortaya çıktı. Bunlardan Millerizm, İsa’nın 1843 yılında dünyaya geri döneceğini iddia ediyordu. Sonra, bu inanışın lideri, hesaplamanın yanlış yapıldığını ve İsa’nın 1844’de dünyaya geri geleceğini iddia etti. İddia tutmayınca, 1845’de bu dini inanış terkedildi; ancak inanışın lideri, çoktan dünyalığını yapmıştı. Lord Jacob Rothschild’ın dediği gibi, “Fakirler bir gün cennetin olmadığını öğrenirse, bu dünyayı idare edemeyiz.”