Akbank, IMF, Bloomberg kaynaklı aşağıdaki grafik Türkiye, Arjantin, Endonezya, Brezilya ve Güney Afrika ülkelerinin karşılaştırmalı olarak, Mayıs 2018 başı ısı haritasını (heat map) gösteriyor.
Bu göstergelerde, Arjantin ve Türkiye en riskli ülkeler olarak öne çıkıyor. Merkez Bankası rezervlerimizin IMF kriterlerine göre düşük olması, reel sektörümüzün yüksek borcu, toplam dış borcumuzun milli gelirimize oranının yüksekliği, ciddi sorunlar yaratıyor.
Arjantin’de yüzde 26’yı aşan enflasyon ve yüzde 40 civarındaki Merkez Bankası politika faizi, Arjantin’i bizden kötü durumda konumlayan iki unsur. Bu tablonun yapılmasından sonra, Merkez Bankamız yüzde 3’lük bir politika faizi artışına gitmiş ve politika faizini yüzde 13.5’ten yüzde 16.5’e yükseltmişti. Bu yükseltme, enflasyon oranımızın da artmasına neden olacak ve Arjantin’le aynı kefeye, tam anlamıyla konulacağız.
Karşılaştırmalı iki gösterge
Yandaki grafikler, ülkeler itibariyle üstteki grafikte yer alan önemli iki kalemin, yıllar itibariyle değişimini gösteriyor.
Merkez Bankamız rezervlerinden bir bölümünü altın olarak tutmamış olsa idi, rezervleri 105 milyar dolara yükselecek ve riskli bölgenin üzerine çıkmış olacaktı.
Aslında, reel se
Kalkınma Bakanlığı kaynaklı aşağıdaki tablo, Kredi Garanti Fonu (KGF) ve vergi teşvikleri ile emeklilere ikramiye ödemesi sonrasında, bütçe açığının gayri safi milli hasılaya oranındaki artışı gösteriyor.
Emeklilere verilecek destek, bu yılın bütçesinde ek 24 milyar TL artışa neden oluyor. Bu artış milli gelirimizin % 0.7’sine karşılık geliyor. Yeni 135 milyar TL’lik teşvik paketinin de bu yıl ve önümüzdeki yıllarda bütçe açığını yükselteceğini söyleyebiliriz.
Dünyada yükselen kur ve petrol fiyatlarının ülkemizdeki akaryakıt fiyatlarını etkilememesi için, akaryakıt fiyatları sabitlenmiş ve olası artışların özel tüketim vergisindeki indirimle telafi edilecek olması yeni bir bütçe açığına neden olacak. Bu açığın, milli gelirimizin % 2.6 - % 3’ü arasındaki bir oranda, bütçe açığına neden olacağını söyleyebiliriz.
Olumlu bütçe gelişmeleri
Etkisi belirsiz olmakla birlikte, vergi barışının bütçeye ek bir kaynak sağlayacağı anlaşılıyor. Yurt dışından Türkiye’ye getirilecek paralardan % 1.5-2 vergi alınacağı açıklanmıştı. Bu verginin geçici olarak sıfırlanmasının da düşünülmesi gerekiyor.
Ayrıca, şu anda çift taraflı olarak % 4’ten % 3’e indirilmiş bulunan gayrimenkul alım satım vergisinin
Kurdaki hareketlenmenin en önemli nedeni yüksek cari açık. Ekonomi dinamiklerimiz yüksek cari açığın kur artışını, kur artışının da enflasyonu yükselttiğini gösteriyor.
Hükümet, kur artışının sorumlusu olarak her ne kadar dış güç odaklarını gösteriyorsa da, bizim de dersimizi iyi çalışmadığımız anlaşılıyor. Kurdaki hareketlenmenin en önemli nedeninin, “yüksek cari açık” olduğu anlaşılıyor. Nitekim, Cumhurbaşkanımız da, seçimlerden sonra ilk fırsatta bu konuya eğileceklerini söyledi.
Şu andaki ekonomi dinamiklerimiz, “yüksek cari açık”ın kur artışını tetiklediğini; kur artışının da enflasyonu yükselttiğini gösteriyor. 2018 yıl sonu itibariyle, yıllık cari açığımızın, milli gelirimizin %6.5’unu aşacağı ve 60 milyar dolara çıkacağı anlaşılıyor.
Merkez Bankası, Akbank ve TUİK kaynaklı aşağıdaki tablo, yıllar itibariyle cari açığımızı, net enerji ithalatımızı ve altın ithalatımızı gösteriyor.
Açığı körükleyenler
Maalesef, Merkez Bankamızın, yukarıdaki grafikten de anlaşılabileceği gibi, altın almak suretiyle cari açığın artmasına katkı verdiğini söyleyebiliriz. Merkez Bankası, yıllar içinde 12 milyar dolarlık altın ithal etti.
Dünkü yazımda, dövizle ilgili sıkıntılar yaşadığımız bu dönemde bakılacak öncü göstergelerden bahsetmiştim. Onlardan biri, ABD Doları’nın uluslararası endeks değeri (diğer gelişmiş ülke para birimlerine göre değer) ve gelişmekte olan ülkelere olan fon akımları.
Akbank ve Bloomberg kaynaklı aşağıdaki grafik, ABD’deki faiz artırımı sonrası, gelişmekte olan ülke piyasalarında, 16 Nisan - 4 Mayıs arasında, 3.1 milyar dolarlık hisse senedi ve 6.1 milyar dolarlık tahvil satışı yapıldığını gösteriyor.
Bu konuda en iyi tahminleri yapan IIF’e göre, ABD kısa vadeli faizlerindeki 100 puanlık artış (%1), gelişmekte olan ülke piyasalarından 20 milyar dolarlık çıkış olması anlamına geliyor.
Petrol fiyatları
Akbank, OPEC, Bloomberg kaynaklı yandaki tablo dünyadaki petrol talebi ve arzını gösteriyor.
Görüştüğüm yabancı fon yöneticileri, petrol fiyatlarının 85 dolara yükseleceği fikrinde buluşuyorlar. İran petrol üretiminin Kasım 2018’den itibaren 400-500 bin varil azalacağı düşünülüyor. Suudi Arabistan’ın bütçesi, petrol fiyatları 105 doları bulmadıkça açık vermeye devam ediyor.
ABD’de, petrol çıkarma maliyetleri ve işçi ücretleri yükseliyor.
Döviz fiyatı, içeriden ve dışarıdan manipüle ediliyor. Olması gerekenin çok üzerinde fiyatlandırmalar var. Buna karşı ne adımlar atılabileceğine bir bakalım...
Günlerdir döviz, bizimle dalga geçiyor. Ekonomi yönetimi, işadamları, yatırımcılar ve halk tedirgin. Döviz fiyatları, içerden ve dışardan manipüle ediliyor. Olması gerekenin çok üzerinde fiyatlandırmalar var. Ekonomi yönetimi yanlış yönlendiriliyor. Merkez Bankası’ndan faiz artışı istediler. Merkez Bankası da, yapılmaması gereken bir faiz artırımı yaptı. Şimdi, faiz artışında gecikildiği için, faiz artışının bir etkisi olmadığını söylüyorlar.
Dış odaklar ise, bu faiz artışının yetmediğini; 7 Haziran’da bir kez daha faiz artışı beklediklerini, söylüyorlar. Amaç, ülkedeki istikrarı daha da bozmak. Hükümet ve ekonomi yönetimi de, sanki onlara çanak tutmak istercesine, bilinçsiz demeçler veriyor.
Adım adım inceleme
Bizi en çok etkileyen kur ABD doları olduğuna göre, ABD dolarındaki gelişmeleri inceleyelim. ABD ekonomisindeki gelişmeler, doları hangi seviyeye, hangi vadede taşıyacak; dünyadaki ‘dolar endeksi’nin durumu nedir bakalım. Dünyada dolar düşecek mi değerlenecek mi? Bu değişim hangi oranda olacak? Bakalım.
Bizi
Global ölçüde ekonomik büyüme sürüyor; yatırımlar gelişmekte olan ülkelere kayıyor. Ekonomik büyümeler, sadece korumacı politikaların gündeme getirilmesi nedeniyle düşebilecek. Korumacı politikalar şimdilik sadece ABD tarafından gündeme getiriliyor. İran ve Katar gibi ülkelere ambargo uygulanması da korumacı politikalar arasında sayılıyor ve global ölçüde ekonomik canlılığı azaltıyor.
Global ölçüde enflasyon ve özellikle de servis sektörü enflasyonu yükseliyor. Global ölçüdeki enflasyon baskısı, her ülkenin mevcut enflasyonunun %1 ila %2 oranında artmasına neden olacak.
ABD’de büyüme artıyor
ABD’de son 52 aydan beri her ay 206.519 kişiye yeni iş olanağı sağlandı. 91 aydan beri iş gücü azalması olmadı. Bu süreklilik tarihi bir rekor anlamına geliyor. ABD’de kurumlar vergisi oranlarının %35’ten %21’e düşürülmesi, şirketlerin kârlılığını artırıyor ve yeni yatırımlar yapmalarına olanak tanıyor. ABD’li şirketler, uluslararası yatırımlarından yılda 2.8 trilyon dolar kâr elde ediyorlar. Vergi indirimi sayesinde, bu kârların da ABD’de yatırılması öngörülüyor. ABD’de şirketlerin %77’sinin kârları beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Vergi indirimi, şirketlerin hisse değerlerini, 2018 yılında
Basın Konseyi, 24 Haziran’da yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olan 6 siyasetçiye birer mektup göndererek, çağrıda bulundu. Adayların, ifade ve basın özgürlüğü, halkın haber alma hakkı, tutuklu gazeteciler, basın meslek ilkeleri konularındaki endişelerin giderilmesi hususlarında, halk nezdinde söz vermelerini istedi.
Anayasamızda; “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk Devletidir”, “Basın hürdür, sansür edilemez”, “Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır” hükümleri yer alıyor.
Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler örgütü, zaman zaman, ülkemizdeki basın ve medya özgürlüğü kısıtlamaları ve tutuklu gazetecilerin yüksekliği konularını eleştiriyor.
Bu konuda alınacak tedbirler, ülkemize sermaye girişini artıracak; ülke notunun yükselmesine katkı sağlayacak ve piyasa sistemi ile olan bağlantımızı güçlendirecek tedbirlerdir. Cumhurbaşkanı adaylarının hepsi, güçlü ve uluslararası sistemle entegre bir ekonomiye sahip olmak isteyeceklerdir.
Salt bu nedenle bile, Cumhurbaşkanı adaylarının “Basın ve Medya Özgürlüğü” konusuna değinmeleri gerekiyor.
Basın Konseyi
Basın Konseyi, Cumhurbaşkanı adaylarının;
- Yuk
Dr. Başar Yaltı, “Hukuk Devleti Perspektifinden Avukatların Adil Yargılanma Algısı” konulu doktora tezinde “Adil Yargılanma” konusunu masaya yatırıyor. Dr. Yaltı diyor ki:
Adalete erişim, bir insan hakkı olarak ortaya çıktığından beri, bu amaçla kurulmuş yargılama mercilerinin uyguladıkları yöntemin nasıl olacağı önem kazanmıştır. Yapılacak yargılamalarda adil bir kararın elde edilmesi temel amaç olarak öngörüldüğünde, bu konuda sadece kural üreterek düzenleme yapmak yetmemekte, kuralların uygulamada etkili ve geçerli olacak şekilde hayat bulması da gerekmektedir. Temel bir insan hakkı olan adalete erişim hakkının, etkili ve adil sonuç yaratacak şekilde kullanılmasını garanti altına alan uygulamalar bütününü “adil yargılanma hakkı” olarak adlandırabiliriz.
Avukatların rolü
Avukatların adil yargılanma hakkıyla ilgili ilkeleri içselleştirip benimsemeleri ve yargılamaların, adil yargılanma koşullarına uygun şekilde yapılıp yapılmadığını denetlemedeki becerileri, yargılananlar veya hak arayanlar bakımından vazgeçilemeyecek bir güvencedir. Avukatların Türkiye’nin hukuk devleti olma özelliği konusunda ne tür bir fikre sahip oldukları, Cumhuriyet’in bu özelliğinin ne kadarının hayata