Yeni dönemde, Merkez Bankası Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetilecek. Zaten o kadar çok kanun hükmünde kararname çıkarıldı ki, Meclis’in bu değişiklikleri kanunla düzeltebilmesi imkânsız hale geliyor.
Yeni Meclis geceli gündüzlü çalışsa bile, Kanun Hükmünde Kararnamelerin yapılış süratine yetişemeyeceği için, Meclis’in “kanun yapma gücü” pratikte ortadan kalmış oluyor. 9 Temmuz 2018 günlü üçüncü mükerrer Resmi Gazete’de yayınlanan KHK ile, Merkez Bankası Kanunu da, KHK’larla bir anda değiştirilen yasalardan biri oldu.
4 önemli değişiklik
Değiştirilen yasada, “Merkez Bankası’nın Hükümet’le ilişkisi, Başbakan aracılığı ile sağlanır” ibaresi yerine; “Banka’nın Hükümet’le ilişkisi, Cumhurbaşkanı veya görevlendireceği bir Bakan aracılığıyla sağlanır” cümlesi geldi.
Böylece, Merkez Bankası, ilk kez en yüksek ita amiri yerine; Hazine ve Maliye Bakanı ile bile değil, “görevlendirecek herhangi bir Bakanla” iletişim kurmak zorunda kalacak.
Öte yandan, Para Politikası Kurulu’na oy kullanmaksızın katılacak olan Hazine Temsilcisi, en az Hazine Müsteşar Yardımcısı seviyesinde iken; Hazine ve Maliye Bakanı’nın değil, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı’nın belirleyeceği bir Birim Amiri,
Aşağıdaki verilerin bir bölümü bu yılın üçüncü ayı sonu itibarıyla, bir bölümü ise daha güncel veri bilgisini kapsıyor. Yeni demokrasi dönemiyle başlayan başkanlık sistemi ekonomimizde büyük atılımların yapılacağı bir dönemin başlangıcı olabilecek. Bu nedenle, altı sekiz ay sonra bir karşılaştırma yapabilmek amacıyla, önemli verileri kapsayan bir bilgi demetini aşağıda topladım.
Petrol: 77.4 dolar/varil
Cari açık: 4.5-5 milyar dolar/ay
Dış ticaret açığı (yıllık):
27 milyar dolar (82-55)
Euro-ABD Doları paritesi: 1.1587
Dolar kuru: 4.70
BIST-100: 95.9
24 Haziran seçimlerin-den sonra, ülkemizde yeni bir dönem başladı. Ülkemizde, Cumhur-başkanı’nın çok önemli yetkilerle donatıldığı bir “Başkanlık Sistemi” uygulanacak.
Cumhurbaşkanı çıkaracağı kararnamelerle ülkeyi yönetecek. Bu yönetim tarzı, ülkemize şimdiye kadar görülmemiş bir siyasi ve ekonomik istikrar getirecek. Öte yandan, Türkiye Büyük Millet Meclisi kanunları yapacak ve yasama görevini yerine getirecek. Yargı sistemimizde bazı değişiklerin gündeme getirilmesi halinde, çok etkili bir “Kuvvetler Ayrılığı Sistemi”ni devreye sokmuş olacağız.
Başta ABD, Rusya ve Çin olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde, benzer gelişmelerin yaşandığı görülüyor. Artık hiçbir ülke, iç politik çekişmelerle ve istikrarsızlıkla uğraşmak istemiyor. Yeni demokrasi dönemi olarak adlandırabileceğimiz bu evrede, ülkelerin temel hedefi ekonomide büyüme olacak. Ekonomik başarıyı yakalayabilmek için de, ülkemizde uygulanacak olan Başkanlık Sistemi bir lokomotif görev üstlenecek.
Bildiklerinizi unutun
Artık, sosyal demokratların, ekonomi bilimcilerinin, sosyal uzmanların, demokrasi konusunda yazıp çizenlerin, medya ve basına hakim olanların, işadamlarının ve kişilerin; ülke yönetimi, demokrasi ve ekonomi
Şirketlerin sürdürülebilir ve kârlı bir biçimde büyümesini sağlama amaçlı olarak, Şahin Tulga ve arkadaşları “Mentoro Platformu” adı altında bir danışmanlık birliği oluşturdular. Bu oluşum aşağıdaki hedefleri amaçlıyor.
- Hangi pazarlarda olacağınıza ve nasıl kazanacağınıza karar verebilme,
- Daha çok müşteri kazanıp, sadakatlerini ve satışlarınızı artırabilme,
- Operasyonel verimliliğinizi artırıp, birim maliyetinizi azaltabilme,
- Finansal sağlığınızı ve gücünüzü artırabilme,
- İnsan ve organizasyon kaynağınızı daha verimli yönetebilme,
- Teknolojik yeniliklere ayak uydurabilme,
- Yurt dışı pazarlara, doğru stratejilerle açılabilme,
Çin’de ilginç bir tedavi yöntemiyle tanıştım. Doktorum, aynı zamanda bir tıp doktoru olan Budist bir rahipti. Rahip doktor, tedavinin çoğunu kendi verdiği enerjiyle gerçekleştirdiği için, çok sınırlı sayıda hasta kabul edebiliyor. Bu tedavi yöntemi, Batı tıbbında olduğu gibi, bozulan organı tedavi etmek biçiminde yapılmıyor. Amaç, bozulan organın değil o bozukluğa sebep olan organ veya organların tedavi edilmesi biçiminde gerçekleştiriliyor. Örneğin, ben karaciğerimde bir sıkıntı nedeniyle kendisine başvurmuştum. Karaciğerdeki sıkıntının, aslında perikarttaki (kalp zarı) bir bozukluğa dayandığını söyledi ve onu tedavi etti.
İğnesiz akupunktur
Tedavi yöntemi, aşağıdaki uygulamalara dayanıyor:
- İğnesiz akupunktur.
- Dil ve tırnak kontrolüyle bozuk organın saptanması ve tedavi aşamalarının belirlenmesi.
- Vücuttaki enerji yollarının açılması.
- İğne ve delmeye gerek kalmadan hacamat uygulanması.
- Enerji kullanılarak, iğnesiz biçimde bozuk organdaki kanın dışarı çıkarılması.
Özer Uçuran Çiller’in, “200 Yaşam Kesiti - 1000 Aforizma” isimli yeni kitabı da çok ilginç özdeyişleri kapsıyor. Aforizmalar, Nietzsche’nin dediği gibi, başkalarının bir kitapta anlattığı şeyi, on cümlede anlatabilmek becerisi sayılıyor. Aforizma, eski dilde, “kelemkibar” olarak anılırdı.
Bir Afrika özdeyişinde ifade edildiği gibi, “Bilge sözler, şeker kamışına benzer; ne kadar emersen em, tadı tükenmez”.
Aşağıda, kitaptaki aforizmalardan bir demet yer alıyor.
- Ahlaksal bilinç, törel bilinçtir. Törel bilinç, ilahi adaletin bilincidir.
- Adalet yoksa hukuk da yoktur.
- Adam olmak, toplumda adabı ile saygı duyulan insan olmaktır.
- Her eşek, eşek olduğunu bilir ama her adam adamlığın ne olduğunu bilmez.
- Dünyanın bu paranormal halini düzeltmek için, meğer bazı paranormal liderlere ihtiyacı varmış.
Ondan çok şey öğrendim. Bazılarından bahsedebilirim. Binlercesinden, bazı özelliklerini de sayabilirim:
- Ailesini her şeyden önemli sayardı.
- Hiç kimseyi kıskandığını görmedim. Herkesin başarılı olmasını isterdi.
- Günde 12 saat çalışır; evinde de çalışmaya devam ederdi.
- İyi giyinir; işyerinde her zaman kravat takardı.
- Çok mütevazı idi; günlük hayatında az şeyle yetinirdi.
Tülin ve Erdoğan Demirören, Cannes’da.
1933 yılından itibaren dünyanın en hızlı gelişen ekonomisi haline gelen Alman ekonomisinin mimarı, Hjalmar Schacht idi. Hitler ekonomi yönetimine hiç karışmadı ama Schacht’ı tam yetkiyle donattı. Schacht’ın ilk işi Alman Markı’nın istikrarını sağlamak, enflasyonu çok düşürmek oldu. “Sanayi Organizasyonu” isimli bir kurum oluşturularak, bu kurumda bankalar, iş adamları ve sendikalar bir araya getirildi. Bunlar tek bir ağızdan konuşmaya başladılar. Bu kuruluş o kadar başarılı oldu ki Birinci Dünya Savaşı’nın başından beri Almanya’ya kredi vermeyen yabancı bankalar, Almanya’ya kredi yağdırmaya başladılar. (Bir bakıma, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmesinin nedeni, dış kredi bulamamasıydı.)
Schacht, öyle bir vergi sistemi kurdu ki hiç kimse gereğinden fazla vergi ödemedi ve sanayiciler vergi yükü altında bunalmadı. Öte yandan, toplanan vergilerin nereye harcandığı her hafta Sanayi Organizasyonu’na ve kamuoyuna detaylı olarak açıklanıyordu. 18-25 yaşları arasındaki gençlerin 6 aylık iş öğrenme kamplarına katılımı mecbur tutuldu. Burada gençlere yoğun biçimde çeşitli beceriler ve ustalıklar öğretildi. Gençler ülkedeki tüm ormanları temizlediler; tüm ülkeyi yeni ağaç