Aralarında yazarımız Tunca Bengin’in de olduğu bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Bakan Akar, “Büyükelçiliğimiz havaalanında görevini sürdürüyor. Fakat bayrağımız büyükelçilik binamızda dalgalanıyor. Herhangi bir saldırı olmadı. Ama tabii ki tehdit, risk görürsek, 24 saatte çekiliriz” dedi.
Milli Savunma Bakanı Akar ile 15’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nın (IDEF 2021) son gününde yaptığımız turda Türk savunma sanayiinin son dönemde geliştirdiği ürünleri ve onlara olan ilgiyi görünce gururlandık. Hemen sonrasında da Bakan Akar’a çok tartışılan hudut güvenliği, Türk askerinin Afganistan’daki varlığından başlayarak, bölücü terör örgütü PKK/YPG’yle mücadele, ABD’yle ilişkiler, Kıbrıs konusundaki gelişmeler, F-35, S-400 açmazı, Yunanistan’ın tavrı ve çıkışları, Silahlı Kuvvetler’deki FETÖ temizliğinde gelinen nokta gibi hemen her konuda soru sorma fırsatı bulduk. O da her soruya büyük bir içtenlikle yanıt verdi ama öncesinde de devlet politikalarında birlik ve beraberlik olması gerektiğine dikkat çekerek egemenlik ve ülke güvenliğine ilişkin konularda rekabet havasındaki iç çekişmelerin hiç kimseye yararı olmayacağını söyledi. Özellikle Mehmetçik’in can güvenliği ve hudut emniyeti konusunda yapılan eleştiri ya da görüşlerin abartılı, haksız ve gerçek dışı olduğunu belirten Akar, “Mehmetçik’e zarar gelmesine izin verebilir miyiz? Böyle bir şeyi göze alabilir miyiz? Olabilir mi? Milli Savunma ve NATO dokümanlarının birinci maddesi personel güvenliği, sonra faaliyetlerin icrası geliyor” diye konuştu. Ve “Olaylar ters giderse, bir sıkıntı görürsek, 24 saatte orayı terk ederiz” dedi. İşte Akar’ın Afganistan’daki son durumdan başlayarak diğer konularla ilgili Milliyet ve bir grup gazeteciye anlattıkları:
Afganistan’daki askeri birliklerimiz güven içinde, emniyetle görevlerini eksiksiz yapmaya çalışıyorlar. Birinci gün Taliban şehre girince yerli sözleşmeli personel görev yerlerini terk ettiği için halk havaalanına girdi. Bu durum 24 saat sürdü, daha sonra TSK unsurları Almanlar, İngilizler ve ABD’lilerle birlikte yerel bazı Afgan unsurlarıyla pist uçuşlara hazır hale getirildi. Şu anda havaalanına giren halk dışarı çıkmak istemiyor, orayı bir anlamda güvenli bölge, sığınak gibi görüyorlar, bekliyorlar. Ayın 16’sında THY kalktı 258 yolcusuyla. Ondan sonra Hava Kuvvetlerimize bağlı uçaklarımızı kullanarak tahliye yaptık. Askeri uçaklarla Kabil- Türkiye yaparsak çok zaman kaybedeceğiz dedik. Gerektiğinde hızlı reaksiyon göstererek tahliyeleri gerçekleştirmek amacıyla uçakları hazır tutacağız. Bir saat içinde oraya uçakları sokacağız ve Mehmetçik’i alıp çıkacağız. Dolayısıyla, elimizdeki uçakları hazır tutmak için yeni bir planlama yaptık. Biz vatandaşlarımızı Kabil’den İslamabad’a getiriyoruz, oradan THY ile yurda tahliye ediliyorlar. Bu yolla 570 vatandaşımızı Kabil’den A-400 M’lerle İslamabad’a aktardık. Oradan da THY ile taşıdık. Bir anlamda hava köprüsü kurduk.
‘Gizli gündemimiz yok’
Bizim yüzyıllardan beri Afganistan ile tarihi geçmişimiz, ortak değerlerimiz var. 20 yıldan beri oradayız, altı yıldan beri de havaalanını işletiyoruz. Bizim herhangi bir muharip görevimiz olmadı. Tamamen teknik, idari, insani çalışma. Bizim çalışmamız bundan ibaret. Bunu yaptık. Biz 2002’den beri Afgan kardeşlerimizin yanında olmayı sürdürüyoruz. NATO o dönemde de tartışıyor, ‘Ne zaman çıkacaksınız?’ diyordu. Biz her seferinde dedik ki ‘Afgan kardeşlerimiz istediği sürece biz burada kalmaya devam edeceğiz.’ Biz aynı noktadayız. Bizim Afgan kardeşlerimizle kültürel, ortak, tarihi değerlerimiz var. Bizim herhangi bir gizli gündemimiz yok. Önemli olan Afgan kardeşlerimizin, ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaatleri; bir de ahlaki ve kendi değerlerimiz var. Bu manada ilgili kurumlarca temaslar yapılıyor. Bunlardan da olumlu sinyaller geliyor. Tamamen bir iyimserlik havası tabii ki yok. Olaylar ters giderse, bir sıkıntı görürsek, 24 saatte orayı terk ederiz.
Taliban ile anlaşma olmazsa yani?
Biz ilk günden beri müzakere ederken çeşitli şartlarımızı dile getirdik. Bunların içinde tüm görüşmelerde muhataplarımıza ayrıca orada bir mutabakat olursa kalacağımızı söyledik. Havaalanı kapanırsa bütün Afganistan kültürden sağlığa, ekonomiden ticarete kadar her şeyi kapanır. Ayrıca NATO ülkeleri havaalanı kapandığı zaman oradan çekileceklerini söylediler. Onlar çekilirse izole bir devlet oluyorlar, kiminle konuşacaklar? Dolayısıyla, Afgan kardeşlerimiz zarara uğramasın, biz de altı senedir bu işi yapıyoruz. Biz bu göreve devam edelim. Bunun kimseye bir zararı yok. Havalimanı uçuşa açık, iniş kalkış yapılıyor. Son dört günde 146 uçuş gerçekleşti. Şu ana kadar herhangi bir saldırı, müdahale olmadı. Silah sesleri duyuluyor denilen şey ise kalabalığı dağıtmak için havaya yapılan atışlardı. Hayatını kaybedenlerin izdihamdan dolayı olduğu belirtiliyor. Taliban ile temaslarımız devam ediyor. Büyükelçiliğimiz havaalanında görevini sürdürüyor. Fakat bayrağımız büyükelçilik binamızda dalgalanıyor. Herhangi bir saldırı olmadı. Koruyacaklarını ifade ettiler. Alman ve İngiliz Savunma bakanları ile görüştük, NATO, ABD’liler iş birliğine hazır olduklarını ve Türkiye’nin oradaki varlığını desteklediklerini belirtiyor. Ama dediğim gibi, tabii ki tehdit, risk görürsek, 24 saatte çekiliriz. Oradaki vatandaşlarımızın tamamını tahliye etme imkân ve kabiliyetimiz var.
Orada kalmaya devam edilirse yeni bir tezkere gerekir mi?
Gerekir. Gerekirse TBMM olağanüstü toplantıya çağırılır. Bu konuda ilgili bakanlık ve kurumlarımız çalışmalarını sürdürüyor, hazırlıklarını yapıyor.
‘Sınırlarımızda yoğun bir hareketlilik yok’
Hudutlarda görev yapmak ayrı bir fedakârlık istiyor. Mehmetçik orada 7 gün 24 saat görevinin başında. Sınırda fiziki engeller de var. Modüler duvarlar, arkasında çukurlar, tel engeller var. Biz de geçen hafta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, vali, kaymakam, hudut birliklerinin komutanlarıyla bölgedeydik. Ortaya atılan ‘O kadar kaçak girdi’ ifadelerin bir aslı yok. Öyle iddia edildiği gibi 50-60 kişilik grup geçişleri söz konusu olamaz. 1 Ocak 2021’den bugüne kadar hududundan geçip yakalanan 587 kişi, Bunu hesap ettiğinde günde iki kişi demek. Ortaya atılan bu tür yalanlar özellikle hudutta fedakârca görev yapan Mehmetçik’i üzüyor. Onların morali, motivasyonu çok önemli. Türk ordusunun ruhunun dibinde vatan, bayrak, sevgisi var. Orada büyük bir enerjiyle, sevgiyle görevlerini yerine getiriyorlar. Ayrıca sınırlarda gördüğümüz yoğun bir hareketlilik söz konusu değil. Biz bu konuda oluşturulmak istenen algıyla uğraşıyoruz. Biz devamlı kuyudayız, devamlı taş çıkarıyoruz.
Kalabalık göçmen gruplarını gösteren görüntüler söz konusu?
Öyle bir şey yok. Gerçekle alakası olmayan veya ilgisiz bazı görüntülerle kamuoyunda farklı bir algı oluşturulmak isteniyor. Hudutlarda öyle görüntülerin çekilmesi mümkün değil engeller var, hudut birlikleri var, jandarma var, polis var, yol kontrol noktaları var.
İran’ın Afganları Türkiye’ye yönlendirdiğine dönük iddialar da var?
Oranın mülki, askeri makamlarına devamlı soruluyor, karşı taraf ‘Böyle bir şey yok’ diyor. Bizim de gördüklerimiz o yönde. Hudutlardaki kulelerden gece-gündüz görüş cihazlarıyla bölge sürekli gözetleniyor.
‘TSK en yoğun dönemini yaşıyor’
TSK, Cumhuriyet tarihinin en yoğun dönemini yaşıyor. Kıbrıs Harekâtı’nda icra edilen toplam sorti değerlendirildiğinde yaptığımız sorti sayısı 10 kat daha fazla. Deniz Kuvvetlerimiz bütün zamanların rekorunu kırarak bir yılda 200 bin saat seyir yaptı. Bir pilotumuz beş pilotun işini yaparak görevlerini fedakârca yerine getiriyor. Pilot yetiştirme çalışmalarımız da devam ediyor. Terörle mücadele harekâtları var, sınır ötesi harekâtlar var, barış destekleme faaliyetlerimiz eğitim ve tatbikatlarımız eksiksiz, eksiksiz şekilde devam ediyoruz. 24 Temmuz 2015 bizim için önemli bir tarih. Terörle mücadelede yeni bir dönem başlatıldı. Söz konusu tarihten bugüne kadar 18 bin 392 terörist etkisiz hale getirildi. Yıl başından bu yana ise Irak ve Suriye’nin kuzeyinde yapılan harekâtlarımızda 1742 terörist etkisiz hale getirildi. Bu konuda kararlıyız. İnşallah asil milletimizi bu terör belasından kurtaracağız. Mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecek. Ülkemize dönük hain planları olan her terörist bizim hedefimizdir. Irak Savunma Bakanı ile görüştük. Samimi bir görüşmemiz oldu. Ona da söyledik: Bizim asla Irak’ın egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüyle ilgili bir sorunumuz yok. Ama terörist nerede, bizim hedefimiz orası.
‘YPG konusunu çözmeden ABD ile bir yere varamayız’
ABD ile S-400 ve F-35 meselelerini bir şekilde, öyle ya da böyle çözebiliriz. Ama YPG’yi çözmeden bir yere varamayız. YPG terörist değil diyorlar. Aklımızla alay ediyorlar. Nitekim bazı sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, emekli askerler orada YPG’nin terörist olduğunu söylüyor. Ama maalesef bizim müttefikimiz onlara hâlâ silah araç, gereç cephane veriyor. Çok yanlış. Biz küresel ilgi ve etkisi olan bölgesel bir gücüz. ABD’nin Ortadoğu’da da Türkiye ile koordineli iş yapması, çalışması başarı getirir. Yani Türkiye ile iş birliği, terör örgütü YPG ile değil. Ortadoğu’da Türkiye’yi göz ardı ederek hiçbir şey yapamazsınız. Dolayısıyla, müttefikinizi iyi seçin, sizin müttefikiniz kim? Terör örgütü silah bakımından, atışına, silah kullanmaktan mevzi yapmaya kadar her konuda destek alıyor. Afrin’de başlarına yıkılan çukurları görmediniz mi, hepsi mühendislik ürünü. Ne yaparlarsa yapsınlar Mehmetçik’in nefesini enselerinde hissediyorlar. Teröristlerin başı iki gece aynı yerde kalamıyor. Sürekli yer değiştiriyorlar. Korku dağları bekliyor. İnşallah korktukları başlarına gelecek.
‘Yunanistan ne yaparsa yapsın, cevabını alır’
Yunan halkıyla sorunumuz yok. Yunan komşumuzun asker ve siyasi yöneticileriyle halkını ayırmak lazım. Bütün konularda samimi olarak uluslararası hukuk barışçıl yol ve yöntemler diyoruz. İyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, diyalogla sorunlarımıza siyasal çözümler bulalım diyoruz. Her şeye rağmen bunu diyoruz. Bu manada Dışişleri bakanlıkları arasında istişari görüşmeler var; Sayın Cumhurbaşkanımızın NATO Genel Sekreteri’yle görüşmesi üzerine NATO’da oluşturulan ayrıştırma mekanizması var; Savunma bakanlıkları arasında yürütülen güven ve güven artırıcı önlemler görüşmeleri var. Dünyanın hiçbir yerinde kara suları 6 mil, hava sahası 10 mil bir ada yok. Ne bugün ne tarihte. Böyle bir şey yok. Ayrıca adalarla ilgili en önemli anlaşmalar Lozan ve Paris. Bu anlaşmalar 23 adanın silahlandırılamayacağını söylüyor. 16’sını silahlandırdılar. Eğer kafama göre değiştirirsem bu anlaşma olmaz. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa. 600 kilometreden geliyorsun, 10 kilometrekarelik, bize 1950 metre uzaktaki Meis’e 40 bin kilometrekarelik yetki alanı istiyorsunuz. Bu nasıl adalet? Biz hak ve menfaatlerimizi korumakta kararlıyız, azimliyiz ve buna da muktediriz. Ne yaparlarsa cevabını alırlar. 3-5 kullanılmış uçak almakla, 3-5 gemi ile TSK’ya karşı üstünlük sağlamayı beklemeyin. Bu beyhude bir gayret. Hem bu kadar dış borcunuz varken böyle bir maceraya girmeniz Yunan halkının refahına karşıdır, onun hayatını zorlaştırır. Kıbrıs’ta da tavrımız net. Egemen, eşit, bağımsız iki devlet. Kıbrıslı kardeşlerimiz kararını verdi.
‘Temizlendikçe güçleniyoruz’
FETÖ ile mücadelede istihbarat birimlerimizden, savcılıklarımızdan, öz kaynaklarımızdan çıkan ne varsa gereği yapıldı yapılıyor. İlk günkü şiddetle devam ediyor. Bugüne kadar 23 bin 582 kişi ihraç oldu. Bunlardan 8 bin 635’i bakan onayıyla atıldı. Temizlendikçe güçleniyoruz. Rakamlar bunu gösteriyor. Sonuç olarak, coğrafya ne kadar kaderse, Türkiye de bu coğrafyanın kaderidir. Bu coğrafyada var olabilmek için güçlü ordunun varlığı önemli. TSK binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerleriyle asil milletimizin sevgisi güveni ve duasından aldığı ilhamla, aklın ve bilimin ışığında, Anayasa ve yasalar çerçevesinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda, sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında, milletinin emrinde, görevinin başındadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.