Ankara-Şam arasındaki yakınlaşma adımları nedeniyle rahatsız olan ABD ısrarla diyor ki:
Esad ile görüşmeyin...İlişkileri normalleştirmeye çalışmayın… Bizim zalim Esad’a bakış açımız değişmedi...
Eee, başka?
Suriye’de PKK/YPG/PYD ya da türevlerine operasyon da yapmayın, düşünmeyin bile… O bizim ortağımız, DAEŞ ile mücadele olumsuz etkilenir...
Abuk, sabuk, ipe sapa gelmez ne varsa söylüyor yani… Bu durumda ABD’ye verilecek yanıt da belli:
Ya bi yürü git...
Türkiye müstemleke mi şunu yap bunu yapma diyeceksin. Sen git bu afranı, tavrını Yunanistan’a göster. Egemen ve bağımsız bir ülke olarak Türkiye ulusal çıkarları, menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapar, yapıyor da. Diyalogsa, diyalog, harekâtsa harekât. Bunlar doğrudan Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren bir durum ve bu işlerin müsebbibi de sensin. DAEŞ ile mücadele bahanesiyle geldin Suriye’ye çöreklendin. Onun için de öncelikle sen kendine bir çeki düzen ver. Çünkü kafandaki kirli plan, tezgâh doğrudan Türkiye’nin bekasını tehdit ediyor. Suriye’deki stratejik ortağım, kara gücüm dediğin terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye binlerce TIR silah verdin hala da vermeye devam ediyorsun. Hiç utanmadan sıkılmadan bir de o teröristleri besleyip, eğitiyorsun. Bu eğitimler de nizami bir ordunun alabileceği düzeyde ve Türkiye’ye sıkıntı verebilecek silahlarla yaptırılıyor. Helikopter, drone eğitimi dahil olmak üzere...Dahası DAEŞ’e karşı kullanılmak üzere veriyorum diye yutturmaya çalıştığın o silahların namluları Hakurk’ta, Kandil’de ya da güneydoğuda bir başka yerde TSK’na, sivillere karşı doğrultuluyor. Dolayısıyla “TSK operasyonu DAEŞ’le mücadeleyi olumsuz etkiler” masalını falan bırak, DAEŞ’i bölgenin haritalarını kendine göre değiştirme, dizayn etme, bölgede PKK/YPG/PYD terör örgütüne bir alan açma amacıyla kullandığını herkes biliyor, gördü. Yoksa gerçekten DAEŞ’i bitirmek gibi bir hedefin, niyetin olsaydı Türkiye’nin daha en baştan defalarca yaptığı “Gelin Rakka operasyonunu birlikte yapalım” teklifini dikkate alırdın. Ama yapmadın, terör örgütü PKK/YPG/PYD’yle iş birliğini tercih ettin. Orada yaşananlar da malum. Tek mermi atılmadan Rakka PKK/YPG/PYD’ye teslim edildi ve kentteki DAEŞ’lilerin daha sonra kullanılmak üzere kuzeye gitmelerine izin verildi. Sonra da o teröristler TSK’nın Afrin’e yaptığı harekâta karşı kullanıldılar. Hem de daha önce düşman gibi göründükleri PKK/YPG/PYD ile aynı safta. Kısacası sen bizim 40 yıldır uğraştığımız binlerce askerimizi polisimizi vatandaşımızı şehit verdiğimiz bir mücadelede destek olmak yerine o teröristlere arka çıkıp hasmane tavır alan bir ülke olarak hangi yüzle Türkiye’ye neyi söylüyorsun? Dolayısıyla Türkiye’ye ayar verme cüretkarlığına, küstahlığına kalkacağına sen önce teröristlerle olan bu kirli ilişkine, hastalıklı sevdana bir son ver.
Kaldı ki Esad’ın zalimliğini, hala halkına neler yaptığını falan da sakın bize anlatmaya kalkma. O konuda kimsenin tereddütü yok, Esad’ın kendi halkına neler yaptığını da en yakinen biz biliyoruz. Suriye ile 911 kilometre sınırı olan ülke biziz. 4 milyon Suriyeli halen bizim topraklarımızda sığınmacı bir o kadarına sınırın öte yakasında yardım elini uzatan da Türkiye...Şimdi biz kendi ülkemizin ulusal güvenliğini muhafaza etmek, Suriyelilerin de güvenli bir şekilde ülkelerine dönmelerini sağlamak için Esad ile diyalog düşünürken sana ne oluyor? Hem herkese “İlişkilerinizi normallleştirmeye çalışmayın” derken kontrolün altındaki bölgelerden çıkan petrolü terör örgütü PKK/YPG/PYD aracılığıyla Esad rejimine pazarlayan bizzat sen değil misin?..
Yani sen ABD olarak her türlü alçaklığı pisliği yapacaksın Türkiye’de sana “a çok iyi yaptın sağ ol, teşekkür ederim, daha da fazlasını bekliyoruz” mu diyecekti?.. Unut onu aklına dahi getirme. Türkiye kapsamlı bir plan dahilinde büyük kararlılıkla bugüne kadar gerçekleştirdiği harekatlarla Suriye’deki çok bilinmeyenli denklemi adım adım değiştirdi ve kirli oyunu bozdu. Şimdi de sıra denklemin hepten çözülmesinde...Dolayısıyla karar senin. Terörist hamiliğinden ister vazgeç veya devam et. Sonuç değişmez, öyle ya da böyle bu hesap mutlaka görülecek zaten...
