Bayramda yaptığımız her sohbette ülke sorunlarının yanı sıra Trump’un çılgınlıkları ve pervasızlığına da odaklandık. Özellikle de ne olacak Trump’un bu tavrı ya da sonucu noktasında. Eminim bu bizim dışımızda gelişen sohbetlerde, diyaloglarda da böyle olmuştur. Çünkü bugün hem ülke hem de bölgede yaşanan sıkıntılarda Trump’un ikircikliliği ve garip çıkışlarının payı büyük. Bir kere adam uluslararası ilişkilerde diplomasiyi kullanmıyor, ne düşünüyorsa pat diye Twitter’dan yazıyor. Hem de olur olmaz bir zamanda, saatte... Ya da bir dediği, diğerini tutmuyor. Dahası küstahça tavır ve üsluplarıyla her istediğini yaptıracağını sanıyor. Tabii ülkesine göre de hak ettiği karşılığı anında alıyor. Örneğin rahip Brunson olayındaki çıkışı ve Türkiye’ye yönelik yaptırım saçmalığında olduğu gibi. Dolayısıyla da bayram sohbetlerimizde Trump’a dönük ortak tespit şuydu:
Trump’un devlet adamlığı yetersizliği ve tecrübesizliği çok net. Adam şirket sahibi olduğu günlerdeki gibi söylediği her şey yapılacak sanıyor. Şirkette yönetim kurulu başkanı CEO’ya şunu yap dersin olur ama devletlerarası ilişkilerde böyle olmuyor. Onun içinde karargahı sürekli arkasını topluyor.
Peki Trump neyine güveniyor da böyle davranıyor? Zira bu tavrı uluslararası arenada özellikle güvenilirlik açısından ABD’yi de sıkıntıya sokan bir durum. Sorunun yanıtını emekli Tuğgeneral, Dr. Naim Babüroğlu veriyor:
“Basit düşünelim. Diyelim ki Beyaz Saray’da 250 tane pencere olsun, Trump onlardan sadece para ve ticaret penceresinden bakıyor. Başarılı da oluyor. Mesela Suudi Arabistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne Suriye’deki, Irakta’ki bütün giderleri, İran’a karşı yapılacak operasyonun harcamasını karşılattırıyor. Gerçekten o konuda başarılı. Çok fazla silah da satıyor orada da başarılı ancak uluslararası ilişkilerdeki bu yeteneksizlik ABD ile diğer ülkeler arasında krizlere neden oluyor. Ama artık liderler onu tanıdı, dikkate almıyorlar. Ve ABD’nin Trump olmadığını biliyorlar. Özellikle de batı Merkel ve Macron yani NATO’nun diğer ülkeleri biliyor. Hatta ABD’nin kendisi bile bunun farkında. Örneğin NATO zirvesinde NATO’dan çıkarız gibisinden laflar etti. Danışmanları ne yapıyorsun diye uyarınca da lafını değiştirdi. Kongreden de hem kendi partisi Cumhuriyetçiler hem Demokratlar birleşti ve ‘Trump böyle bir çılgınlık yaparsa’ olasılığına karşı bunu engelleyen bir yasa çıktı.”
Yani Trump esip gürlüyor ama Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve ABD’nin uydusu birkaç ülke dışında batı başta olmak üzere pek kimse takmıyor. Aksine Trump’un bu davranışları başka ülkelerin, özellikle de Rusya’nın ekmeğine yağ sürüyor. Babüroğlu devam ediyor:
“Trump’un bu tür devlet adamlığı sayesinde Putin ve Rusya çok sağduyulu, stratejiyi çok da bilinçli uygulayarak Suriye’de ondan rolü kaptı. Şimdi Suriye’de Rusya’nın sözü geçiyor. Rusya, Türkiye, İran toplanıyor. Ya da Putin Merkel ve Macron’la görüşüyor.”
Trump esip gürledikçe Putin’e yarıyor yani?
“Kesinlikle şimdi en çok kazanan Putin ve Rusya. Dikkat ederseniz Putin Merkel’i ziyaret etti Suriye’yi de görüştüler. Halbuki normal şartlarda Obama olsaydı bunlar NATO’da görüşülürdü, ABD ile görüşülürdü. Yani masadaki lider ülke, inisiyatifi olan ülke ABD ve Obama olurdu. Ama şimdi ABD yok Rusya var ve Putin satranç taşlarını döşüyor...”