6’lı masanın ilk turun son toplantısı ardından 6 cenahtan gelen mesajlara ve havaya bakıldığında görüntü şu: Hemen her konuda hemfikiriz ama aday hariç…
Yani mevcut iktidarı sandıkta yenmek, yeni bir Cumhurbaşkanı seçmek ve parlamenter sisteme dönüş planları ya da hedeflerinde aramızda bir sorun söz konusu değil. Ancak en kritik konu, bu kimin önderliğinde, nasıl olacak noktasında aynısını söylemek zor. Hatta o konuda masada ciddi anlamda sıkıntı var. Hem masada oturanlar arasında hem de onların arkasındakilerden, yani teşkilatlardan, tabandan. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu her ne kadar kendi iradesiyle ya da partideki arkadaşlarının iteklemesiyle CHP’nin adaylığına doğru hızla yürüse de ittifak adaylığının kolay olmayacağı, hiç de öyle çantada keklik falan denilemeyeceği açık. Çünkü Kılıçdaroğlu kesinlikle aday olmak istiyor, bunu sonuna kadar zorlayacağı da belli ama 6’lı masada oturanların duruşu ise malum. İYİ Parti lideri Akşener, doğrudan desteklemedi, sadece “Hakkıdır” tarzında bir açıklamayla yetindi. Şu ana dek yekten ”Desteklerim” diyen masadaki tek isim DP Genel Başkanı Uysal. Masanın diğer ayakları ise rezervli, daha çok da istemiyor havasında. Gerekçeleri de kamuoyu yoklamalarının verileri. Bunu da doğrudan ifşa etmek yerine, son açıklamalarında dikkat çektikleri “Siyasette istişare, nezaket ve centilmenlik” ilkesi çerçevesinde ince mesajlarla Kılıçdaroğlu’nu “Diğer adayları da dikkate alın” diye uyarmaya çalışıyorlar. Ancak masada oturanların arkasındakilerden gelen mesajlara, açıklamalara bakıldığında da sesler arasındaki ton farklılıkları ortaya çıkıyor. Mesela özellikle İYİ Parti yöneticilerinden “Kemal Bey kişi olarak iyi, hoş, çok değerli bir adam ama onunla kazanamayız” mealinden çok net mesajlar var. Bu anlamda son çıkış da İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’dan geldi. Ve anında masada bir dalgalanma yarattı. Tartışılanların başında da Kavuncu’nun CHP’lilerin kimyasını bozan bu açıklamayı kendi inisiyatifiyle mi yoksa Akşener’in izni ya da yönlendirmesiyle mi yaptı konusu var. Öyle ya da da böyle, görünen gerçek şu ki masadaki liderlerin tavırları, açıklamalarıyla arkalarındaki, teşkilatları, örgütleri arasında görüntü ve ses bozukluğu ya da kaymaları söz konusu. Bunu da deneyimli siyasetçiler şöyle yorumluyorlar:
“Masadakilerin yüzleri tutmuyor. ‘Şimdi zamanı değil, onun için kötü olmayayım, sesimi çıkartmayayım’ diyorlar. Milletvekilliği hesapları da var. Saadet Partililer CHP listelerinden milletvekili oldular. Şimdi de o ve diğer partilerin CHP çatısı altına girmeleri lazım milletvekili seçilebilmek için yoksa hiçbirinin siyasette hayat şansı yok. Dolayısıyla, masanın üstü renk vermez, onların arkasındakiler, teşkilatları, örgütler ise renklerini, tonlarını belli eder. Onlar daha düzdürler. Düşüncelerini anlaşılır biçimde net ve yalın ifade ederler. Çünkü onlar sokaktaki insanlarla yüz yüzedir, masada oturanlar ise birbirleriyle yüz yüzedir. Dahası, 6’lı masada oturanlar bağlayıcı olmamak içinde renk vermezler. Mesela, Babacan ‘Kılıçdaroğlu’nu desteklersem, partimin insanları inanmadıkları bir adaya oy vermeyecekleri için DEVA Partisi’ne de oy vermezler. Ama ben aday olursam daha çok insanı etkiler, partimin oyu da o oranda artar’ diye düşünebilir.”
Ortak aday anlamında liderler ve teşkilatlar arasında sorun olabilir yani?
“Elbette, taban daha realist, sokağın dinamiklerine duyarsız değil. Dolayısıyla, yukarıdakiler kendi aralarında siyasetin centilmenliğini de kullanıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun en büyük beklentisi ve adaylığıyla ilgili olabilirliğine inandığı şey, siyasetteki centilmenlik. Bu da masada liderlerde var. Ama onların centilmenliğiyle siyasetin gerçekliği ne kadar örtüşüyor, o tartışılır. Centilmenlik bir tarafa, genel başkanlar kendi partilerindeki bırak tabanlarını, diğer mesai arkadaşlarına sorsalar, onlarla bir anket yapsalar bile o masadan genel başkan düzeyinde bir adayın çıkması mümkün olmaz.”
Yani dememiz o ki 6’lı masada şu ana dek genel görüntü iyi, hoş, yeniliyor, içiliyor muhabbet de güzel ama masada oturanların arkasındakiler arasındaki inatlaşma ve olası restleşmelerle durum farklılaşabilir. Tabii bu masadan gelen suflelerden de kaynaklanabilir. Dolayısıyla, 6’lı masanın adayını hâlâ açıklamama gerekçesi de yıpranma falan değil, doğrudan böyle bir karışıklık olmasını önlemeye yönelik zaten.