Tolga Şardan

Yıllarca devletin temeli sayılabilecek 4 kurumda (MİT, Emniyet, TSK ve Yargı) örgütlenmesini sürdüren FETÖ’nün TSK yapılanmasında ilginç yöntemler kullanıldığının ortaya çıkarılması aynı zamanda 15 Temmuz sürecinin önemli ipuçlarını barındırıyor.

Büyüteç’te dün FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki çalışmalarının ortaya çıkarılan bölümlerinin bir bölümünü açıkladım.

İkinci bölümde ise FETÖ’nün TSK içindeki görev paylaşımıyla ilgili bilgilerden başka bölümleri şöyle aktarabilirim:

EVLENME SORUMLUSU: Müdürler arasından seçilir. Ancak istisna olarak bu görev bazen personelciye verilir. Görevlendirmeler birimin bölge üst sorumlusunca yapılır. Talebinde bulunan öğrenci (TSK personeli), isteğindeki kriterleri sorumlusu olan öğretmene verir. Belirlenen kriterlere göre ‘izdivaç mesulü’ bir çalışma yapar. Belirlenen adaylar için görüşme ayarlanır. Yaptırılan görüşmede, eğer iki taraf birbirini beğenirse üç kez yüz yüze görüşme sağlanır. Ancak yapılan ilk görüşmede erkek mesleğiyle ilgili kesinlikle bilgi vermez. Evlilik kararı verilmişse devamında bayan telefon hatlarını alır. Erkek ise telefon cihazlarını alır.

Görüşmeler bu şekilde telefonla devam eder. Sonrasında her iki taraf da

FETÖ’nün TSK içindeki oluşumunu komutanlıklara böldüğü ve her bir komutanlığın bir “müdür” konumunda bir sorumlusunun bulunduğu, bu müdüre bağlı “müdür yardımcıları”, müdür yardımcılarına bağlı “öğretmen” gruplarının bulunduğu, öğretmen gruplarına bağlı olarak da subayların organize edildiği belirlendi...

15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte dini bir yapıdan daha çok “uluslararası istihbarat servisi” olarak faaliyet gösterdiği ortaya çıkan FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) yapılanması gün ışığın çıkarıldı.

Darbe girişimi gecesinden itibaren başlatılan soruşturmalar sonrasında, yıllarca TSK içinde yuvalanıp faaliyetlerini sessiz ve derinden yürüten FETÖ’nün, emniyetteki yapılanmasına benzer biçimde hareket ettiği görülüyor.

TSK; MİT, Emniyet ve yargıyla birlikte FETÖ’nün “en çok değer verdiği” ve “hassas yapılanma” oluşturduğu “kare as”tan birisi.

Darbe girişimi nedeniyle gözaltına alınan TSK mensuplarının verdiği ifadeler ve bilgilerle varlıkları ortaya çıkarılan mahrem imamların kimliklerinin ortaya çıkarılması, FETÖ’nün TSK’daki yapılanmasının şekillendirilmesine ön ayak oldu.

FETÖ’nün darbe girimi soruşturmalarının hemen sonrasında sıra TSK’daki

“ABD ve YPG’nin Rakka’ya yönelik harekâtı örgüt açısından yeni bir sürecin başlamasına neden olacak hiç kuşkusuz. DAEŞ’in, NATO’nun da desteklediği ABD ile YPG’den oluşan düzenli orduya karşı koyması mümkün gözükmüyor...”



ABD’nin, PYD’nin silahlı kolu YPG’nin desteğinde DAEŞ’e yönelik başlattığı “temizlik” harekatının ertesi akşamı İngiltere yeni bir DAEŞ eylemi ile sarsıldı.
Londra’da 22 Mart’ta Westminster Köprüsü’nde Adrian Russell Ajao adlı eylemcinin gerçekleştirdiği DAEŞ eyleminin benzeri, bu kez geçen Cumartesi gecesi Londra Köprüsü üzerinde ve yakınındaki bir markette yaşandı.
Seçim atmosferindeki İngiltere, 73 gün içinde Londra’da süratli giderek insanları ezen iki minibüs ve Manchester’deki konser salonundaki bombalı saldırı eylemleriyle son yılların en tedirgin sürecini yaşıyor.

Beş yıl önce başlayan bir “diriliş” öyküsü idi bugün yakalanan başarının sağlam temellerini atan.

Başkanı, yönetimi, teknik direktörü, futbolcusu, taraftarı, kulüp emekçisi koymasaydı o taşın altına ellerini, taraftarın övünç duyacağı, üç yıldızlı formalarını gururla giyileceği, umutlarını yarınlara daha güçlü taşıyacağı bir Beşiktaş yaratılabilir miydi?

Bence hayır.

Borçların ödenemediği, futbolcu alacaklarının geciktiği, hacizlerin kapıya dayandığı bir süreçti.

2008-2009 sezonunda yaşanan lig şampiyonluğunun ardından taraftar kupaya hasret kalmış, sportif anlamda ciddi bir gerileme dönemi başlamıştı.

Ezeli rekabetin bu kadar uzağında kalmak Beşiktaş gibi bir camiayı elbette üzüyordu.

Fikret Orman’ın “genç başkan” unvanı ile seçildiği 2012 martındaki olağanüstü genel kurulunda yaptığı konuşmayı anımsayın.

Şöyle demişti Orman:

Savcılık, kamuoyuna da yansıyan ‘darbe atamaları’nın yer aldığı listenin peşine düştü. Darbe girişiminin başarılı olması halinde illere gönderilecek ‘Sıkıyönetim Direktifleri’ başlıklı resmi yazışmaların taslağı bulundu


TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun raporunu açıklamasıyla birlikte tartışmalar yeniden alevlendi.
Ankara ve İstanbul’da devam eden davaların da etkisiyle her gün yeni bilgi ve belgeler kamuoyuna yansıyor.
Darbeden MİT’i ve Genelkurmay’ı haberdar eden Kara Havacı Binbaşı O.K.’nin savcılığa anlattıklarının yankıları sürerken, şimdi yeni belgeler ortaya çıktı.
Yeni belgeler, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan çatı darbe iddianamesinin eklerinde yer alıyor.

MİT’in üst düzey FETÖ’cüden elde ettiği, FETÖ’nün emniyet mensuplarıyla ilgili değerlendirmeleri ile kodlamalarının bulunduğu “akıllı kart”ın inceleme sonuçları kamuoyunda büyük yankı bulmuştu.

FETÖ’nün, polisleri güncel bilgiler ışığında 48 ayrı başlık altında sınıflandırdığı görülmüştü.

Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan özel çalışma grubunun yürüttüğü liste incelemelerinde, son dönemde yapılan mahrem imamlar soruşturması çerçevesindeki elde edilen yeni veriler ve FETÖ’nün iç yapılanması da ortaya çıkarıldı.

FETÖ’nün emniyetle bağı olan mensuplarının tanımları ve kodları tespit edildi.

İç yapılanma

Polisleri konumları, statüleri ve görev yerleriyle birlikte tek tek tanımlayan FETÖ’nün sınıflandırmasını inceleyen polis, bir FETÖ rehberi oluşturdu. Rehberdeki sınıflandırmalar şöyle:

Lise: FETÖ’nün polis memurları sorumlusu.

Yüksekokul (YO) :

Dağlarda karların erimesiyle birlikte PKK’nın kırsal kadrolarına yönelik önemli operasyonlar yapılıyor.

Hakkâri’de, Şırnak’ta, Van’da, Muş’ta silahlı dağ kadrolarının hareket alanını kısıtlayan hava destekli operasyonlarında örgüt ağır kayıplar veriyor.

Bu operasyonlarda Mardin’in Ömeryan bölgesi ile Diyarbakır Lice’deki operasyonlara ayrı bir parantez açmak gerekiyor.

Zira, batı bölgelerindeki kentlerdeki PKK eylemlerinin alt yapısı Mardin ve Diyarbakır kırsalındaki bu PKK kamplarında hazırlanıyordu.

Patlayıcı eğitimleri, canlı bombaların kullandığı düzenekler, bombalı araçlar Lice ve Ömeryan’da planlanıp hayata geçiriliyordu.

Ayrıca, Kandil ve Suriye’den eylem için gelen PKK’lılar bu iki bölgedeki kamplarda barınıp eylem hazırlığı yapıyordu. Eylem talimatları bölge sorumlusu Porsipi kod adlı PKK yöneticisi İshak Özçaktu tarafından veriliyordu.

Yapılan operasyonlarla örgütün eylemsellik süreci-kısmen de olsa-kesildi.

Kırsalda durum böyleyken batıdaki şehir merkezlerinde durum farklı değil. Güvenlik güçleri örgütün kent hücreleri belirleyip ortaya çıkarıyor.

Kara Kuvvetleri Komu-tanlığı’na bağlı Kara Havacılık Okulu, 15 Temmuz darbe girişimde Akıncı Üs Komutanlığı ile birlikte darbenin komuta edildiği en önemli askeri birlikti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması sonunda Kara Havacılık Okul Komutanlığı ile ilgili özel bir iddianame hazırlandı.

Darbe girişiminde görev alan helikopterlerin uçuşları, darbe girişimi öncesindeki hazırlık safhası, MİT’e gelen darbe istihbaratının Genelkurmay’a ulaştrılması sonrasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın bizzat talimatlandırdığı Kara Kuvvetleri Komutanı Orgemeral Salih Zeki Çolak’ın 15 Temmuz akşamı birlikte yaptığı denetimlerin tüm aşamaları bu iddianamede yer aldı.

Aynı iddianamede ilginç bilgiler var.

15 Temmuz’dan sonra Adana 6. Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı’na atanan Kara Havacılık Okul Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç’tan boşalan göreve getirilen Tuğgeneral İdris Feyzi Okan’ın konumu söz konusu iddinamede detaylı biçimde ortaya konuldu.

Dünkü Büyüteç’te de yazdığım gibi, 15 Temmuz öncesinde Kara Havacılık’ta 1. Alay Komutanı olan Albay İdris Feyzi Okan, 15 Temmuz’un ardından FETÖ’yle bağı olmadığı değerlendirilerek terfi ettirildi. 29 Temmuz’da tuğgeneralliğe terfi