“ABD ve YPG’nin Rakka’ya yönelik harekâtı örgüt açısından yeni bir sürecin başlamasına neden olacak hiç kuşkusuz. DAEŞ’in, NATO’nun da desteklediği ABD ile YPG’den oluşan düzenli orduya karşı koyması mümkün gözükmüyor...”
ABD’nin, PYD’nin silahlı kolu YPG’nin desteğinde DAEŞ’e yönelik başlattığı “temizlik” harekatının ertesi akşamı İngiltere yeni bir DAEŞ eylemi ile sarsıldı.
Londra’da 22 Mart’ta Westminster Köprüsü’nde Adrian Russell Ajao adlı eylemcinin gerçekleştirdiği DAEŞ eyleminin benzeri, bu kez geçen Cumartesi gecesi Londra Köprüsü üzerinde ve yakınındaki bir markette yaşandı.
Seçim atmosferindeki İngiltere, 73 gün içinde Londra’da süratli giderek insanları ezen iki minibüs ve Manchester’deki konser salonundaki bombalı saldırı eylemleriyle son yılların en tedirgin sürecini yaşıyor.
Belli ki DAEŞ bir süredir İngiltere’yi hedefine almış durumda.
Dünya kamuoyunda da büyük tepki çeken her üç eylemi de DAEŞ üstlendi.
DAEŞ’in İngiltere’yi son dönemde hedef almasını ve süreci şöyle açıklamak mümkün:
1- İngiltere’den DAEŞ’e geçmişte çok yoğun bir katılım vardı. Örgüt içinde faaliyet gösterip daha sonra İngiltere’ye dönen ve kimlikleri tespit edilmeyen çok sayıda DAEŞ hücresi İngiltere’de yaşıyor. Ayrıca, DAEŞ’in, internetten dünyadaki pek çok ülkeye yoğun propagandası var. Bu kapsamda, örgütün İngiltere’de çok ciddi
ölçüde bir potansiyeli oluşmuş durumda.
2- DAEŞ, özellikle ABD’nin koordine ettiği ve NATO’nun da destek verdiği Rakka harekatı nedeniyle neredeyse tüm Avrupa ülkelerini hedef almış durumda. İngiltere’nin Rakka operasyonunda ABD’nin en güçlü ortağı olması ve dünyadaki bölgesel haritaların ABD ve İngiltere tarafından yapıldığı yönündeki yaygın kanı, DAEŞ’i İngiltere’ye karşı aşırı derecede
motive etti.
3- Londra ve Manchester kentlerindeki her üç eylemi, örgütün İngiltere’de propaganda çalışmalarının bir üst aşaması olarak tanımlayabiliriz. Zira, her üç eylem uyuyan hücrelerin “bireysel” hareketi. Ancak, DAEŞ bu eylemlerin hepsini üstlendi.
4- İngiltere’nin ada olması güvenlik birimlerine göreceli olarak avantaj sağlıyor. Ülkeye giriş ve çıkışların sıkı kontrol altında yapılması, DAEŞ’in basit eylemler gerçekleştirmesine neden oluyor. Bu yüzden ülkedeki uyuyan DAEŞ hücreleri, örgütün büyük sansasyon yaratan eylemleri yerine eylem metodolojisinde yer alan “ne bulursan onunla eylem yapılması” stratejisine uygun
eylemler gerçekleştiriyor. Böylelikle uyuyan hücreler, ellerinde varolan imkanları kullanarak DAEŞ eylemlerini gerçekleştiriyor. Fransa’daki ortamın İngiltere’de olması halinde, Ada’da çok daha ağır sonuçlanan eylemler gerçekleşebilir.
El Kaide modeliİngiltere’deki DAEŞ eylemlerinin yarattığı endişe ortamı devam ederken, ABD ve YPG’nin Rakka’ya yönelik harekatı örgüt açısından yeni bir sürecin başlamasına neden olacak hiç kuşkusuz.
Amacı, Suriye ve Irak’ta faaliyet gösterdiği topraklarda bir İslam Devleti kurmak olan DAEŞ’in, NATO’nun da desteklediği ABD ile YPG’den oluşan düzenli orduya karşı koyması mümkün gözükmüyor.
Hava desteği olmayan, sadece kamyonetlerin arkasındaki Doçkalar ile top ve havandan oluşan silahlı gücüyle karşısındaki düzenli orduya yanıt vermeye çalışacak olan DAEŞ güçlerinin ellerinde tuttukları alanları savunması kolay olmayacak.
Süreç hızlanacakUzmanlar, Rakka operasyonunun devam etmesi halinde 2018 başına kadar bu topraklarda İslam Devleti kurma amacındaki DAEŞ’in kalmayacağını belirtiyor.
Özellikle ABD’nin bölge üzerindeki planlarının istenilen ölçüde başarılı olması, varlığını sürdürmek isteyen DAEŞ’in “yer altına” girmesinin önünü açacak. Rakka operasyonu bu süreci fazlasıyla hızlandıracak.
Yerüstünde devlet kurma gücünü kaybeden DAEŞ, bu kez yeraltında El Kaide tipi yapılanmaya başlayacaktır. El Kaide gibi daha profesyonelleşmeye gidebilir.
Böylelikle, silahlı ordu benzeri bir yapılanmayla alan hakimiyeti ve toprak kazanımı üzerine stratejisi olan DAEŞ’in, El Kaide gibi tamamen hücresel bir yapılanmaya dönüşeceği ve Suriye ile Irak’tan ayrılarak yönetim kademesini başka bir ülkeye taşıyabileceği ifade ediliyor.
Hücre eylemleriBu durumda, dünya genelinde DAEŞ’in
“uyuyan hücre” eylemlerini daha çok göreceğiz.
Zira, 6 ay bölgede eğitim alan DAEŞ sempatizanları birer uyuyan hücre
olarak dünyanın her tarafına yayılmış
durumda. Örgütün, yeni süreçte daha spesifik eylemlere yönelmesi bekleniyor.
Ülkelerinde büyük eylemler gerçekleştirecek silahları bulamayan DAEŞ unsurları, İngiltere ve Almanya’daki minibüs eylemleri benzeri bulabildikleri her türlü materyal ile eylem yapmaya başlayacak.
Ve kuşatma başladıBir süredir konuşulan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın da dile getirdiği ABD öncülüğündeki Rakka operasyonu başladı. Amerikan askeri yetkilileri DAEŞ’in başkent olarak ilan ettiği Rakka’ya yönelik operasyonun, PKK’nın yan kolu olarak kabul edilen YPG’nin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri tarafından başlatıldığı belirtilirken, bunun kolay bir süreç olmayacağını bildirdi. Harekata, ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından hava desteği de veriliyor.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de, söz konusu güçlerin Rakka’da bir üsse doğru ilerlediklerini kaydederken, Kürt birlikleri de, asıl ilerlemenin pazartesi günü başladığını ve birliklerin kuzey, doğu ve batı cephelerinden harekat yaptığını söyledi.
Gözlem Örgütü’nün açıklamasına göre, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’ne bağlı birlikler kentin iki yönündeki dış mahallelerine girerek ilerlemelerini sürdürüyor.
Dikkatli ve uyanık kalmak zorundayızTürkiye’nin burnunun dibinde yaşanan bu sürecin ülkemizi etkilemeyeceği düşünülemez kuşkusuz.Cumhurbaşkanı Erdoğan da ABD Başkanı Trump ile görüşmesinde, Rakka harekatı sırasında Türkiye’ye yönelik hareket olması halinde müdahale edeceğini belirtti.
ABD’nin Rakka operasyonuyla başlayan sürecin de Türkiye’ye olumsuz etkileme ihtimali bulunuyor. DAEŞ’in, Türkiye gibi insan kaynağının güçlü olduğu ülkelerde terör örgütlerinin ana besin kaynaklarından “popülerliği” devam ettirmek adına eylemler yapması da kaçınılmaz. İstihbarat birimleri, bu gelişmeye yoğunlaşmış durumda bugünlerde. Ülke
olarak dikkatli ve uyanık
kalmak zorundayız.