Başakşehir, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin puan kaybettiği haftada Kasımpaşa’yı deplasmanda 2-1 mağlup eden Galatasaray, şampiyonluk yarışı yolunda haftayı en karlı kapatan takım oldu.
Esasen Galatasaraylı futbolcular da bunun farkında olduklarından maça çok hızlı başladılar ve henüz 5.dakikada Podolski’nin güzel golüyle de 1-0 öne geçmeyi başardılar. Fakat sarı- kırmızılılar, Bursaspor maçında Yasin’in attığı golü hatırlatan bu gol sonrasında anlamsız bir şekilde yine eski maçlardaki hüviyetlerine büründüler ve daha çok kendi yarı sahalarında pas yapmaya başladılar. Böyle olunca da Kasımpaşalı futbolcular orta saha ve Galatasaray yarı sahasında oldukça boş alan buldular.
Nitekim Kasımpaşa, ikinci yarının başlarında böyle bir pozisyonda beraberlik golünü buldu. Aslında gerek bu gol, gerekse de ev sahibi takımın skor 2-1 iken bulduğu penaltı pozisyonunu Galatasaray teknik yönetimi çok iyi irdelemeli. Galatasaray gibi bir takım, rakip kaleciden gelen bir topa stoperinin kendi kalesine doğru vurması ve sağ bekinin de müsait durumda olmasına rağmen rakip oyuncuya müdahale edememesi yüzünden gol yiyor. Üstelik ilk pozisyonda topu Muslera kurtardığı halde, Kasımpaşalı Eduok topla oynayıp yeniden vurma şansı yakalıyor. Bu gol Galatasaray adına tam bir skandaldır.
Galatasaray’da bir defans sorunu olduğu yıllardır biliniyor. Bence Serdar Aziz doğru bir transfer ve Riekerink onda ısrar etmeye devam etmeli. Maç eksiği olan Serdar oynaya oynaya ritmini bulacaktır. Gelgelelim son maçta mükemmel oynayan Linnes’in kulübeye çekilmesine bir anlam veremedim. Oysa son yazımda da yazdığım gibi bu maçta Linnes’in Sabri’nin yerinde oynamasını bekliyordum. Esasen pek çok yorumcu da bunu bekliyordu. Gerçekten de Sabri yerine Linnes tercih edilseydi Galatasaray için daha faydalı olurdu. Üstelik form yakalayan oyuncuyu kesmek o futbolcuya yapılabilecek en büyük kötülüktür. Kaldı ki Sabri bu sıralar hiç formda değil.
Galatasaray’ın şansı, bireysel beceriye sahip oyuncuları sayesinde galibiyet golünü erken bulması oldu. Bu golde de gerek Carole’nin pası, gerekse de Bruma’nın düşerken vuruşu izlenmeye değerdi.
Bu galibiyet golünün üzerine bir de Kasımpaşa on kişi kalınca Galatasaraylı taraftarlar artık rahat bir maç izleyeceklerini sandılar. Ama hiç de öyle olmadı. Galatasaray’ın yukarıda anlattığım durarak ve daha çok kendi sahasında pasa dayalı oyunu, on kişi oynayan Kasımpaşa’nın daha çok pozisyona girmesine neden oldu. Hatta ev sahibi takım bu bölümde bir de penaltıdan yararlanamadı.
Sonuçta, kadro sıkıntısı çeken ve skor dezavantajının yanında bir de on kişi kalan Kasımpaşa karşısında Galatasaray’ı kurtaran yine kaleci Muslera oldu. Eğer Muslera, Adem’in penaltısını kurtaramasaydı Galatasaray’ın yeniden öne geçmesi çok zordu. Çünkü işin içine bir de moral kaybı girecek, Kasımpaşa büyük ihtimalle takım halinde kapanacak ve kontra ataklarla gol arayacaktı. İşte o nedenle bu maçın adamı da bence yine Muslera’dır.
Riekerink, topa daha çok sahip olma adına bu pas oyununda ısrar ederek yanlış yapıyor. Çünkü Galatasaray pas oyununu doğru yerde yapmadığı gibi rakibe de geniş alanlar ve pozisyonlar veriyor. Diğer yandan Riekerink’in maçın son bölümünde yaptığı oyuncu değişikliklerinin de hatalı olduğunu düşünüyorum.
Galatasaray’ın bu futbolla liderin beş puan gerisinde üçüncü sırada bulunması sarı- kırmızılılar adına büyük bir şans. Fakat bu oyun anlayışıyla nereye kadar gidilebilir?