İyi oyunculardan kurulu iki takımın karşılaştığı Dünya Kupası finalinde ağır basan taraf Fransa idi. Nitekim kazanan da Fransızlar oldular.
Esasen maça iyi başlayan Hırvatistan’dı. Ancak futbolda neredeyse kurallaşan bir gerçek var. Pek çok forvet, defanslarına yardıma geldiklerinde ya penaltıya neden oluyorlar ya da kendi kalelerine gol atıyorlar. Hırvatistan, bu final maçında bunun ikisini de yaşadı.
İyi oynayan Hırvatlar önce bir duran topta, golcüleri Mandzukic’in kendi kalesine attığı golle 1-0 yenik duruma düştüler. Fakat yılmayıp Perisic’le beraberliği yakaladılar. Gelgelelim aynı Perisic, Griezman’ın kullandığı kornerde ( yani yine bir duran topta ) ceza sahasında topa elle müdahale edince Fransa penaltı kazandı. VAR’la yapılan uzun incelemenin sonunda gelen bu penaltıyı Griezman gole çevirince Fransa yeniden öne geçti.
Hırvat forvetlerin iki hatası sonucu gelen iki gol, doğal olarak Hırvatistan’ı olumsuz etkiledi. Çünkü iyi oynayan onlardı. Fransa ise alışıldık defansif oyun anlayışını uyguluyordu ve Hırvatistan kalesini neredeyse hiç tehdit etmemesine rağmen 2-1 önde olan taraftı.
İşte Hırvatistan ikinci yarıya bu durumu düzeltmek için hızlı başladı. Amaçları,
Cristiano Ronaldo’nun Juventus’a transferinin açıklanmasıyla Dünya Kupası’ndaki Fransa- Belçika yarı final maçı bir anda ikinci plana düştü. Hatta bugün oynanacak olan Hırvatistan- İngiltere maçı için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Ronaldo’nun Real Madrid’de ve İspanya’da bir takım sıkıntıları olduğu biliniyordu. Özellikle vergi olayı, onu çok etkilemişti. Nitekim Dünya Kupası’nda Portekiz ile İspanya’nın karşılaşacağı gün İspanya mahkemesi, Cristiano Ronaldo ile ilgili 2 yıl ertelemeli hapis ve 18,8 milyon Euro para cezası kararını açıklamıştı. Hatta Ronaldo’nun o maçtaki hırsı ve yaptığı hat- trick, bazı çevrelerce bu karara bir cevap olarak nitelendirilmişti.
Esasen Neymar’ın PSG’ye transferinden sonra başlayan süreç, diğer etmenlerle birlikte bugünlere geldi. Şu aşamada kazananın Ronaldo ve Juventus olduğunu söyleyebiliriz. Juventus bu transferle birlikte Şampiyonlar Ligi’ni kazanma isteğini net bir şekilde ortaya koydu. Hem de Şampiyonlar Ligi’nde tartışmalı bir şekilde, ki bence o pozisyon tartışmaya gerek olmayacak bir şekilde penaltıydı, elendiği Real Madrid’in dünyaca ünlü yıldızını alarak. Üstelik geçen seneki o Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final eşleşmesinde Ronaldo,
Dünya Kupası’nın ikinci günündeki Portekiz- İspanya karşılaşması mükemmel bir mücadeleye sahne oldu. Maça damgasını vuransa, muhteşem futbolunu üç golle süsleyerek futbol resitali sergileyen Cristiano Ronaldo oldu.
Esasen İspanya mahkemesinin Cristiano Ronaldo ile ilgili 2 yıl ertelemeli hapis ve 18,8 milyon Euro para cezası kararını açıkladığı günün gecesinde gelen bu hat trick, maça çok daha fazla anlam kazandırdı. Nitekim Portekizli yıldız, inanılmaz hırsı ve attığı üç golle takımını tek başına taşımayı başardı.
İleri uçta, Ronaldo’nun yanında yer alan ve büyük umutlar beslenen Guedes ise tam bir hayal kırıklığı yarattı. Öte yandan, izlediğim bu Portekiz takımında Quaresma rahatlıkla ilk on birde oynayabilir. Hatta oynamalıdır.
İspanya ise yaklaşık olarak 20.dakikadan sonra oyunun üstünlüğünü eline aldı ve maç boyunca da üstün gözüken taraftı. Attığı iki golle yıldızlaşan Diego Costa, Antonio Conte’ye bir kez daha selam göndermiş oldu.
Diğer taraftan Iniesta ve Isco, oynadıkları futbolla yıldızlaştılar. Jordi Alba da dikkat çeken bir futbol ortaya koydu. Bu arada her ne kadar takımının üçüncü golünü atmış olsa da Nacho Fernandez’in yerine, La Liga’da sezonun en
Tüm dünyanın merakla beklediği ve ‘’ kupaların kupası ‘’ olarak adlandırılan Dünya Kupası, Rusya- Suudi Arabistan maçıyla başladı.
Açılış karşılaşması 5-0 gibi görkemli bir skorla sonuçlansa da, oynanan futbol çok iç açmadı. Suudi Arabistan çok zayıf bir takım. Şimdiye kadar izlediğim uluslararası turnuvalarda bu kadar zayıf ve bu kadar hata yapan bir takım hatırlamıyorum. Grup maçlarının en çok gol yiyen ekibi olurlarsa hiç şaşmamalı.
Gelgelelim turnuvanın ev sahibi olan Rusya da iyi değildi. Özellikle ilk yarıdaki futbol çok kötüydü. İkinci yarıdaysa gollerle birlikte oyun da biraz hareket kazandı.
Rusya her açıdan sorunlu bir takım. Gerek saha içerisinde, gerekse de saha dışında rahat değiller. Teknik direktörleri Stanislav Cherchesov, tartışılan bir isim. Nitekim maç sırasındaki gerginliği de gözlerden kaçmadı.
Rusya, oynadığı futbolla da umut vermedi. En çok göze batanlar Gazinskiy, oyuna sonradan girip iki gol atan Cheryshev, yine oyuna sonradan dahil olup gol atma başarısını gösteren Dzyuba ve maçın adamı diyebileceğimiz Aleksandr Golovin’di. Golovin, iki asist ve bir golle maça damgasını vurmayı başardı. Özellikle attığı frikik golü izlenmeye değerdi.
Lakin
Galatasaray kongresinin üzerinden bir hafta geçti. Artık sakin kafayla daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabilir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu kongre Galatasaray açısından sıradan bir kongre değildi. Sarı- kırmızılı kulübün geleceğini büyük ölçüde etkileyecek çok önemli bir kongreydi. Kongre sonucunu da bu açıdan değerlendirmek gerekir.
Dursun Özbek yönetimsel, ekonomik ve sportif anlamda oldukça başarısız oldu ve hem taraftarların hem de üyelerin tepkisini çekti. Bunun sonucunda da arka arkaya iki kongreyi kaybetti.
Esasen Dursun Özbek’in son yılında yaptığı önemli ama ekonomik getirisi yüksek transferlerin nedeni de, futbolda sportif başarıyı yakalayıp iktidarını sürdürmekti. Ancak işler düşündüğü gibi gitmedi. Östersunds faciasının ardından sezona müthiş bir başlangıç yapılması, bir an için umutları yeşertti. Ancak daha sonra alınan kötü sonuçlar dengeleri yeniden bozdu. Dursun Özbek bunun üzerine, kongredeki rakibi Mustafa Cengiz’in vaadi olan Fatih Terim’le anlaştı. Ancak bu hamle de onu kurtaramadı.
Mustafa Cengiz ise, herkesin elini taşın altına koymaktan çekindiği bir dönemde büyük bir cesaret örneği göstererek Galatasaray başkanlığına aday oldu. Kongreyi
Nefes kesen şampiyonluk mücadelesi Galatasaray’ın zaferiyle sonuçlandı. Ligimizde uzun zamandır böyle heyecanlı bir zirve yarışına şahit olmamıştık. Şampiyonluk yarışı, son hafta maçlarının son anlarına kadar sürdü.
Esasen son hafta, şampiyonluk mücadelesi veren takımlar içerisinde en zor maç Galatasaray’ındı. Bu sezon deplasman maçları kabusa dönen sarı- kırmızılılar, son karşılaşmalarını yine bir deplasmanda, üstelik Göztepe gibi bir rakip karşısında oynadılar.
Şampiyonluk için bir puanın yeterli olması Galatasaray’ı kontrollü oyuna yöneltti. Ancak Galatasaraylı futbolcular ilk yarıda bunu tam olarak başaramadılar. Çünkü kalelerinde önemli tehlikeler yaşadılar. Kendileri ise rakip kaleye gitmekte ve pozisyon bulmakta zorlandılar.
Ancak ikinci yarıda sahada daha farklı bir Galatasaray vardı. Fatih Terim’in devre arasındaki talimatları işe yaradı. Galatasaraylı futbolcular bu yarıda kalelerinde ciddi bir tehlikeye izin vermedikleri gibi rakip kalede de daha etkili oldular. Nitekim bu pozisyonlardan biri penaltıya neden oldu. İşte maçın en can alıcı anı bu sırada yaşandı. Son maçlarda kaçırdığı penaltılarla gündeme gelen Gomis topun başına geçtiğinde tüm Galatasaraylılar
Galatasaray şampiyonluğa koşuyor. Sarı- kırmızılılar, Yeni Malatyaspor’u 2-0 mağlup ederek bu sezon kendi sahalarındaki maçlarını tamamladılar ve ligin son maçı olan Göztepe karşılaşmasına odaklandılar. İzmir’de alınacak bir beraberlik dahi Galatasaray’ın 21.şampiyonluğunu elde etmesine yetecek.
Esasen sarı- kırmızılı futbolcular da Malatya maçına şampiyonluk hırsı, isteği ve iştahıyla başladılar. Nitekim bu coşkulu başlangıç, 12 dakikada skorun 2-0’a gelmesini sağladı.
Galatasaray 2-0’dan sonra topu daha çok rakibine bırakıp, attığı iki golde olduğu gibi hızlı çıkışlarla gol bulmaya çalıştı. İkinci yarıda ise daha rölanti bir oyunu tercih etti.
Rodrigues, Galatasaray için ne kadar önemli bir futbolcu olduğunu bu maçta bir kez daha gösterdi. Genç yıldız, sarı- kırmızılıların iki golünde de topu müthiş bir şekilde rakip kaleye taşıdı ve gollerin pasını verdi. Lakin ele avuca sığmayan başarılı futbolcunun dikkat etmesi gereken bir konu var. Rodrigues bazen hızlı hareket etmek isterken aceleci davranıyor ve bu nedenle top kaybediyor. Onun kaybettiği toplar da Galatasaray kalesinde tehlike oluyor. Rodrigues’in bu konuda da kendisini biraz geliştirmesi lazım.
Gomis, Yeni
Fatih Terim, Belhanda’nın yokluğunda Galatasaray’ı farklı bir dizilişle sahaya çıkarttı. Dörtlü defansın önünde Donk’u oynatan tecrübeli teknik adam, onun önünde de Selçuk ve Fernando’ya yer verdi. Rakip ataklarda üçüncü bir stoper olarak görev yapan Donk, ileri çıkışlarda ise atakları yönlendiren isimdi. Nitekim sarı- kırmızılıların ilk golleri de bu şekilde, Donk’un kendi sahasından topu çıkartırken yönlendirdiği bir top sonrasında geldi.
Hazır gole değinmişken sözü Rodrigues’e getirelim. Genç futbolcu iki güzel gol attı ve özellikle ilk yarıda mükemmel bir performans sergiledi. İki gol de gerçekten hem hazırlanış hem de son vuruş açısından şahaneydi.
Gelgelelim 18 dakikada 2-0’a ulaşan ve tutuk rakibi karşısında oyunun net hakimi olan sarı- kırmızılı futbolcular, kolay gözüken maçı zora çevirmeyi başardılar. Defansta bariz hatalar yapan Galatasaraylı futbolcular orta sahada da etkili olamadılar. Bu durumda da Akhisar takımı net pozisyonlar yakaladı. Hatta yeşil- siyahlılar bir penaltıdan da yararlanamadılar. Bu arada pozisyonun penaltıyla uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığını belirtmek gerekiyor.
Defansif hatalar, aşırı rahatlık ve yanlış kullanılan toplar sarı-