Beşiktaş ile Galatasaray arasındaki derbi, çok kaliteli bir futbola sahne olmadı. İlk 25- 30 dakika, futbolun doğrularını daha çok yerine getiren taraf Beşiktaş’tı. Pas oyununu iyi oynayan siyah- beyazlılar, 18.dakikadaki penaltı golüyle de skor avantajını elde ettiler.
İlk 25- 30 dakikadan sonra Galatasaray oyunda etkin hale geldi. Şenol Güneş de bundan dolayı ikinci yarıya genç Güven’in yerine Atiba ile başlayarak orta sahayı güçlendirmek istedi. Bu değişiklikle Adem Ljajic sol kanada, Mustafa Pektemek ise santrafora geçti.
Bu değişiklikler Beşiktaş’ı orta sahada güçlendirdi ama ileride sıkıntılar yarattı. Çünkü Adem Ljajic sol kanatta, santrafor arkasında olduğu kadar verimli olamıyor. Nitekim derbide de böyle oldu. Bu da Beşiktaş’ın hücum gücünü düşürdü. Nitekim Lens’in 70.dakikada Medel’in yerine oyuna girmesinden sonra Adem Ljajic yeniden santrafor arkasına geçti. Böylece Beşiktaş hücumda daha efektif hale geldi.
Siyah- beyazlılar, maçın son bölümünde Galatasaray’ın Maicon’u da santrafor bölgesine gönderip defans güvenliğini tamamen boşladıkları bölümde önemli fırsatlar yakaladılar. Ancak hatalı tercihlerden dolayı bunları değerlendiremediler. Bu hovardalıklar az
Galatasaray, Lokomotiv Moskova karşısına Ozan Kabak, Donk ve Serdar Aziz’den oluşan üçlü bir stoper hattıyla çıktı. Rakip ataklarında Linnes ve Nagatomo ile defans bloğu beşliye çıkan sarı- kırmızılılarda ilk yarının en iyi ismi, Linnes’di. Maçın genelinde ise ona Ozan Kabak eşlik etti.
Muslera dışındaki diğer futbolcuların performanslarınınsa, bu isimlerin çok uzağında kaldığını belirtmek gerekiyor. Nitekim ilk yarıda özellikle Linnes’in bulunduğu sağ kanattan atağa çıkabilen sarı- kırmızılılar, oldukça donuk bir görüntü sergilediler. 43.dakikada yenilen acemi işi golden sonra ise bunun üzerine bir de kırılganlık eklendi.
İkinci yarıya da kötü başlayan Galatasaray, yine çok kötü bir şekilde yenilen ikinci golden sonra tamamen dağıldı. Skorun daha fazla artmaması ise, tamamen rakibin kısıtlı kalitesinden kaynaklandı.
Yenilginin nedenini soğuk havadan çok Galatasaray’ın donuk oyununda aramak gerekiyor. Sarı- kırmızılıların kadrosunda ciddi bir kalite sorunu var. Yukarıda da belirttiğim gibi, ilk yarıda sadece Linnes’in bulunduğu sağ kanat kullanılabildi. İkinci yarıda oyunun kontrolü tamamen Lokomotiv Moskova’ya geçince Linnes de çok fazla ileriye çıkamadı. Diğer taraftan
Sakat ve cezalı futbolcularından dolayı sıkıntı yaşayan Galatasaray, Atiker Konyaspor karşısına geçen haftaki Kayserispor maçının dizilişiyle çıktı. Tek fark, sakat olan Belhanda ve Sinan Gümüş’ün yerlerine, sakatlıktan yeni çıkan Fernando ve Eren Derdiyok’un forma giymeleriydi.
Sarı- kırmızılılar, yeniden Aykut Kocaman’a emanet edilen Atiker Konyaspor karşısında istedikleri oyunu sahaya yansıtamadılar. Öyle ki Galatasaray’ın, 3.dakikada Fernando’nun şutu dışında maç boyunca kaleyi bulan başka bir şutu olmadı.
Elbette Konyaspor’un, Aykut Kocaman’ın oyun planını büyük bir disiplinle uygulaması da bunda etkili oldu. Galatasaray’ı ikinci bölgede karşılayan yeşil- beyazlılar, rakiplerine alan bırakmadılar. Bunun da etkisiyle rakip sahaya geçişte sıkıntı yaşayan Galatasaray, pozisyona da giremedi.
Buna karşılık pozisyonları bulan Konyaspor oldu. Yeşil- beyazlılar, dört net gol pozisyonu yakalamalarına rağmen bunları değerlendiremediler.
Fakat futbol öyle ilginç bir oyun ki, maçın tamamen Konyaspor’a yöneldiği bu dakikalarda yeşil- beyazlıların büyük bir defans hatasıyla topu kendi ağlarına göndermeleri, Galatasaray’ı 1-0 öne geçirdi. O andan sonra da oyunun kontrolü tamamen
Futbolda, Türk Milli Takımı’nın UEFA Uluslar Ligi’nde küme düşmesinin üzüntüsünü yaşadığımız şu günlerde, Türkiye Sualtı Ragbisi U21 Bayan Milli Takımı Dünya Şampiyonu olarak bizleri gururlandırdı.
Kontak sporları arasında dünyanın en zor branşı olarak gösterilen sualtı ragbisinin anavatanı kabul edilen Almanya’da, 14-18 Kasım tarihlerinde yapılan CMAS ( Dünya Sualtı Sporları Federasyonu ) Sualtı Ragbisi U21 Dünya Şampiyonası’nda Türkiye, bayanlarda namağlup Dünya Şampiyonu, erkeklerde ise Dünya üçüncüsü olarak büyük bir başarıya imza attı.
Çeyrek final maçında İsveç’i 9-0, yarı finalde ise Norveç’i 3-0 yenen Türkiye Sualtı Ragbisi U21 Bayan Milli Takımı, finalde de şampiyonanın favori takımı Kolombiya’yı 1-0 mağlup ederek Dünya Şampiyonluğu’na ulaştı. Şampiyonada toplamda 6 maç yapan Millilerimiz sadece Almanya ile 0-0 berabere kalırlarken, 6 maçta attıkları 20 gole karşılık hiç gol yemediler.
Sualtı Ragbisi U21 Erkek Milli Takımımız ise, yarı finalde Almanya’ya 2-1 yenilmesinin ardından Norveç’i 4-1’lik skorla mağlup ederek Dünya üçüncülüğünü elde etti. Türkiye’nin bronz madalya aldığı erkekler kategorisinde şampiyon Kolombiya oldu.
Başta sporcularımız ve antrenörleri
Öncelikle, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikal edişinin 80. yılında sevgi, saygı ve şükranla anıyorum. Sadece Türk değil, Dünya tarihini de değiştiren bu eşsiz liderin ilke ve inkılapları her zaman yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
Sakat oyuncularının çokluğundan dolayı yaşadığı sıkıntıların üzerine, önce Fenerbahçe derbisinde hem puan hem de Fatih Terim ile Donk, Ndiaye ve Rodrigues’i kaybeden, ardından da hafta içerisinde Şampiyonlar Ligi’nde Schalke’ye mağlup olarak gruptan çıkma şansını büyük ölçüde kaybeden Galatasaray, Kayseri deplasmanında aldığı 3-0’lık galibiyetle yara sardı.
Oldukça fazla eksik futbolcuya sahip olan Galatasaray, sahaya 3-5-2 şeklinde bir dizilişle çıktı. Ozan Kabak, Maicon ve Serdar Aziz’den oluşan geri üçlü, rakip ataklarında kanatlardaki Mariano ve Ömer Bayram’ın da geri çekilmeleriyle beşliye dönüştü. Selçuk İnan, Belhanda ve Feghouli’nin orta sahada yer aldıkları İstanbul’un sarı- kırmızılı ekibinin santrafor hattı ise Onyekuru ile Sinan Gümüş’ten oluştu.
Galatasaraylı futbolcular, karşılaşma boyunca oyun planlarından ve oyun disiplininden bir an olsun kopmadılar. Bu da, galibiyette oldukça etkili oldu.
Nitekim
Galatasaray, Malatya deplasmanına Emre Akbaba da dahil olmak üzere yedi sakat futbolcusundan yoksun olarak çıktı. Elbette bu eksiklikler sarı- kırmızılıları olumsuz etkiledi. Ancak Galatasaray’ın tek eksiği sakat olan futbolcuları değil. Sahadaki oyuncularda da bir takım eksiklikler söz konusu. Performans, kalite, mantalite ve en önemlisi ruh eksikliği!
Esasen Malatya’daki kötü oyun ve puan kaybında da bu eksiklikler çok etkili oldular. Evet, Galatasaray sahaya yedi önemli oyuncusundan yoksun olarak çıktı. Sarı- kırmızılılar, takım halinde topun arkasına geçip etkili bir savunma yapan ve hızlı çıkışlarla gol arayan rakibi karşısında alan bulmakta zorlandılar. Üzerine Belhanda da sakatlar kervanına katılarak oyunu terk etti ve yerini Ahmet Çalık’a bıraktı. Böylece maça stoper olarak başlayan Donk, orta sahaya geçerken Ahmet Çalık, Ozan Kabak’ın yanında stoper tandeminde yer aldı. Hemen ardından da Ahmet Çalık’ın hatasının başrole çıktığı bir gol yedi Galatasaray.
Kısacası, maç içerisinde de Galatasaray için işler iyi gitmedi. Lakin sarı- kırmızılılar, Malatya’nın golü öncesine de sonrasında da oyunda hiç etkili olamadılar. İlk yarıda hem oyun hem de skor olarak üstün olan
Şampiyonlar Ligi’nde kendi sahasında Schalke karşısına galibiyet için çıkan Galatasaray, Muslera ve Ozan Kabak’ın sayesinde bir puanı zor kurtardı.
Maçın başlamasıyla birlikte atağa çıkmak isteyen sarı- kırmızılılar, kalabalık ve sert Schalke orta sahası ile karşılaştılar. Zaten kısa bir süre sonra da oyunun inisiyatifi Schalke’ye geçti. Üçlü savunmayla sahaya çıkan ve Galatasaray ataklarında defansı beşleyen konuk takım, hızlı çıkışlarla net pozisyonlar buldu. Özellikle Galatasaray defansının arkasına atılan toplarla tehlike yaratmayı amaçlayan Schalke, bunda çok başarılı oldu ve maç boyunca sayısız gol fırsatları yakaladı. Bilhassa Konoplyanka ve Embolo çok etkili oldular.
Fatih Terim, Schalke’nin yakaladığı bu net pozisyonlar sonrasında Donk’u stopere çekerek üçlü defansa döndü ve sarı- kırmızılılar 3-4-3 şeklinde bir dizilişle oynamaya başladılar. Gelgelelim Galatasaray’ın, kalabalık ve sert Schalke savunmasını aşması için oyunu daha çok kanatlara yayması gerekiyordu. Ancak Sinan Gümüş ve Rodrigues, bu anlamda çok etkili olamadılar. Bu nedenle de sarı- kırmızılılar, 44.dakikada Eren Derdiyok’la yakaladıkları pozisyon dışında pozisyona giremediler.
Kadro sıkıntısı
2018/ 2019 sezonu, geride kalan dokuz hafta itibariyle Fenerbahçeliler için resmen çileye dönüştü. Sivasspor maçında alınan beraberlikle galibiyet hasreti dört haftaya çıkan sarı- lacivertliler, geride kalan dokuz hafta içerisinde sadece iki galibiyet alabildiler. Bu süreçte üç beraberlik, dört de mağlubiyet alan Fenerbahçe’nin attığı gol sayısı ise sadece altı. Üstelik eğer bugün Çaykur Rizespor, Atiker Konyaspor’u yenerse sarı- lacivertliler puan cetvelinde on altıncı sıraya inecekler. Elbette daha çok erken ve liderle aradaki on puan fark, kapanmayacak bir fark değil. Lakin Fenerbahçe gibi bir takımın bu durumda olması kabul edilebilir bir şey değil ve taraftarlar bu durumdan dolayı acı çekiyorlar. Ama daha da kötüsü, sarı- lacivertlilerin oynadıkları futbol, hiç de işlerin düzeleceği yönünde bir izlenim vermiyor. Taraftarları asıl üzüntüye sevk eden de bu durum.
Zor durumda olan Cocu ilginç kararlar veriyor. Nitekim Hollandalı teknik adam, Sivasspor karşısında da sol açıkta İsmail Köybaşı’nı oynattı. Kulübede Alper Potuk, Barış ve Valbuena varken Cocu, solda Hasan Ali Kaldırım’ın önünde yine bir sol bek olan İsmail Köybaşı’nı tercih etti.
Evet, İsmail Köybaşı elinden