Galatasaray, oldukça sıkıntılı gitmişti Barcelona’ya. Alınacak kötü bir sonuç, sıkıntıların daha da artmasına neden olabilirdi. Ancak sarı- kırmızılılar, çok iyi bir mücadele ortaya koyarak Camp Nou’dan beraberlikle ayrılmayı başardılar ve böylece tur umudunu İstanbul’a taşıdılar.
Barcelona baskılı başladı karşılaşmaya. Özellikle ilk 30 dakika bu baskı yoğun bir şekilde hissedildi. Fakat Kerem’in 35’deki şutu, sarı- kırmızılılara adeta güven aşıladı. Inaki Pena ise Memphis Depay’ın biri frikikten olmak üzere iki yüzde yüz gollük şutunu çıkartarak Galatasaray’ı oyunda tutan isim oldu.
Galatasaray’ın nispeten hafife alınıp kadroda rotasyona gidilecek bir takım olmadığını gören Xavi Hernandez, ikinci yarı tüm kozlarını sahaya sürdü. Ancak sarı- kırmızılı futbolcular iyi savunma yaptılar, iyi direndiler ve rövanş için iyi bir skor elde etmeyi başardılar.
Domenec Torrent’in Barcelona’yı yakından tanımasının bir avantaja dönüşüp dönüşmeyeceği çok tartışılmıştı. Bunun avantaja dönüştüğünü net olarak gördük. Yine bu anlamda sarı- kırmızılıların Camp Nou deplasmanında oyun planlarının da doğru olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle ilk yarıda Barcelonalı hücumcuları kalabalık savunma
Galatasaray’ın geçen haftaki Rizespor galibiyetinde, sonradan oyuna dâhil olup maçı çeviren futbolcuların başında yer alıyordu Feghouli. Bu haftaki Konyaspor maçında ise kadroda yok!
Domenec Torrent bu durumu Barcelona maçı ile açıkladı. Bir nevi Feghouli’yi Barcelona maçına sakladığını ima etti. Bakalım öyle mi olacak, izleyip göreceğiz…
Fakat bununla bitmedi Torrent’in açıklamaları. Kadroyu idman performanslarına göre belirlediğini ifade etti ve de kadrodaki oyuncu fazlalığından dert yandı!
Konyaspor karşısındaki Galatasaray’ı izleyince,’’ Bu mu idman performansına göre belirlenmiş kadro? ‘’ sorusunu sormadan edemiyor insan.
Öte yandan Feghouli’yi Barcelona maçını düşünerek kadroya almıyorsan takımın omurgası olan iki stoper ve onlara ek olarak Kerem ile Gomis’i niye oynatıyorsun? Yoksa onları Barcelona maçında sahaya sürmeyi düşünmüyor musun?
Görüldüğü gibi ‘’ saçmalardan seçmeler ‘’ niteliği taşıyan bu açıklamaların
Şunu net olarak belirtmek gerekiyor, Galatasaray idari olarak da teknik olarak da iyi yönetilmiyor. Bunu her anlamda görebiliyoruz. Bakıyorsunuz,’’ İhtiyacımız yok, olsaydı alırdık ‘’ denilen Gedson Fernandes sahada ve tek başına takımını sırtlıyor, onun yerine tercih edilen ve bu anlamda ondan daha iyi olduğu mesajı verilen Erick Pulgar ise kulübede oturuyor ve maçı orada tamamlıyor.
Büyük umutlarla başkanlığa seçilen fakat taraftar üzerindeki kredisini yedi ayda tüketen Burak Elmas’ın büyük övgülerle teknik direktörlüğe getirdiği Domenec Torrent, Galatasaray için en büyük handikap durumuna geldi. Torrent’in Rizespor karşısına çıkardığı on bir, bu durumun ciddi bir örneği!
Galatasaray’ın bu sezon Taylan ve Berkan’ın oynadığı maçlarda kaybettiği puanlar ortadayken ve Erick Pulgar da devre arasında bu nedenle kadroya katılmışken bakıyorsunuz Rize karşısında yine Taylan ve Berkan oynuyor, Erick Pulgar ise ilk paragrafta da belirttiğim gibi kulübede bekliyor!
Evet, Erick Pulgar geçen hafta Göztepe karşısında
Fenerbahçe – Hatayspor maçı için ‘’ Vasat Futbol ‘’ başta olmak üzere, bu anlamı ifade edebilecek birçok başlık kullanabilirdim. Ama o zaman, ilk kez ilk on birde sahaya çıkan ve karşılaşmanın yıldızı olan on altı yaşındaki Arda Güler’e haksızlık olurdu.
İlk yarısı izleyenleri sıkıntıdan patlatan, ikinci yarısı ise nispeten hareketlenen maçın her iki yarısında da top ayağına geldiğinde bir fark ortaya koyan isim oldu genç Arda Güler. Nitekim onun ikinci yarıda oyun zekâsı ve takipçiliği sonucu kaptığı top, penaltıyla sonuçlandı ve Fenerbahçe’nin ilk golü geldi.
Yeteneği her halinden belli olan bu pırıl pırıl genç, Fenerbahçe’nin ve Türk futbolunun geleceği açısından büyük önem taşıyor. Yetişmesinde emeği olan herkese ve onu Fenerbahçe’de sahaya süren Pereira ve İsmail Kartal’a tebrikler, teşekkürler…
Sadece Arda Güler değil elbet, yine bu maçta ilk on birde sahaya çıkan bir diğer genç futbolcu, Çağtay Kurukalıp’ı da unutmamak gerekir. Fenerbahçe’nin alternatif oyuncu sıkıntısı çektiği sol bek mevkiinde elinden geldiğince mücadele etti. Tabii ki hataları oldu. Ancak Fenerbahçe gibi bir takımda ilk kez ilk on birde sahaya çıkan genç bir futbolcu için bunlar gayet doğal.
Es
Galatasaray’ın lige verilen aranın ardından nasıl bir dönüş yapacağı ve yeni transferlerinin performansları, Alanyaspor’un ise Farioli ile başlayan pozitif futbolunu devam ettirip ettiremeyeceği merak ediliyordu.
Mücadeleye iyi başlayan ve istediklerini sahaya yansıtabilen Alanyaspor oldu. Galatasaray, 22. dakikadan itibaren Kerem ve Cicaldau gibi isimlerin bireysel çabalarıyla oyunda dengeyi kurup rakip kalede tehlikeler yaratmayı başardı. Elbette ileride top tutma anlamında Babel’i de unutmamak lazım.
Gelgelelim sarı- kırmızılıların taraftarlarını heyecanlandıran etkili oyunları çok kısa sürdü ve Alanyaspor, net bir şekilde oyun felsefesinin ürünü olan bir golle öne geçmeyi başardı. Galatasaray’ın şansı ise bu gole çok kısa bir süre içerisinde cevap verebilmek oldu.
Devreye 1-1 girilmesi ve sarı- kırmızılıların ilk yarının belli bir bölümünde oynadıkları futbol, taraftarlarının ikinci yarı için umutlanmalarına sebebiyet verdi. Lakin Galatasaray açısından ikinci devre, bu yazının başlığını oluşturacak vahamette bir tabloya sahne oldu.
Yedi dakikalık uzatma da dahil olmak üzere ikinci yarının tamamı Alanyaspor’un kontrolünde geçti. Sarı- kırmızılılar bu devrede hiçbir
Galatasaray – Trabzonspor karşılaşması, oldukça kötü hava şartlarında oynanmasına rağmen son derece güzel bir mücadeleye sahne oldu. Bulunduğu konum itibariyle kazanmaktan başka çaresi olmayan Galatasaray, özellikle ilk 45 dakika çok iyi bir performans gösterdi. Rakibine önde basan ve yarattığı hücum zenginliği ile sürekli gol arayan sarı- kırmızılılarda öne çıkan isim ise Emre Kılınç oldu.
Esasen Galatasaray’da Kerem Aktürkoğlu, Cicaldau, Sacha Boey ve Nelsson da göze batan bir performans sergilediler ama Emre Kılınç bir başka oynadı.
Trabzonspor ise ilk yarıda Hamsik’in eksikliğini fazlasıyla hissetti. Özellikle Berat, orta sahada hiç etkili olamadı. Cornelius’u topla buluşturamayan bordo- mavililer, hücum anlamında hiçbir varlık gösteremediler.
Abdullah Avcı’nın ikinci yarıya Berat’ın yerine Siopis ile başlaması, Trabzonspor’da pek çok şeyi olumlu yönde değiştirdi. Nitekim bordo- mavililer, ileride daha etkili olmaya başladılar.
Ancak Trabzonspor’un özellikle ikinci yarının belli bir bölümündeki baskısına karşın oyun yine de Galatasaray’ın istediği gibi gidiyordu. Skor üstünlüğü sarı- kırmızılılarda idi ve oyun anlamında da geçmiş haftalara göre daha iyi bir
Ligdeki yedi maçlık galibiyet özlemini Antalyaspor karşısında gideren fakat kupadaki Denizlispor mücadelesi sonucunda yeniden kaos ortamına giren Galatasaray, kendi sahasında oynadığı Giresunspor maçında yine bu sezon artık alıştığımız, bildiğimiz halinden görüntüler sergiledi.
Galatasaray, orta sahada ciddi anlamda yaratıcı oyuncu eksikliği çekiyor. Bu durum doğal olarak hücum hattını da olumsuz yönde etkiliyor. Nitekim Giresunspor maçında da bunu net olarak gördük.
Sarı- kırmızılılar, oyun olarak ortaya bir şey koyamıyorlar. Bu anlamda topa daha fazla sahip olmaları da hiçbir şey ifade etmiyor. Bu karşılaşmada da takım halinde kendi sahasında iyi kapanan Giresunspor karşısında 33. dakikada Halil’in kafa vuruşu ve 57. dakikada Cicaldau, Morutan ve Halil’in ayrı ayrı şans buldukları pozisyon dışında net bir gol pozisyonuna giremedi Galatasaraylı oyuncular.
Orta sahadaki yaratıcı oyuncu eksikliği ve hatalı oyun kurgusu dışında futbolcuların kalite ve form durumları da ayrı bir problem oluşturuyor Galatasaray’da. Örneğin Halil, Galatasaray gibi bir takımın santraforu olabilecek bir
Ligde altı maçtır kazanamayan Galatasaray, bu zincire Adana Demirspor deplasmanını da ekledi.
Maça ev sahibi hızlı başlasa da Galatasaray bir süre sonra oyunda dengeyi kurdu. Adana Demirspor, özellikle ikinci bölgede kalabalık durup iyi kapanarak Galatasaray’a alan bırakmamayı ve sarı- kırmızılı defansın arasına ve arkasına attığı toplarla gol bulmayı denedi. Özellikle de Ömer Bayram ve Marcao’nun bulunduğu sol kanada. Nitekim mavi- lacivertliler, ikinci yarıda 53 ve 55. dakika gibi çok kısa bir zaman diliminde bunu iki kez başarıp kendilerine üç puanı getirecek skoru buldular.
Tabii burada iki golde de başrolde olan Vargas – Yunus ikilisine değinmek gerekiyor. Vargas, ilk golde Yunus Akgün’ü mükemmel gördü. İkinci golde ise Galatasaray yarı sahasını tek başına geçti! Özellikle bu ikinci golün üzerinde sarı- kırmızılıların çok fazla düşünmeleri gerekiyor. Kare kare, tekrar tekrar izlemeleri ve ders çıkartmaları lazım!
Ve Yunus Akgün… Attığı iki golle altyapısından yetiştiği Galatasaray’ı yıkan isim oldu. Her iki