Şunu net olarak belirtmek gerekiyor, Galatasaray idari olarak da teknik olarak da iyi yönetilmiyor. Bunu her anlamda görebiliyoruz. Bakıyorsunuz,’’ İhtiyacımız yok, olsaydı alırdık ‘’ denilen Gedson Fernandes sahada ve tek başına takımını sırtlıyor, onun yerine tercih edilen ve bu anlamda ondan daha iyi olduğu mesajı verilen Erick Pulgar ise kulübede oturuyor ve maçı orada tamamlıyor.
Büyük umutlarla başkanlığa seçilen fakat taraftar üzerindeki kredisini yedi ayda tüketen Burak Elmas’ın büyük övgülerle teknik direktörlüğe getirdiği Domenec Torrent, Galatasaray için en büyük handikap durumuna geldi. Torrent’in Rizespor karşısına çıkardığı on bir, bu durumun ciddi bir örneği!
Galatasaray’ın bu sezon Taylan ve Berkan’ın oynadığı maçlarda kaybettiği puanlar ortadayken ve Erick Pulgar da devre arasında bu nedenle kadroya katılmışken bakıyorsunuz Rize karşısında yine Taylan ve Berkan oynuyor, Erick Pulgar ise ilk paragrafta da belirttiğim gibi kulübede bekliyor!
Evet, Erick Pulgar geçen hafta Göztepe karşısında iyi oynamadı. Fakat hafta içerisindeki antrenmanlarda kendisinden istenilen net olarak belirtilip bu konuda çalışmalar yapılması ve Gedson Fernandes’in yerine tercih edildiği belirtilen oyuncunun hazır hale getirilmesi gerekirdi. Ama sonuç, Gedson Fernandes’in karşısında yine Taylan ve Berkan sahada! Bunun karşılaşmadaki yansıması ise takım halinde Galatasaray kalesine gelmekte zorlanan Rizespor’u Gedson Fernandes’in sırtlaması ve bunun neticesinde konuk takımın iki defa öne geçerek sarı- kırmızılılara kendi sahasında ecel terleri döktürmesi!
Torrent’in kadrodaki hatası sadece bu değildi. Takımın gol sorununu çözmek için yine devre arasında alınan Gomis de aynı şekilde ve bir kez daha yedek kulübesindeydi.
Esasen her şeye rağmen yine de maça iyi başladı Galatasaray. Karşılaşmanın hemen başında kaçırılan fırsatlar, hızlı oynamaya çalışırken telaşlı oynamak derken Gedson Fernandes aldı sazı eline ve oyuna ağırlığını koydu.
Galatasaray, dakikalar ilerledikçe futbol olarak geriye gitmesine rağmen ikinci yarıya da aynı kadroyla çıkmayı tercih etti Torrent. Değişiklikleri ise 49. dakikada ikinci golü yemesinin ardından ancak 57’de yaptı. Cicaldau’nun yerine Feghouli’yi almasıysa 79’u buldu!
Ancak bu değişikliklerden sonra ayağa kalkabildi Galatasaray ve oyuna sonradan dahil olan bu futbolcuların skora yaptıkları katkılarla üç puana ulaşabildi. Babel penaltıdan skoru 2-2’ye getirdi, Feghouli’nin asistinde Van Aanholt, Galatasaray’ı öne geçirdi ve yine Feghouli’nin orta sahadaki şık ve akıl dolu pasıyla Rize defansının arkasına sarkan Gomis, tam bir golcü performansıyla galibiyeti perçinledi.
Elbette bu isimlerin dışında attığı iki golle geceye damga vuran Van Aanholt’u da es geçmemek gerekir. Bir bek performansının çok ötesine geçen Van Aanholt’un iki golü de birbirinden güzeldi.
Öte yandan değişikliler sahadaki oyuncuları da olumlu yönde etkiledi. Örneğin Kerem daha efektif hale geldi. Skorun 2-2’ye gelmesine neden olan penaltıyı takımına kazandıran genç futbolcu, üçüncü golde de aksiyonun içindeydi.
Kısacası bir kez daha görüldü ki, kaliteli isimlerin yeri kulübe değil! Öncelikle bu takımın birinci santraforunun Gomis olduğu artık net olarak anlaşılmalı. Golcü futbolcunun oyuna girdikten sonra karşılaşmanın çehresini nasıl değiştirdiğini herkes gördü. Evet, bir penaltı kaçırdı. Lakin herkesin eksik bir yönü olabilir. Gomis, daha önceki döneminde de penaltılarda sorun yaşamıştı. Nitekim ikinci penaltıda ısrarcı olmadı ve onu Babel kullandı.
Diğer taraftan Feghouli’nin de ilk on birde değerlendirilmesi gerektiğini, aynı şekilde Erick Pulgar’ın da ilk on bir içerisinde yer almasını ve yanında da yerli kontenjanı nedeniyle Berkan’ın oynaması gerektiğini düşünüyorum.
Sonuç olarak söyleyebileceğim ise Domenec Torrent’in Galatasaray’ın gelecek planlaması yapabileceği bir teknik direktör olamayacağı!