Pandemi olmadan önce de uzun yıllardır sağlıklı beslenme, katkısız ürünler konusunda sürekli bilgilendirme yapmaya çalışıyoruz. Ama pandemi bu ısrarda haklı olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Koronavirüse yakalanıp maalesef tüm ciğerlerini virüs kaplamış yakınlarım oldu. Ama hepsi kısa bir sürede sağlıklarına kavuştular. Nedeni bağışıklık sistemlerinin güçlü oluşu... Aslında pandemiden önce kıpırdamalar, Bereketli Hilal’in bir parçası olan Anadolu’nun verimli topraklarına ilgi başlamıştı. Eğitimlerini yurt dışında tamamlayan gençler okyanus ötesi yerlerden bunu daha iyi görebiliyorlardı. Ülkelerine döndüklerinde ata toprağı, siyez buğdayının önemini anlayıp üretime geçmişlerdi. Bunlardan biri olan Sibel Güdek’i daha önce anlatmış ve ürünlerinin çıkar çıkmaz Amerika’ya gönderildiğini yazmıştım.
Balıkesir’den filizleniyor
Bigadiç Belediye Başkanı İsmail Avcu’nun 20 yıldır Amerika’ya turşu ihraç ettiğini de sizlerle paylaşmıştım. Şimdi bahsedeceğim ise
Balık tüketimimizin yıllık ortalamasının düşük olmasının sebepleri arasında 12 ay süre ile balık tüketmeyişimiz var. Av yasakları başlayınca balıklarla ilişkimizi kesiyoruz ve yaz aylarında balık yenmez inancı hakim. Bunun en büyük nedeni balık konusunda bilgimizin az oluşu. Balık avlanıp denizden veya tatlı sudan çıkarıldığında henüz canlıdır ve çok tazedir. Hiçbir işleme tabi tutulmaz ise altı saat sonra bozulmaya başlar.
Kadın Balıkçılar Derneği
1795 yılında Fransız ordusunun uzun süre dayanıklı ürünlere duyduğu gereksinim için yapılan yarışmada kazanan turşucu Appert tarafından bulunan konserve yöntemi, gıdalara herhangi bir şekilde bulaşmış mikroorganizmaların dört dakikalık bir ısıl işlemle öldürülmesi esasına dayanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde sohbet ettiğim Kadın Balıkçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kübra Ceviz ile mavi ekonomi kavramını ele aldık. Mavi ekonominin, deniz ekosisteminin sağlığını korurken, ekonomik büyümeyi, geçim kaynaklarının daha iyi olmasını ve istihdam sağlamak için denizel
1985-1987 yılları arasında görev yaptığım Kıbrıs’a her gidişimde güzel gelişmeler görüyorum. Yasaklar başlamadan önce gittiğim tarihte Kovid-19 ile ilgili sıkı tedbirler ve hummalı bir çalışma vardı. Tahminimce konaklama ve yiyecek içecek sektörlerinde boşa geçen ayların intikamını alacakmış gibi bir patlama olacak.
Kıbrıs denince akla ilk gelen Merit grubudur. Dört binden fazla çalışanı ile adeta ülkedeki hizmet sektörünün bel kemiği. 26 yıldır Net Holding’te görev alan, şu an Yönetim Kurulu Üyesi Reha Arar, ömrünü sektöre adamış bir duayen. Uzun yıllardır Merit grubunda Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. Gençlerin önü açılsın diye çekildi bir kenara. Ama duramaz ki otelcilik ve yeme içme virüsü damarlarına zerk edilmiş bir kez. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Özel Kalemi iken Türkiye’nin ilk açık hava kokteyl fikrini Arar vermişti. Ünlü gurme Metin Mörfi Menahem büyük bir genel maksat çadırı kurarak catering yapmıştı. Reha Ağabey’de
‘Seaspiracy’ belgeselinde tartışmalı veriler olsa da dikkatleri deniz kirliliğine ve özellikle de balıkçıların ağlarının yarattığı olumsuz duruma çekmeyi başardı. Belgesel, plastik tehlikesinin pipetlerden ya da pet şişelerden daha çok düzenli olarak denize bırakılan ağlardan kaynaklandığı görüşünde... Çevre örgütlerinin enerjilerini denizlerin daha az kirlenmesine sevk ettiği bir çağda böyle bir argümanla ortaya çıkarken bana göre tartışmalı olan pek çok veri toplamış.
İnovatif firma
Hep söylerim, Türk iş insanı yaratıcıdır. İş aleminin dinamikleri ülkemizin en büyük güvencesidir. Deniz kirliliği ‘Seaspiracy’ belgeselinde tartışıladursun, plastik makinaları sektöründe faaliyet gösteren Şenmak Makina sponsorluğunda deniz yaşamının en büyük tehdit unsurlarından hayalet ağlar geri dönüştürülerek ülke ekonomisine kazandırılacak. Şenmak Makina Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci’nin girişimleri sayesinde Temmuz 2020’de başlayan ‘Marmara Adaları Hayalet
Balıkçılık karşıtı Netflix belgeseli ‘Seaspiracy’ın ne kadar gerçek, ne kadar komplo olduğu tartışılıyor. İki hafta önce ben de konuya müdahil olup kafamdaki soru işaretlerini sizlere aktarmıştım. Bu tartışmalar süredursun Birleşmiş Milletler, 2022’yi Balıkçılık ve Su Ürünleri Yılı ilan etti. Omega-3 zengini olan balık, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve Kovid-19 virüsünün panzehri niteliğinde. Tıp otoriterleri, hem hastalığa yakalanmamak hem de iyileştikten sonra antikor oluşumundaki en temel gıdalardan birinin balık olduğunu sürekli anlatıyor.
Türkiye’ye olumlu etki
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun aldığı kararla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü’nün dünya genelinde tüketiminin artması için haftada 2-3 öğün balık tavsiye etmesi, Türkiye’de de balık üretiminde yeni rekorlara ulaşılmasında moral oldu.
Ülkemizin cari ve protein açığının kapanmasında en etkili kurum olabilecek Balıkçılık Bakanlığı’nın kurulmasının ne kadar gerekli olduğunu sık sık dile getiriyorum.
Türkiy
Geçtiğimiz hafta anlattığım ‘Seaspiracy’ belgeselinde en çok suçlanan iki ülkeden birisi Japonya. Balinaların, yunusların küçük koya sıkıştırılıp toplu halde imha edildiği görüntüler ve arkasından ‘Balık yemeyin’ diye başlatılan propagandalar süredursun, Japonlar sadece kendi ülkelerinde değil dünyada da balık tüketiminin artması için çalışıyorlar. Japon Kültür Bakanlığı ve Balıkçılık Bakanlığı, dünyada balık yemeklerinin tüketilmesi ve tanıtılması için Japonya genelinde ünlü restoranların şeflerine balık reçeteleri ve sunumları ile yeni bir proje başlattılar. Yemek araştırmacıları, yazarlar, yemek okulları, profesyonel aşçılar ve restoranlar için Japonca, İngilizce, Korece ve Çince olmak üzere basılıp yayımlanacak kitap çalışması başlattılar. Adeta ‘her şey balık için’ vurgusu yaparak.
Türk şefin başarısı
Kitapta yer alacak hamsili pilav, nar ekşili ve safranlı karides, özel sosla terbiye edilmiş defne yapraklı kılıç balığı şiş ve sütte terbiye
Sevdiğim ağabeyim duayen yazar Yavuz Donat, beni de köşe yazarlığına başlattığı günlerde manşetleriyle gündemi belirlerdi. Deneyimlerini aktarırken çok esprili yaklaşırdı. Bir keresinde “Süreyya, Sergey Lavrov’dan, Odd Per Brekk’e, Mario Draghi’ye kadar pek çok ünlü isim geliyor Trilye’ye. Bir gün onlarla sohbet ettikten sonra manşetten haber yap 48 saat ortalık çalkalansın...” dedi.
Netflix’te yayınlanan ‘Seaspiracy’ belgeseli de gündeme oturmayı, hem birçok doğa koruma örgütünü hem de büyük balık üreticilerini karşısına almayı başardı. İngiliz yönetmen Ali Tabrizi’nin yayınını belgesellerden biraz farklı buldum. Yunusların, balinaların hunharca katledildiğini bilmeyen, duymayan kalmadı! Görsel olarak yayınlanması algı bakımından iyi ancak çözüm odaklı sonuçlara yönlendirme konusunda yeterli istikamet göstermiyor Tabrizi. Yıllardır aşırı avcılık konusunda uyarılar yapıyorum. Yavru ve dişi kalkan, köpek balığı yüzgeci çorbası gibi ürünleri
Doğadaki mantarlar önemli protein kaynağıdır ancak köygöçüren gibi bazı türleri vardır ki insanın ölümüne neden olur. Yaban bademinde ise öldürücü derecede siyanür vardır.
Acı olup da evcilleşme sonucunda niteliği değişen tohumlar arasında badem çarpıcı bir örnek oluşturur. Yaban bademlerinin çoğunda ‘amigladin’ denen son derecede acı kimyasal bir madde vardır. Bu madde çözünerek siyanür zehrine dönüşür. Biraz yaban bademi atıştırmak, o acı tadın uyarısını boşlayacak kadar akılsız birinin ölümüne yol açabilir. Peki evcilleşme nasıl oldu da bugüne kadar gelip Datça’yı vatanı ilan etti, lezzet bombasına dönüştü ve vücudumuza sayısız yararlar sağladı.
Bazı badem ağaçlarının tek bir geninde kötü tat veren amigladinin sentezlenmesini engelleyen değişim olunca, ilk çiftçilerin meraklı ya da karınları acıkmış çocukları çevresindeki yabani bitkileri dişlerken bu bademlerden tatmış ve acı olmadıklarını fark etmiş olacaklar ki badem evcilleşip