Bana da hep “Doğan’ın oğlu” derlerdi. Bu hem gurur verici hem de sizi epey zorlayan bir yük doğrusunu söylemek gerekirse. Oğlu olmakla ben olmak arasındaki çizgi incedir. Muhabirlikte seçtiğim yolun spor olmamasındaki nedenlerden biri de sanırım babamın ismiydi. Yaşama dair bir itiraf... Evet, bunları yaşadım. Peki nereden aklıma geldi şimdi? Tüm bunları bana çağrıştıran bir oyuncu vardı genç bir oyuncu ‘Hekimoğlu’nda. Efe Erdem rolünde Alişan Uğur... MFÖ Özkan Uğur’un oğlu.
Piyano çalan arıyorlarmış
Son bölümde dördüncü sınıfa kadar normal bir yaşamı olan, futbol oynayan bir çocuk Efe Erdem (Alişan Uğur). Sonra bir kaza oluyor. Hikayenin bundan sonrası ‘Hekimoğlu’nun konu başlığı; 10 yaşında çocuk kaza geçiriyor. Ertesi sabah Fazıl Say gibi piyano çalıyor. Normal bir durum değil. Sordum oyuncu seçimi nasıl oldu diye... “Piyanoyu gerçekten çalan bir oyuncu arıyorduk bu role. Cast ajansı Alişan’ ı önerdi. Biz de seçtik. Hem oyuncu olarak hem de müzisyen olarak parlak bir
'Diziye taze kan’ ya da ‘Sürpriz transfer’ haberleri sıklaştı. Sektörden konuştuklarım, “İnanılmaz bir konuk oyuncu sirkülasyonu var. ‘Kırmızı Oda’, ‘Menajerimi Ara’ ve ‘Hekimoğlu’nda. Bir de reytingler düşünce oyuncu ilavesi oluyor” diyor. Bize has bir durum. Şöyle son bir ay içinde olan bitene baktım. En başta şunu söyleyeyim; ‘Çukur’ gideni-geleni bol dizilerden... Çağla Demir, yapıma Leyla karakteriyle girdi.
Platform fark etmez
Açık kanal ya da paralı fark etmez bir ‘alışkanlık’ galiba. Exxen’de yayınlanan, başrollerini Burçin Terzioğlu, Hande Doğandemir, Alican Yücesoy ve İsmail Hacıoğlu’nun paylaştığı ‘Hükümsüz’ün dokuzuncu bölümüne Selen Seyven katıldı. Kanser hastası Ayşe’nin acı dolu hikayesini canlandırıyor.
Daha yeni başladı
Başrolünü Özcan Deniz ve İrem Helvacıoğlu’nun paylaştığı ‘Seni Çok Bekledim’, yedinci bölümde. ‘Yeni bölümüne sürpriz bir isim dahil olacak’
Orta Doğu coğrafyasının istihbarat dizisini çekmek için elinde yaşanmış en zengin malzemesi olan ülkelerin başında gelir Türkiye. Bunu bir diziye dökecek güçlü bir sektörü de var. ‘Kurtlar Vadisi’ (Özellikle ilk bölümleri) en çarpıcı örnek olarak bir kenara yazıldı. Denemeler oldu. İstenilen izlenme yakalanamadı. ‘Teşkilat’ en son örneği. Reytingler konusunda sorunu olacağını zannetmiyorum. Uzun bir süre birinci gider. ‘Uyanış: Büyük Selçuklu’ izleyen ‘Teşkilat’ı da izlemeye devam edecek.
Ders verir gibi
‘Hikaye kendisi anlatsa daha güzel olmaz mı?’ duygusu oluyor. Serdar (Çağlar Ertuğrul) bir ilişkisi var; Ceren (Ezgi Eyüboğlu). Mete Bey (Mesut Akusta) anlıyor ve “Kimin nesi?” diye soruyor. Serdar güveniyor Ceren’e. Mete Bey; “Bizim işimiz şüphe etmek” diyor. Serdar, Mete Bey’e “Hacer Abla’dan (eşi) şüphe ettiğiniz oldu mu?” diye soruyor. “Gerek yok, iç güvenlik zaten yeterince şüphe ediyor. Ara sıra kontrol
Ufuk açıcı sohbetler, tartışılması gerekli konuların konuşulması ekranda az rastlanır bir durum. Özel merakım müzik. Çok nadir derinlemesine hikayeler. “Şarkıyı yazarken neler hissettin?” sığlında. Tam da böyle bir ortamda TV Net kanalındaki ‘Gündem Sanat’ta Udi Necati Çelik sohbetine denk geldim. Tartışmalı görüşler de vardı tabii ki. Ama olsun hikaye budur zaten. Konu açılsın, konuşulsun... Girişi Lavtacı Andon’un ‘Hüseyni Peşrev’i ile yaptı üstat. Farklı bir tını hissediliyordu. Bir de iyi bir mikrofon yerleştirselerdi. Ses çatlıyordu yani! Olur da bizde böyle şeyler!
Bin yıllık eser dinletiyorum
“Amerika’ya gidiyorum. 250-300 senelik geçmişi var, ona bin yıllık eser çalıyorum. Abdülkadir Meraki’den ya da Farabi’den. Tavana çarpıyorlar. Teknik olarak da, ruh olarak da, müthiş bir müziğimiz var” diyor Necati Çelik. Farklı bir bakış açısı.
Batılı kadar iyi piyano çalmak
“Biz piyano, gitar ile Batılılar kadar başarılı olamayız” diyor ve keman virtüözü
Led Zeppelin’den Jimmy Page ile Robert Plant, 5 Mart 1998’de Bostancı Gösteri Merkezi’nde konser verdi. Page bu konseri hiç unutmadı. Jimmy Page bu 5 Mart’ta da İstanbul paylaşımı yaptı ve “23 yıl olmuş” notunu düştü. O günleri, söz konusu konseri düzenleyen Eyüp İblağ ile konuştum.
Jimmy Page, Led Zeppelin’in efsane gitaristi. Kaç konser, hacmi tasavvur edilemez anılar... Onların arasından sıyrılıp hatırlanmak, bir kere değil, tam 23 yıl aynı gün hatırlanmak bir konser için, bir şehir için, paha biçilmez kıymette. Bostancı Gösteri Merkezi, yıl 1998, gün
5 Mart. Jimmy Page ve Robert Plant konseri. Bizim de grubun uzun bir süre menajerliğini yapan ve ‘rock tarihine adını yazdırmışları’ ülkemize getiren Eyüp İblağ’ın Facebook sayfasında gördüm bu hikâyeyi. Jimmy Page’in her yıl sektirmeden yaptığı 5 Mart paylaşımı. ‘23 yıl olmuş’ notu. İstanbul’u konser verdikleri en egzotik şehir olarak gördüklerini yazıyor Page. Ayasofya Camii’nin bir mimari harika olduğundan
‘Hekimoğlu’nda Orhan Hoca (Okan Yalabık) hastaneye yeni gelen hemşireyle ilgileniyor. Hastaneyi tanıtıyor güya... Hekimoğlu’nun gözünden kaçmıyor. Hemşirelerin oryantasyon eğitimine gönderme yapıyor; ‘Orhantasyon’.
Babası bilinmeyen çocuklar dizisi
‘Akrep’ dizisinde şöyle bir liste çıkıyor; Ayşem (Annesi bırakmış, babası da kim bilinmiyor), Merve (Babası kim bilinmiyor), Ferda (Annesi bırakmış, babası şu an bilinmiyor). Duru hamile Aras’tan. Aras ile ilişki bitmiş. “Ben bu çocuğu üstlendim” diyen Hakan (Feyyaz Gümüş) ile evlendi. Çocuk ‘babası bilinmiyor’ listesine girdi. Dizinin iskeleti, ‘babası bilinmeyenlerden’ kurulu...
Hoca parmağı bastı
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, Ülke TV’de önemli bir konuya parmağını bastı: “Belgesellere bakın (iklim değişikliği vs. ile ilgili) yalnızca oşinograflar konuşur. Bizim Türkiye’de siyasalcılar da konuşuyor, tıpçılar da konuşuyor, herkes konuşabiliyor.” Kanal çok! Bir o kadar,
İsrail yapımı diziler hayli ses getirir oldu. Bunda en büyük neden senaristlerin yaratıcılığı. Kendi toplumuna ve özellikle Ortodoks Yahudiler’e, ülkenin etrafındaki yüksek tansiyona (‘Fauda’ mesela) mesafe koymadan yaklaşmalarının yanı sıra, “Dünyada önemli yerdeyiz, büyük işlerleuğraşıyoruz” (‘Tahran’ dizisi mesela!) mesajı da veriyorlar yeri gelince...
Rahatsız etti
‘Our Boys’, bir Amerikan-İsrail televizyon dizisi. Muhammed Ebu Khdeir’in kaçırılması ve öldürülmesinin hikayesine odaklanıyor. HBO’da yayınlandı. İsrail’i kötü tanıtıyor diye Netanyahu tarafından “Boykot edin, izlemeyin” çağrısı bile yapıldı. Sonra ‘Tahran’ ses getirdi. Görevi İran’daki nükleer reaktörü etkisiz hale getirmek olan MOSAD ajanı Tamar Rabinyan’ın hikayesi... Rejime karşı direniş vs. konulara giriyor aşk soslu. Diziyi Moshe Zander çekti. Aynı isim daha sonra, ‘Fauda’yı çekti. ‘İsrail ile Filistin kardeştir’ mesajını vermeye çalıştı. Yine de bir yerlerde
‘Masumiyet’ dizisinin Münevver Karabulut cinayetinden esinlendiğiye ilgili haberler yer aldı. Yapımcı Faruk Turgut’a sordum. “Bizim dizide kadın ölmüyor. Farklı bir şey işliyoruz, evet. Kadına şiddet bizim için temel unsur. Bunun toplum nezninde algısını pekiştirmek adına bu diziyi yapıyoruz. Garipoğlu cinayeti ile bir alakası yok. Türkiye’de bu işin bir sürü örneği var. Çok genç kadın ve kız çocuğu böyle böyle katledildi. Özel olarak bir karakteri alıp, onun üzerinden hikaye anlatmak gibi derdimiz yok. Herhangi bir cinayete gönderme de yapmıyoruz, bir etkilenmemiz de yok. Sonuçta bu Türk toplumunun son dönemde yaşadığı en yoğun olayı, en dramatik şekilde, farkındalık yaratarak anlatmak istedik” dedi.
Bizim dizilerde zenginin fakiri hor görme durumu olağan işlenen konulardan... ‘Masumiyet’ üzerine kadına şiddeti eklemiş. Zaten haberde ‘esinlenme’ diyor. Yani haksız olan yok gibi...
Duygu Asena’ya gönderme
‘Masumiyet’, kadınları aldatma ve kadına şiddet üzerine kurulu bir hikaye.