Zihnimle gerçek buluşmamdan bu yana 5 yıl geçti

7 Haziran 2021

Şaka değil gerçek. 

Zihnimin varlığını ve kapasitesini biliyordum elbet. Günde kaç problem çözebildiğimi, neleri merak ettiğimi, hangi konulara ilgi duyduğumu, okurken  neleri anlamadığımı, derin düşüncelere daldığımı, o güzel uykumu bölenin çalışkan zihnim olduğunu, aldığım omega 3 takviyesinin ona yaradığını biliyordum. 

Bilmediklerimle yüzleşmem beş yıl önce mindfulness pratiklerini   yapmamla başladı.

Zihninizden gelen,   susmak bilmeyen, gereksiz cümleler kuran  ve tek başına monologlar bazen de  diyaloglarla endişe yaratan sesler var mı? Cevabınız evet ise, merak etmeyin normal bir insansınız.  Zihnimizin işi bu. Sürekli konuşan bir hikaye anlatıcısı.

Bir süre önce  hikaye anlatıcılığı eğitimi aldım. Beş hafta süren bu şahane eğitimde bu işin  bir tekniği olduğunu öğrendim.  İster TED konuşmacısı ol, ister senaryo yaz, ister kitap yazmaya giriş, aslında kanıtlanmış  bir sistemi izleyebilir ve başarılı olabilirsin.  Ve işte zihin bu işi iyi yapıyor. Çalışkan  bir metin yazarı, senarist gibi devamlı

Yazının Devamı

Ruhum zihnim kapana kısıldı

16 Nisan 2021

Bu pandemi süreci ve kısıtlamalar uzadıkça, ruhum ve zihnim kapana kısılmış ve kapanın anahtarı da pencereden uçup gitmiş diye hisseden kaç kişiyiz bilmiyorum ama bana iyi gelenleri sizlerle paylaşmaya geldim. 

Anlamlı sosyal bağlantılar kurmak  

Sosyal hayatımız alt üst oldu, arkadaşlarımı özlüyorum, bahar da geldi ben neden sevdiklerimle hayatın kokusunu  doya doya içime çekmek adına birlikte olamıyorum, kaygısızca dostlarıma sarılamıyorum, omuzlarında ağlayıp gülemiyorum?  Bu sorular çoğumuzun zihnini meşgul ediyor olabilir. Ortak bir insanlık temasında buluştuk.  Zihnimizde, ruh halimizde benzer  tilkiler dolaşıyor ve kuyrukları birbirine karışıyor.  İnsan olmanın özünü besleyen sosyal ilişkiler en fazla yarayı aldı maalesef. İyi olma halimizin yakıt deposu  bitiyor hissi  canımızı acıtıyor. O zaman ne yapalım? Değiştiremeyeceğimiz bu koşullarda hayata devam etme isteğimizi canlandırmamız gerekiyor ve bunun yolu içimize kapanmaktan çok, sevdiklerimizi çok düzenli ve sık aramak ve hal hatır sormaktan geçiyor.  Bir

Yazının Devamı

İişkinizi nerde, nasıl alırsınız?

15 Şubat 2021

Romantik bir yemek, televizyon karşısı eşofmanlı  çay rutini, hasta yatağında sızlanma ve şefkat,  ay sonu faturaları ödemek için toplaştığınız masa başı,

Yukardaki mekanlardan  hangisi bir ilişkinin en iyi sınandığı yer olabilir?  Hangisi sizin gerçekliğiniz? Ya da hiçbiri sizin ilişkiniz için geçerli bir sınav yeri değil mi?  Bana göre hepsi ve buna eklenebilecek binlerce senaryo ilişkinin sınavı olabilir.  İçimizden kim ilişkisinin mükemmel olduğunu ve bu mükemmeliyetin uzun süredir devam ettiğini  iddia edebilir ki?

Büyük bir emek harcıyoruz ve beklentilerimiz çok fazla. Bir alma verme dengesi tutturmaya çalışıyoruz. Sevgi, sadakat, saygı, eğlence alışverişindeyiz. Bu alışverişin dengesi şaştığında ya ilişkimizin pamuk ipliğine bağlı olduğunu ya da gerçekten sağlam halatlarla tutunmuş  olduğunu keşfedebiliyor, şaşırıyor, üzülüyor, kırılıyor veya  çok seviniyor, daha fazla sevmeye soyunuyoruz.

Sosyal iyi olma halimiz için de tüm ilişkilerimiz değerli. Sadece aşk, evlilik, romantik ilişkiler

Yazının Devamı

Menüden seçer misin?: Sempati, empati, şefkat

1 Şubat 2021

Bir süredir bu kavramların tanımını ve farkını araştırıyordum. Popüler kelimeler gibi dururken, içlerini doldurmamız için bir fırsat sundu pandemi. Testler ile empati seviyemizi ölçmeye çalışırken, gerçek hayat sınav yaptı,  yüz üstünden doksan aferin, veya hala yapman gerekenler var dersi tekrarla dedi bize. Şefkat ise  bu dönemin büyük starı olarak girdi sahneye. Derinlerde bir yerde gizlenmişse bile tamam artık bana sıra geldi diyerek içimizden dışarıya taştı. Merak ediyorsanız soruyorum:

Sempatiyi kimlere gösterir siniz?

Empatik olduğunuzu nereden biliyorsunuz?

Şefkatli insanlar sizce diğerlerinden neyi farklı yaparlar?   

 

Size sempati duyuyorum  demenin diğer bir söylemi,  size karşı sıcak bir yakınlık duyuyorum ve içinde bulunduğunuz duruma sempati duydum derken söylediğimiz gerçekte senin duygularını ve durumunu anlayabiliyorum.  Sempati duymak bir jest yapmak gibi duruyor benim için ama yine de sana uzağım demek gibi de geliyor. Sempati biraz mesafeli bir duruş sergilemiyor mu?  Sempatim var ama o kadar,

Yazının Devamı

Kadın elini eteğini çekerse dünyada sadece acı kalır

31 Aralık 2020

Temmuzdu.  Siyah beyaz fotoğraflarımızı sosyal medyaya yükledik #challengeaccepted dedik, madem ölüyoruz, birbirimize yaslanalım dedik. İyi mi ettik kötü mü ettik bilinmez ama gerçekten ölüyoruz.  Aralık ayında yılı kapatırken, kadın cinayetleri haberleri manşetleri süslerken hep beraber  ölmeye devam ediyoruz.  Sadece Türkiye’de değil dünyada da ölüyoruz, hem de  en yakınımız tarafından öldürülüyoruz. Ölmesek de hayatımızda en az bir kez, yakın partnerımız  tarafından bir çeşit şiddete uğrayanlarımızın sayısı küçümsenmeyecek kadar fazla.

Dünya Ekonomik Forumu 2019 küresel riskler raporunda şöyle bir başlık attı: “Öfke Dönemi”.

Bu başlık altında zihinsel sağlımızın bozulması ile ilgili çok kritik veriler var. Evlerin içindeki şiddet konusunda tüm dünyadan cesur veri toplamak o kadar da kolay değil olsa da, istatistiki  tahmin, en az %30 kadın nüfusunun yakın partner şiddetine maruz kaldığı.  Bu sadece  fiziksel şiddet için bir veri.

Yazının Devamı

Öz şefkat

27 Kasım 2020

Bunu ben değil, Erich Fromm söylüyor hem de ilk basımı 1967 yılı olan Sevme Sanatı adlı kitabında. Ve şöyle de ekliyor: “Sevgi, insanoğlunun gelişmesinin ilk dönemlerinden başlayarak günümüze dek yaşayabilen vazgeçilmez bir duygu, anlam dolu bir sözcük. Tüm çabalar, uğraşlar, tutkular, yaratılan tüm sanat yapıtları bir anlamda hep sevgisiz kalmamak için belki de.”

Sevmek gerçekten bir sanat mı? Acaba  ilk nerde öğreniyoruz  bu duyguyu, nerde tanışıyoruz? Doğal bir yeti mi? Sevgi depomuz mu var, anne karnında mı dolduruluyor bu depo ve bu depo boşalırsa tekrar nereye başvuruyoruz? Cevapları arayıp duruyoruz hep. Bildiğim bir şey sevginin bizi besleyen ve ayakta tutan  bir duygu olduğu. Muhtemel olarak ilk bebek halimizle bize bakan insanlardan aldığımız ve doğal olarak karşılığını geliştirdiğimiz bir hal. Hani en sevgisiz diye etiketlediğimiz birinin bile içinde bir sevgi vanası var ama açmayı öğrenmemiş gibi gelir bana. Yani belki de almamış ve verememiş, bilememiş sahip olduğu bu kaynağın vanasını açmayı ve pas tutmuş bir yerlerde.

Şefkat

Yazının Devamı

Bilim kırık kalbi onarır mı?

25 Eylül 2020

Gelişmeler ve araştırmalar gösteriyor ki, bilimdeki gelişmeler teknolojiyle desteklenince sağlığımıza yarayacak bir sürü adım atılıyor. Mesela, insan bedeni için yedek parça basmak şimdiden mümkün ve anlıyorum ki eğer böbreklerimden birinde sorun olursa yirmi yıl içinde, bir 3D yazıcıda düzgün bir şekilde basılmış ve kendi hücrelerimden yapılmış yepyeni bir böbreğe sahip olabilirim. Ancak ilerleyen teknolojik tıp, kırık bir kalbi onarabilecek mi? Geçen gün okuduğum bir makaleden aklıma kazınan “Bilimle ne yaparsak yapalım, içimizde 50.000 yıllık bir işletim sistemiyle hala duygusal varlıklarız.”

Duygularımız bedenimiz, zihnimiz kadar bizi tamamlayan, kimliğimizin altını çizen, bizi biz yapan parçamız. Bu duyguların bir kısmına bayılıyor, bir kısmıyla baş etmeye çalışıyor bazen görmemezlikten geliyor, bazen bırakmak istemiyor, sarılıp koynumuza alıyor ve günlerce sırtımızda taşıyoruz. Zor duygularımızı göstermememiz ve paylaşmamamız gerekir diye düşünenlerden misiniz? Sanki göğsümüzün ortasında bir derin dondurucu var

Yazının Devamı

Stresli sohbetler

20 Ağustos 2020

Son devrin en önemli musibeti nedir deseler tabii ki stres deriz. Başınız ağrıyor doktora gidiyorsunuz muayenede belirgin bir şey bulamıyor ve suçladığı şey stres, reçetesi stresten uzak durun, olmadı anti-depresana başlayın oluyor. Arkadaşınızı arayıp hal hatır soruyorsunuz, çok stresli bir dönemdeyim diyor, şikayetlerini soluksuz sıralıyor. Medyada stresi azaltmanın bin bir mucizevi yolu başlıklı listeler dolanıyor. İyi hissetmiyorum, olsa olsa strestendir diyorsunuz. Bakıyorsunuz çocuğunuz için aynı, dostlarınız için aynı, iş arkadaşlarınız için aynı, ebeveynleriniz için aynı, çevreniz için aynı, dünya için aynı ezber stres söylemlerini sıralıyorsunuz.

Haydi birlikte imgeleyelim. Elinize alsanız stres neye benzerdi? Köşeli, yuvarlak, biçimsiz, kokulu, kokusuz, yumuşak, sert, renksiz, koyu renkli, parlak, mat, kat kat, tek kat, ince, kalın, pürüzlü, pürüzsüz, gaz bulutu, sıvı akışkan, salkım salkım, yapışkan, kaygan, sivri, dümdüz? Önce kendi stresimizi tanımlayalım. Stresin elli değişik semptomu olduğunu söylesem? Senin

Yazının Devamı