Yalansız bir hayat yaşamak insana mümkün gibi gelmiyor değil mi? Hele ki Beyaz Yalan diye adlandırdığımız dozajı herkese göre değişen yalanlar sınıfı varken...
Beyaz, pembe, kara adına siz ne derseniz deyin bazıları için yalan, yalan sonuçta!
Doğrucu Davut’lar dürüstlüklerinden asla taviz vermezken, İngiliz centilmenliğinden esinlenmiş beyaz yalan söyleyen sınıfın dürüstlüklerinden taviz vermediklerini sanarak olayları aktarmalarını ya da aktarmamalarını hoşgörü ile karşılamalarını beklemiyorum.
Peki nasıl anlaşacak bu iki grup?
Mesela benim, beni bekleyen birine trafikte sıkışmış ve kesin geç kalacak iken geliyorum, yetişeceğim deyip, sonrasında da 5-10 dakika geç kaldığım olmuştur.
Bir arkadaşım bana, bildiğinde üzüleceği ve aslında bilmesini gerektirmeyen bir konuda soru sorduğunda yüzde 100 gerçeği anlatmadığım, bilmesi gerektiği ve üzülmeyeceği kadarını anlattığım olmuştur.
Canımı sıkan bir olay varken annem beni aradığında; anneme toplantıdayım seni sonra arayacağım deyip yalana başvurabilirim.
***
Bu gibi beyaz yalanlar da bana çoğu zaman yalan gibi gelmez. Beyaz yalanlar gerçek bir yalan değil diye düşünürdüm.
Dürüstlü-ğün de bir sınırı olmalı mı? Her durumda yalan söylememek tamamen dürüst olmak mümkün olamaz gibi geliyordu bana ama olabiliyormuş!
Beyaz yalan söyleyen hallerimi geride bırakmaya niyet ediyorum. Çünkü, en küçük konular hakkında bile olsa yalan söylemek, kişisel ilişkileri ve kamusal güveni gereksiz yere zedeliyor.
Yalan söylemek, dürüst iletişim beklentisi içindeki öteki kişileri, kısıtlı olarak yanlış yönlendirmek anlamına geliyor.
En çok can yakan kısmı ise kişisel dürüstlüğe riayet etmemeler, bir kez açığa çıktıklarında da kolay kolay unutulmuyorlar.
Sık sık yalan söylemek sevdiğimiz insanların özgürlüğünü ihlâl etmek anlamına geliyor.
Bu nedenle yalnızca ve yalnızca doğruyu söylemek gerekli. Bunun insanı daha iyi ve daha mutlu bir insan yapacağı olası. İyi olması dileği ve inancı ile gerçekleri görmemelere, motivasyon için kötü şeyleri bile iyiye çevirme olasılığıma yüksek değer vermemek en çok da kendine dürüst olmak gerekiyor.
***
Dürüstlük en ideal motto; hem kendimize hem başkalarına, olabildiğince değil, yüzde 100 dürüst olmak en güzeli. Bu nasıl mümkün olabilir ki derseniz? Çok satan kitapların yazarı ve nörobilimci Sam Harris’in, başkalarının çoğunlukla yalan söylediği durumlarda, yalnızca doğruyu söyleyerek hayatlarımızda ve toplumda büyük bir ilerleme kaydedebileceğimizi savunan YALAN isimli bir kitabını tavsiye etmek istiyorum. Bu kitap yalnızca doğruyu söylemek yoluyla, acı çekmemize ve utanmamıza yol açan pek çok durumdan kolaylıkla uzak durabileceğimizi savunuyor.