Değişkenlik artık dünyanın bir kanunu ve dünyayı durduramayız. Üstelik daha da ivmelenerek değişmeye devam edecek. Bu durumun zaman zaman kararsızlık ve karmaşa getireceği de kesin. Hayatımızda, baş etmeye alışkın olduğumuzdan daha fazla belirsizlik var. Siyasi, ekonomik, sosyolojik olarak, hatta genetik olarak bile belirsizlikler var. Çok fazla şey değişiyor ve belirsiz. Ve bunu şiddetli bir biçimde tetikleyen, yeri geldiğinde hizmet eden, yeri geldiğinde hizmet etmeyen de teknoloji ve bilgi çağında olmamız. Endüstri 4.0 devrimini ve bilim insanlarının Satürn’ün uydusunun yaşama uygun olduğunu açıkladıklarını da dikkate alırsanız, değişimin boyutlarını gözünüzde canlandırabilirsiniz.
Kahraman liderlik anlayışında olduğu gibi değil artık dünya. Eskiden bir kral olurdu, her şeyi bilirdi, tüm bilgi ona gelirdi, tüm eğitimi o alırdı, onun dışındakilerin bir şey bilmesine, öğrenmesine gerek yoktu. Ve güç, şiddetle ortaya konularak gösteriliyordu. Şimdiki dünyada, yani günümüzde ise artık bilgi her yerde. O nedenle o piramitler, hiyerarşiler anlamlı değil artık. Kendimizle, başkalarıyla, paydaşlarımızla, müşterilerimizle vs. ilişki kurabilmemiz için bizim de aynı seviyede, aynı şekilde herkesi duymaya, bilmeye, anlamaya ihtiyacımız var.
Değişimi yönetmek
“Bir yandan ciddi bir tüketim içindeyiz, öte yandan sürdürülebilirlik çelişkisi yaşıyoruz.Teknolojik gelişmeler hızla devam ediyor, ama bilgelik bunu yakalıyor mu?” orada soru işaretlerim var. Hiyerarşinin azalmasıyla almamız gereken sorumluluğu alıyor muyuz? En başta kendi hayatımıza liderlik edebiliyor muyuz? Aslında bu konunun toparlandığı nokta, liderlik çevikliği. Liderlik çevikliği, hızlı cevap verebilmek, değişime açık olmak, korkulardan özgürleşmek ve yenilikçi düşünmek demek. Yani ileriye gitmek ve değişimi yönetmek demek.
Hâlâ Kahraman Liderlik anlayışında olanların oranının yüzde 90’larda olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Marshall Goldsmith’in dediği gibi “Seni buraya getiren şeyler, oraya götürmeyecek”tir. Hele ki global dünya düzeninde kahraman liderlik anlayışıyla yol alabilmemiz imkânsızken!
Yeni liderlik anlayışı biraz soyut olmakla beraber, “bilinç ve niyete bağlı olarak bütün için pozitif değişimi tetiklemek” olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla sadece size verilen görev ve sorumluluklar dahilinde liderlik yapma dönemi eskilerde kaldı. İçinde bulunduğunuz her ilişkide kendiniz dahil olmak üzere pozitif değişimi tetikliyor musunuz? Gerçek bir lider olup olmadığınızı bu belirliyor artık. Bunu yaparken bilinçli mi yapıyorsunuz, yoksa alışkanlıktan mı yapıyorsunuz, belli bir niyetiniz mi var? Oluşturmak istediğiniz, topluluk, ilişki, ortam, dönüşümü ne kadar destekliyor?
Şunu aklımızdan çıkarmamız gerekiyor: Eğer değişime ayak uydurmak, dolayısıyla çevik bir organizasyon istiyorsak, bunu sadece çevik bir liderle yapamayız. Çevik bir organizasyon, tepe yönetiminin tekelinde olmayacak kadar kıymetlidir. Bunun için de hepimizin üzerine düşen görevler var.
Beraber sonuç yaratmak
Bir liderin ekibiyle birlikte hayal kurma kapasitesini geliştirmesi çok önemli. İhtiyacımız olan her seviyede beraber hayal edebilmek ve yine beraber hayata geçirmek. Başkalarıyla beraber bir şeyler üretebildiğimizi bilmek. Takım olmak, ortak amacı yerine getirirken beraber sonuç yaratmaktır.
Sürdürülebilir büyük başarılara imza atan kurumların, şirketlerin ve derneklerin en önemli özelliği, verimlilik kadar olumluluk değerlerinin hâkim olması, var olmasıdır. Yani güven, saygı, iyimserlik, uzlaşmacılık, uyum ve iletişimin varlığıdır. Birbirimizle yapıcı bir şekilde konuşabiliyor muyuz? Aldığımız kararları gözden geçirebiliyor muyuz? Kendimizden farklı insanlarla bir arada olabiliyor muyuz? Yeni dünya düzeninde varlık göstermemizin yolu, liderliği tepe yönetimlerin tekeline bırakmamaktan geçiyor.