Sezin Sivri

Sezin Sivri

Tüm Yazıları

Miras denince akla hep güzel şeyler geliyor değil mi? (Miras kavgaları hariç elbette! O kadar güzel bir şey ki şu miras, kalmaya görsün insanları uğruna kavgaya bile tutuşturuyor.) Atalarımızdan bize miras kisvesi altında bırakılmış hediye kıvamında mal, mülk, para ya da mücevheri kim sevinmez ki? Ha bir de ‘kültürel miras’larımız veya ‘kültür mirasları’mız var ki; onlar da yine önceki kuşaklar tarafından oluşturulmuş ve evrensel değerlere sahip olduğuna inanılan eserlere deniyor. Bunlarla da gurur duymamak imkansız. Ama bir de benim deyimim ile ‘epigenetik miraslarımız’ var ki, pek gündeme gelmeyen bir miras çeşidimiz olur kendisi sanırım onunla başımız biraz dertte.

Haberin Devamı

Neresinden başlasam ve şuncacık yere koca bir (epigenetik) bilim dalının anlatımını ve bu peşimizi bırakmayan -kötü epigenetik mirasımızı dize getirme yöntemi olan- aile dizimi sistemini sığdırsam diye karar kara düşünüyorum. Artık elimden geldiğince yazmaya çalışacağım ama yetersiz kalırsam affola. DNA’mız -özellikle İnsan Genom Projesi ile belirlenen 25.000 gen-şimdi yaygın şekilde insan bedeni için talimat kitabı olarak kabul ediliyor. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar gösteriyor ki, nesilden nesile aktarılan şey sadece genlerimiz değil. Genlerimizi doğrudan etkileyen, hangi genlerin açık hangilerinin kapalı olacağını; nerede ve nasıl ifade edileceklerini yöneten ve çevresel faktörlerden etkilenen bir mekanizma var. Yani genlerin ifade edilebilmeleri için bazı talimatlara gereksinimleri var ve bu talimatlar çevresel etkilere göre değişiklik gösterebiliyor. Kısaca bu mekanizmaya epigenom, bunu inceleyen bilim dalına da epigenetik adı veriliyor.Epigenetik; DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmayan, ama aynı zamanda ırsi olan (yani nesilden nesile aktarılan), gen ifadesi değişikliklerini inceleyen bir bilim dalı. Bu keşifteki en şaşırtıcı durum da çevreden gelen epigenetik sinyallerin bir nesilden sonraki nesile, bazen birkaç nesile, tek bir gen sıralaması değişmeden aktarılabilmesi. Bu demek oluyor ki, kişinin beslenme şekli, davranışı veya yaşadığı stresler gibi çevresel faktörler; kişide birtakım epigenetik değişiklikler meydana getirebiliyor ve bunlar gelecek nesillere de aynı şekilde aktarılabiliyor. Ne kadar garip görünürse görünsün son bulgular, bugün yediğimiz şey ve içtiğimiz sigaranın yada yaşadığımız travmaların büyük büyük torunlarımızın sağlığını ve davranışını etkileyebileceğine işaret ediyor. Araştırmalar kanserli tümörlerin oluşumunda da epigenetik faktörlerin bulunduğunu gösteren sonuçlar dahi elde etmiş durumdalar.

Haberin Devamı

Aile dizimi ve genlerin sesi

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, dünya yüzeyindeki her dört insandan biri, hayatının bir noktasında tedavi gerektirebilecek bir ruhsal hastalıkla karşı karşıya geliyor. Yapılan istatistikler, 4 kişilik bir ailenin herhangi bir ferdinin, hayatının bir noktasında akıl hastası olma olasılığının oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra bir de geçmişte yaşadığımız ve halen yaşamakta olduğumuz küresel travmalarımız var. Küresel travmalarında en az üç kuşağı ciddi bir olumsuzlukla etkiliyor. Bu demektir oluyor ki yaşanılan felaketleri kurban ya da fail olarak; bizzat deneyimleyip arta kalarak ya da şans eseri felaketin dışında kalarak, gerekse bu insanların çocukları ya da torunları olarak şu anda dünya üzerinde yaşamakta olan en yaşlımızdan en gencimize her birimiz, yaşanan her şeyi, az ya da çok, içimizde taşımaktayız. Üstelik bunların tümü daha sonraki kuşaklara da aktarılacak…

Haberin Devamı

Bunu artık biliyoruz, çünkü insan davranışı ve genler üzerinde yapılan son bilimsel çalışmalar, yaşanan anıların, özellikle de travmatik olanların izlerinin, kuşaktan kuşağa hiç değişmeden aktarıldığını gösteriyor. Bütün bu gözlemlerin bize verdiği ipucuyla baktığımızda da, dünya’nın bugünkü ruh hali’nin nasıl bu noktalara geldiğini anlamakta kolaylaşıyor. Epigenetik konusu belki de bugün içinde yaşadığımız ve yarın yaşamayı umduğumuz toplumu şekillendirmek için yeni ve güçlü bir dönüm noktası olabilir.

Bütün bu bilgiler ışığında, kötü epigenetik mirasımızı dize getirme yöntemi olarak aile dizimi ya da diğer adı ile aile sergisi kullanıyor. Dışarıdan izleyen birinin pek anlayamayacağı bir psikoterapi yöntemi olan aile dizimlerinin, nasıl bu kadar güçlü bir dönüşüm sağlayabildiğini yukarıda saydığımız tüm bulguların canlı bir uygulaması olduğunu düşünmeniz anlamınızı kolaylaştıracaktır.

Hem ruhsal hem de fiziksel anlamda, çok büyük bir hızla şifalanmamızı sağlayacak nitelikte olan aile dizimini gerçek bir uzmandan deneyimlemenizi tavsiye ederim.