Bazı kalplerin silikona ihtiyacı oluyor. Mutlu olmaktan korkan, aşık olmaktan kaçan, birilerini sevmeye cesaret edemeyen hatta sevmeyi bilemeyen insanlar tanıyorum. Ne acıdır ki, sayıları git gide artıyor…
Yapacak bir şey yok. Bu bir seçim ve herkes seçimlerinin sonucunu yaşıyor. Öğrenilmiş çaresizlikleri nedeni ile günün birinde “üzülmeme garantileri” uğruna, yaşamış olmak için yaşıyorlar adeta. Her mutluluğun ardından bir hüznün geldiğini keşfetmişler. O hüznü yaşamamak için “mutlu olmama” bedelini ödüyorlar. Gerçekten mutlu olmadıklarından bile haberi olmayanlar var içlerinde...
***
Kimileri ise, ya geçmişte yaşıyor yada gelecekte. Bir zaman yaşananların hatıraları ile yada yaşanma ihtimali olan şeylerin kurguları ile anı tüketiyorlar. Bir sonraki anı düşünmekten, bir sonraki adımı ve varılacak noktayı planlamaktan, içinde bulundukları zamanın tadını çıkaramıyorlar. Başa gelecekleri hesaplamak, zaman zaman öyle abartılıyor ki, artık yaşanması ve keyif alınması imkansız hale getiriliyor.
Oysa dünü dün de bırakıp, acı tatlı hatıralardan dersler çıkarıp, geleceği inşa edebilmek için anı yaşamak gerekiyor. O anda olmak ve yaşananlardan o an keyif almayı bilmek.
***
Herkesin içinde, aslında sevme ve mutlu olma potansiyeli barınıyor. Kimileri bu potansiyellerini sonuna kadar kullanıp, hayattan keyif almayı seçiyorlar. Kimileri mutsuzlukları ve acıları ile baş edemeyip arkada bırakamadıklarından, kimileri “üzülmeme garantileri” için mutlu olma ihtimallerinden, sevmekten ve sevilmekten vazgeçiyorlar.
Sevmeyi bilmediklerinden, mutlu olamayacaklarından değil, güvenli modda yaşamak için kalplerini küçültüyorlar. İşte bende bu kalplerin silikona ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Üstelik bu silikonu taktırmak için bir estetik cerraha da ihtiyaç yok!
Bizler dünyaya sevme ve mutlu olma konularında sınır tanımadan geliyoruz. Sonra kendimize sınırlar koyup, bilinçli ya da bilinçsiz seçimlerimizle, doğuştan gelen bu özelliklerimizi köreltiyoruz.
Kalbinizi büyütmek ya da küçültmek sadece sizin elinizde… Yani bu konuda limit sizsiniz!
***
Kariyer hesabı veya başarı hırsı için veya konfor alanlarımıza bağımlılığımız uğruna, alışkanlıklarımız yüzünden ertelenebilecek, kaçınılabilecek bir şey değil ki sevmek yada mutlu olmak.
Mutluluğunuzu ertelerseniz, bir daha mutlu olmaya cesaret edemeyebilirsiniz. Severken ve mutluyken de başarılı olabilir, kariyer yapabilirsiniz.
Hayat yasayabildiğiniz, hissedebildiğiniz kadar güzeldir. Daha az şeye cesaret eden daha az şey yaşar. Hayat ise yaşananlardan ibarettir. Hayatı doya doya yaşayabilmeyi ve hissedebilmeyi de sevme kapasiteniz belirler.
Kendinizi ne kadar sevdiğiniz, sevgilinizi, ailenizi, eşinizi, dostunuzu, işinizi, doğayı ne kadar sevdiğiniz…
Mevlana, “Başarı bir seyahattir, hedef değil. Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil. Yolun sonunda olsa, ona varıldığında yol bitmiş ve vakit de geçmiş olurdu. Mutlu olmanın zamanı ise bugündür, yarın değil.” der...
Siz fırsatını bulmuşken sevin, sevilin, sevdiğinizi gösterin, hissedin, mutlu olun…
Bunlar ertelenmeye gelmez. En güzeli de, plansız programsız yaşananı, başa gelenidir.