Geçen cuma günü, Lojistik 4.0 Konferansı’nın hemen ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Lojistik Yönetimi Bölümü öncülüğünde, DEPARK tarafından düzenlenen Lojistik 4.0 İdeathonu’nda mentör olarak yer aldım.
İdeathon da ne demek derseniz? Bir sektör ya da marka için belirlenen ya da serbest akışlı konu seçimi ile fikirlerin ‘sıra dışı iş modelleri’ ve ‘girişimlere’ dönüşebilmesi için, mentörlerin katkısıyla zamana karşı geliştirilebildiği, açık inovasyon ortamlarında sürdürülen yarışma türüne ‘ideathon’ deniyor. Hayatımın en keyifli mentörlüğünü ve en heyecanlı jüri üyeliğini lojistik sektörünün geleceğine dair sıra dışı iş fikirleri ve yenilikçi, teknoloji tabanlı çözümlerin geliştirildiği Lojistik 4.0 fikir maratonunda yaptım diyebilirim.
Hazır girişimciliğe dair mentörlük yapmışken de köşeme bu konuyu taşıyayım istedim. Ne de olsa mentör olmamın yanı sıra deneyimli bir girişimci; yani birkaç girişimini batırmış, birkaçında da başarılı olmuş bir girişimciyim.
Vaz-ge-çil-me-me-li!
Gelelim girişimcilerin başarısızlık ya da yerinde saymamaları için yapmamaları gerekenlere:
Kısıtlı iş imkânları: Bütün güzel fikirler bile etkili işlere dönüşemeyebilir. Ürünün veya hizmetin mükemmel olduğu ve herkesin buna ihtiyaç duyduğu düşüncesi, insanların gelip bu ürünü satın alacakları anlamına gelmiyor. Aile ve arkadaş çevresi dışında gerçek bir müşteri odaklı pazar araştırması yapılmalıdır.
Uygulayamamak: Genç girişimcilerin milyon dolarlık fikirlerini uygulamaya geçirmedikleri sürece, tek başlarına hiçbir değeri yok. Girişimcilik, zor kararlar vermek ve riske girmek demek.
Çok fazla rekabet: Girişimciler, pazar üzerinde iddialı olabilmek için genellikle kendilerine niş bir alan bulma eğilimindeler. Pazardaki açığı yakalamanın başarıyı getireceği inanışındalar, ancak pazardaki eksik konuların daha önceden denenmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmış olma ihtimali yüksektir. Diğer yandan sektörün oldukça kalabalık olduğu bir alandaki girişim de, rekabet söz konusu olacağı için büyük riskler taşır.
Yazılı plan yok: İş planının harcanan çabaya değer nitelikte olmadığı yönündeki efsanelere inanıp, yazılı iş planı hazırlamaktan kaçınıyorlar, muhakkak yazılı iş planı hazırlamalılar.
Kaynak ihtiyaçlarını ve gelir modelini küçümsemek: Baştan hazırlanmamış gelir modeli, ürünü pazarlama aşamasında ciddi sorunlar yaratır. Bazı ürünler için de para akışı dışında diğer kaynaklar, örneğin endüstriyel alandaki tanıdıklar ve pazarlama kanallarına erişebilme imkânı daha bile önemli olabiliyor. Başlangıçtan itibaren gelir ve kaynak modeli oluşturulmalıdır.
Fikri mülkiyetin olmayışı: Yatırımcı bulmak veya sektördeki devler karşısında sürdürebilecek bir rekabet avantajı elde edilmesi hedefleniyorsa, patentler, markalar ve telif haklarına en başında başvurulmalı; ayrıca, ticari sırların korunması adına, rekabet dışı ve patent dışı bilgilerin korunmasına yönelik anlaşmalar yapılması gerekir.
Müşteriye danışmamak: Özellikle ülkemizde müşteriye çıkılması için ürünün hazır olması beklenir ki bu aslında çogˆu zaman giris¸imi bas¸arısızlıgˆa sürükleyen bir etkendir.
Tecrübesiz bir takım: Bu girişimcinin ilk seferi ise, ‘daha önce orada olan ve o işi yapmış’ bir takım arkadaşı bulundurmalı, böylelikle tutku ve tecrübenin bir araya gelmesiyle ideal bir takım oluşturulmalıdır.
Pazarlama süreci için yeterli bütçe ve zamanı ayırmamak: İşin teknik kısmıyla uğraşırken bir yandan da etkili ve yenilikçi bir pazarlama sistemi oluşturularak müşterilere ulaşılmalıdır.
Çabucak vazgeçmek: Birçok yeni girişimcinin başarısız olma sebebi, çabucak yorulması, vazgeçmesi ve işletmeyi kapatmasıdır. Aksiliklere rağmen, Steve Jobs ve Thomas Edison gibi girişimciler, vizyonları doğrultusunda, zorlansalar bile, başarıya ulaşana kadar uğraşmaya devam ettiler. Çabuk vazgeçilmemelidir.