1979 yılında kurulan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, 1992 yılından bu yana İstanbul Bolluca’daki çocuk köyünde 500’e yakın çocuğu hayata hazırlamış, topluma kazandırmak için çaba harcamış bir vakıf. Şimdi sıra İzmir’de diyerek, temelini Mart 2016’da attıkları Koruncukköy Urla’nın kapılarını geçen günlerde açtılar. İhtiyaç sahibi kız çocuklarının dramını mutluluğa dönüştürmek üzere ilk misafirleri kabul ediyorlar.
Geçen sene Koruncuk Urla yararına düzenlenen bir etkinlikte tiyatro sanatçısı ve yazar Gülriz Sururi’yle söyleşi yapmıştım. Benim için hem yurda olan dolaylı katkım hem de Gülriz Sururi’yle son röportajı yapma şansına Koruncuk sayesinde nail olmam açısından çok değerli ve anlamlıydı. Şahsen, yurtta kalan kız öğrencilerin kültürel yoksunluklarını tamamlama hedefleri doğrultusunda eğitmen ve koç kimliğimle de Koruncukköy’e destek olmaya devam edeceğim. Vakıf olarak amaçlarıyla örtüşen her türlü yaratıcı-iyiliksever proje fikrine ve desteğe açıklar. Sizlerden de el vermenizi bekliyorlar.
Gelin şimdi, dramı mutluluğa dönüştüren kız yurdunun hikâyesini Koruncuk Vakfı İzmir Şubesi Başkanı Işıl Saraç Nişli’den dinleyelim...
- Alışılmış kız yurtlarının dışında bir yurtla karşı karşıyayız, nasıl bir yer Koruncukköy?
Koruncukköy Urla, 8 ila 10 çocuğun yaşayacağı, 10 aile evi, 2 gençlik evi, sosyal tesis, idari bina, depo alanları ve açık yaşam alanları olan, 15 dönümlük bir arazi üzerinde konumlanıyor. Modern mimarisi ve ev yaşamına uygun donanımıyla çocuklara güvenli bir yaşam alanı sunuyoruz. Klasik yurt modelinden farklı olarak, kendi akranlarıyla birlikte en fazla 10’ar kişilik gruplar halinde yaşayacakları dairelerin yanı sıra her binada özel mutfak, oturma, televizyon izleme ve dinlenme odaları yer almakta.
- Fiziki koşulların dışında da diğer yurtlardan ayrışan örnek bir felsefesi var...
Bizler vakıf olarak 18 yaşının bağımsız yaşama geçilmesi için erken olduğuna inanıyor ve maddi-manevi desteklerimizi çocuklarımız tamamen kendi ayakları üzerinde duruncaya değin devam ettirmek için çaba gösteriyoruz. Koruncukköy Urla’nın izlenebilir ve sürdürülebilir bir sistem olması açısından çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Çocuklarımızın, eğitim hayatına devam ederken, mutlaka eğilimlerine göre yaşamları boyunca onlara destek de olabilecek hobilerinin olmasını, spor yapmalarını, sanatsal, sportif ve kültürel faaliyetlere katılmalarını da destekleyeceğiz.
‘Hepimizin çocukları’
- Çocukları ebeveynleri gibi kendi ayakları üzerinde durana kadar destekleme yaklaşımından etkilenmemek imkânsız...
Çocuklar, hepimizin çocukları. Hatırlar mısınız, ilkokulda öğrendiğimiz ilk şarkı ‘Orada bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüz’ şarkısıydı. Mustafa Kemal Atatürk tarafından sosyal sorumluluk duygusunu aşılamak için özel olarak yazdırılmış bir eserdir. Şimdi diyoruz ki burada bir köy var, bu köy bizim köyümüz Koruncukköy Urla.
El verin hayata tutunsunlar, geleceğimiz için nitelikli çocuklar yetiştirelim, diyerek yola çıktık ve katılımcılarımızın yürekten destekleri sayesinde gerçekleştirdik. Çocukköy’ü hepimizin desteği ile var olmaya devam edecek, kızlarımız hayata tutunacak.
- Pek çok STK’da aktif rol aldığınızı biliyorum. Bu projenin sizin için anlamı nedir?
Bundan önce de birçok sivil toplum örgütünde çalıştım. Hepsine çok inanıyorum, iyi ki varlar. Korunmaya muhtaç, kimsesiz ya da ihtiyaç sahibi çocuk konusu ise kendimi bildim bileli içinde olduğum çalıştığım bir konu, benim yumuşak karnım. Gerçekten insanların, çocukların hayatlarına dokunmak çok önemli, ancak bizim burada ki iddiamız; sadece hayatlarına dokunmuyoruz, gerçekten bir çocuğa el verip, elini sıkı sıkıya tutup onu hayata tutunduruncaya kadar elini hiç bırakmıyoruz. Bu çok özel bir şey.
- Size bakınca, konu çocuklar olduğunda naif görüntünüzün yanı sıra içinizde bir Savaşçı Prenses Zeyna yattığını görüyorum...
Çocuklar, hepimizin çocukları. Sadece doğum şansı bazılarını yoksun bırakıyor. Çocukların yoksun olması, hak ettikleri ortamlarda yetişmemeleri, gülmemeleri bir kader olmamalı aslında, insanlık suçu! Biz burada çeşitli nedenlerle ihmal görmüş ve eğitim hayatı tehdit altında olan kız çocuklarının sağlıklı gelişmelerini sağlayarak, eğitim imkânı sunarak, kişisel yeteneklerini geliştirerek, geleceğe hazırlayıp topluma kazandırıyoruz. Bir çocuğun mutluluğunun dünyalara bedel olduğu inancıyla yürüyorum. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda kızlarımızın başarılarını hep birlikte, gururla alkışlayacağız.
Vakfımızın Başkanı Figen Özbek hukukçudur ve çocuk hakları üzerine özel ihtisası ve çalışmaları var. Vakfımızın başkanlığı yürüttüğü, bünyesinde 20’den fazla çocuk ve gençler için çalışan STK’nın olduğu Çocuk Hakları Platformu, çocuklar için önemli araştırmalar ve çalışmalar yapıyor. Yani; biz çocuklara gönül veren, hak ettikleri şekilde yaşamaları için çalışan, destekler sunan bir vakıfız. Çok yakın zamanda İzmir’de de bu konuda çalışmalara başlayacağız.