Sezin Sivri

Sezin Sivri

Tüm Yazıları

Doğru okudunuz ‘Desperate HouseWives’ değil ‘Desperate HouseMan’!

Sayıları git gide artan, gizliden gizliye mutsuzluklarını kendi içlerinde yaşayan, asla göstermeyen Desperate HouseMan’ler var artık. House’nu atıp, ‘Desperate Man’ler de diyebilirsiniz.

2004 yılında vizyona giren, ABD’de reyting rekorları kıran dizi ile yeni bir terim kazandık; ‘Desperate HouseWives.’

Aynı banliyöde oturan, birbirlerine ve aslında kendilerine ne kadar mutlu oldukları yolunda oyunlar oynayan umutsuz ev kadınlarının hikayelerinin anlatıldığı bu dizi bizlere, her ne kadar biraz abartılmış olsa da ister ev hanımı olsun ister çalışan kadın fark etmiyor; etrafımızdaki mutsuz kadın portrelerinin aynasını tutmuştu.

Haberin Devamı

Metropol insanı olmanın bir sonucu mudur mutsuz, umutsuz olmak bilemiyorum. Her daim kafası karışık olmak ve şunu yapmam lazım, bunu yapacağım diyerek bir ömür geçirmek. Kendini kötü hissetmek ve başkalarına kendini kötü hissettirmek.

Metropol insanın en büyük sorunu bu desperate mod. Mod ‘Desperate’ olunca dışa vuruş şekli kadında ve erkekte farklılıklar gösteriyor.

Kadın beyni daha duygusal, erkek beyni ise daha akılcı. O nedenle ilk duygusal tepki, kadınlardan geliyor. Erkekler de acı çekiyor ama biz kadınların ruhu duymuyor.

Erkekler içinde bulundukları ruh halini ne eşleri, sevgileri ile ne de arkadaşları ile paylaşıyorlar . Erkekler çok fena ‘ Desperate Man’ modundalar.

***

Büyük başarı, ün, para istekleri var, fakat bunları gerçekleştirmek için çalışmak, çabalamak istemiyorlar. Hadi diyelim denediler, başaramamaktan korkuyorlar.

Hedefine ulaşmış, işlerini güçlerini yoluna koymuş olanlar ise yine mutsuz, yine tatminsiz, yine umutsuzlar.

Çoğu da hayatta bulamadığı o mutluluğu, o adrenalini başka kadınlarda arıyorlar. Ama ne çare!

Erkekler farklı kadınlara yaşanacak kısa ilişkilerin bağımlısı kadınlar ise aşk bağımlısı olmuşlar.

Yaş, cinsiyet, statü farkı demeden bu durum hem erkekleri hem de kadınları tutsağı haline getirmiş durumda.

Realitede yaşayamasalar bile, hayaller ve diziler sayesinde içlerinde yaşatıyorlar.

Haberin Devamı

Bu bağımlılık bulunulan toplumsal yapıya göre farklı tutumlar halinde ortaya çıkıyor. Kimler gelip, kimler geçse de, ne kadın ne erkek mutlu olamıyor. Dansöz dünya, Nesrin Topkapı’dan daha iyi kıvırıyor. ‘Desperate Man’ların sayısı da gitgide artıyor. Şefkatin ve sevginin buna iyi geleceği kesin ama zaten kendi ‘Desperate Mod’ u ile başedemeyen, dişil enerjiden kilometrelerce uzaklaşmış kadın bunu veremeyince erkekler iyice patinaj çekiyorlar.

Kadınlar kadar dillerine vurmadığı için, zaten söyleseler de karşılarında ya bunu anlamayacak ya ben senden daha ‘Desperate Mod’dayım diyecek ya da benim mutluluğum için ne yaptın ki senin için bir şey yapayım diyecek ya da umursamayacak bir kadın olduğu için erkekler belki de tarihte hiç olmadıkları kadar çok acı çekiyorlar ve kadınların ruhu duymuyor.

Eee bir de ‘erkekler ağlamaz sil göz yaşını’ öğretileri var bilinç altlarında. Yardım talep etmeyi bilmedikleri gibi duygularını belli etmeyi de acizlik sayıyorlar.

***

Bu duruma gelmemizde kadınlar mı yoksa erkekler mi kim suçlu bir önemi yok bence. Şefkat ve sevgi iyileştirecek bizi. Değişmek zorundayız.

Haberin Devamı

Değişimi kendimizde yaratmadığınız sürece hayatımız, yaşadıklarımız, ekonomik durumumuz değişmiş pek bir önemi yok. İyi hissetmek ve etrafımızdaki insanları anlamak, onları iyi hissettirmek için bir şeyler yapmalıyız.

Gelin bu anlamlı günü, Babalar Günü’nü buna bir vesile yapalım. Erkekler acı çekiyorlar ruhumuz duysun.

Babalarımızın Babalar Günü kutlu olsun.