Sezin Sivri

Sezin Sivri

Tüm Yazıları

Üniversite sınavının birinci oturumu dün yapıldı, ikinci oturumu da bugün yapılıyor. Her zaman olduğu gibi, veliler öğrencilerden daha heyecanlı... İçeride gençler ter döküp soruları çözerken, dışarıda veliler dualar ederek bekleşti. Velilerin gelecek kaygıları içinde, endişeli yüz ifadeleriyle bekleşen halleri bana bu yazıyı yazdırdı.

Belirsizliğin ve gelecek kaygısının maksimum seviyede yaşandığı, sınavın 4 kez değişikliğe uğradığı bir ortam için, tüm bu tepkiler doğaldı elbette. Bence bu durum gençlerin yeni dünya düzenine adaptasyonları için gereksiz ama iyi bir alıştırma ve Rezilyans gelişim aracı kıvamında bir deneyimdi. Fizik terimi olarak rezilyans, bir malzemenin elastik olarak şekil değiştirdiğinde absorbe ettiği enerjiyi, kuvvetin kaldırılmasıyla geri vermesi özelliğine deniyor. Psikoloji terimi olarak ise rezilyans, olumsuzluklara karşı hazırlıklı olma, stres ve travmayla başa çıkabilme, zor koşullara uyum sağlama, yıkıcı deneyimlerden bir şeyler öğrenerek gelişme kapasitesi olarak kullanıyor. Kısaca, hem ruhsal hem de fiziksel esneklik ve dayanıklılık, esneklik ve toparlanabilme becerisi diyebiliriz. Ve rezilyansı sağlayan özelliklerin bir kısmı kalıtımsal olsa bile, bir kısmı da çocukluktan başlayarak edinilen becerilerle geliştirilebiliyor.

Haberin Devamı

Yani demek istediğim, endüstri 4.0 çağında en gerekli yetkinliklerden biri rezilyans olduğu ve bu deneyim tam da rezilyans güçlendirici bir deneyim olduğu için bence çok kıymetli. Keşke böyle olmasaydı, ama emin olun bu talihsiz ve zor durum, sınava giren gençleri inanılmaz şekilde güçlendirecek. Olumsuz durumların üstesinden kolaylıkla gelebilen, bomba gibi bir yeni nesil geliyor, haberiniz olsun. Zaten bize böylesine rezilyansı güçlü nesiller gerek artık. Dünya, eskisi kadar stabil ve kestirebilir değil çünkü.

Biliyorsunuz artık herkesin gözü girişimcilikte. Gençler de, veliler de duydukları girişimcilik hikâyelerinin de etkisiyle girişimci olma ya da girişimci bir evlat yetiştirme derdinde, haklılar da... Üstelik girişimcilik için yetişkin olmak da gerekmiyor. Mesela 13 yaşında, Hindistan asıllı Kanada’dan bir 9. sınıf öğrencisi. Yazar, TedX konuşmacısı, sanal gerçeklik algoritmaları kullanan bir yazılımcı. Tam 6 yıl evvel (7 yaşındayken) kendi Youtube kanalını (Tanmay Teaches) açarak bir teknoloji ‘öğretmeni’ olabiliyor mesela. Google tarafından teyit edilmese de medyada yoğun yer aldığı biçimiyle yıllık 1.25 milyon Amerikan doları gelirle Google tarafından iş teklifi yapılan bir vizyoner olarak anılıyor.

Haberin Devamı

Öncelikle bir fikrimiz var

Peki bizim klasik ebeveyn profilimiz ne yapıyor? Alışmışlar usta-çırak ilişkisine, gel seni yaz aylarında bir yere staja sokalım, daha küçükler için de mısır sat önerileri ile çocukları-gençleri iş dünyasına ısındırma derdindeler. Elbette usta-çırak ilişkisi ve bu yöntemle öğrenmenin kıymeti tartışmasız ve çok büyük. Gelin, biraz esneyin, onlara da çocuk girişimci olmaları için fırsat tanıyın, yol açın. Öğrenmenin yaşı yok felsefesiyle olaya bakarsanız, belki de sizin bile hayatınızı değiştirecek fikirleri olabilir evlatlarınızın.

Haberin Devamı

Bizim aileye gelecek olursam... Bizim ufaklarla biri 13, diğeri 7 yaşında... Üçümüz bir yaz girişimi yapmaya niyet ettik. Bildiğiniz girişimcilik aşamalarını uyguluyoruz. Öncelikle bir fikrimiz var. Sonraki aşamamız olan fizibilite çalışması için veri toplamak üzere ayrıldık. Emre işin finansman kısmını, Ali işin tasarım kısmını yüklendi gibi duruyor. Rekabet avantajı sağlayacak yöntemler konusunda 7 yaşındaki Ali’miz inanılmaz güzel fikirlerle geliyor. Ben de hem mentorları hem ortaklarıyım.

Girişimcilerin başarısızlık ya da yerinde saymamaları için yapmamaları gerekenlere; kısıtlı iş imkânları, uygulanabilirlik ve uygulamamak, çok fazla rekabet, yazılı planın olmaması, kaynak ihtiyaçlarını ve gelir modelini küçümsemek, pazarlama süreci için yeterli bütçe ve zamanı ayırmamak, çabucak vazgeçmek gibi konuların üzerinde duruyoruz. Çalışmalarımız devam ediyor. Staj yerine girişimcilik deniyoruz efendim.