Her zaman kısa hafta sonu seyahat kaçamaklarının, uzun süreli seyahatlere nazaran çok daha keyifli olduğunu savunurum. Cuma akşamı iş çıkış havalimanına gidip, 1 veya 2 günlüğüne yapılan seyahatler son derece keyif verir. Bir nebze de olsa, iş ortamından sizi alır uzaklaştırır, üzerinizdeki elektriği atmanıza yardımcı olur. Seyahatin süresi son derece kısa olduğundan, daha verimli zaman geçirebilmek adına, dolu dolu ve her dakikası değerlendirilmek üzere planlar yapılır. Sonuçta, evinize döndüğünüzde 1 haftalık bir seyahatten çok daha verimli ve daha keyifli bir seyahat yaptığınızı size hissettirebilir. En azından kendi adıma benim için böyle...
Kaybolan Lezzetler Festivali’ni İzmir Alaçatı’ya kazandırarak, bölgenin de kalkınması ve verimli bir festival sayesinde basında da sıkça yer almasını amaçlayan arkadaşımız Celal Uysal’ın daveti ile Cumartesi sabah erkenden yola çıktım.
Keyifli bir sabah kahvaltısı ile güne başlıyoruz.
Programımız sabah kahvaltısı için havalimanında değerli gurme ve gurme lezzetler televizyon program yapımcısı Maria Ekmekçioğlu buluşup, “Tadında Anadolu” isimli restaurantta buluşmamızla başladı. BTA’nın sahibi olduğu Tadında Anadolu son derece güzel konseptli bir restaurant. Atatürk Havalimanında iç hatlarda bilet işlerimlerinizi yapıp, boarding kartınızı alıp güvenlikten geçer geçmez ulaştığınız değişik bir restaurant. Maria ile yapmış olduğumuz kahvaltı son derece lezizdi. Zira restaurantın konsepti itibariyle, Anadolu’nun dört bir köşesinden getirilen lokal lezzetler, Tadında Anadolu’ya özel paketlere konulup, büyük şehir insanlarının ilgisine sunuluyor. Ege’nin zeytini-zeytinyağı, Urla’nın ilginç reçelleri, Kastamonu’nun çekme helvası, Kars’ın gravyeri, Van’ın otlu peyniri, Siirt’in Hakkari’nin balları, Antalya’nın domates ve patlıcan reçelleri vs.ne ararsanız bu restaurantta var. Üstelik hem o an sofranıza sipariş verebilir hem de paketler halinde satın alıp evinize götürebilirsiniz. Arzu edenler uçağa binmeksizin sipariş verip paket halinde de dışarıda alabilmekteler.
Anadolu’nun lezzetleri marketlerde satılmayan özel organik ürünlerden oluşuyor, yani satın aldığınız her ürün yöresinden ve seri üretim olmamasından dolayı leziz ve kalitesi bozulmamış. Maria ile kahvatımızı yapıp İzmir uçağına yol alıyoruz, hedefimizde Alaçatı var. İzmir’e vardığımızda ünlü gurme yazar, gazeteci Nedim Atilla’yı da alarak yola koyulduk. Alaçatı’ya vardığımızda Cumartesi kurulan birbirinden değişik Ege otları bulunan pazardan alışveriş yaptıktan sonra, Cengiz ve Yaprak Uziş çiftinin işlettiği Kuytu restauranta geldik. Bu akşam restaurant Uziş çifti, Celal Uysal, Nedim Atilla, Maria Ekmekçioğlu ve bendeniz için kapatılmış durumda.
Üstelik çok da şanslıyız, zira yemekleri bizzat kendi elleri ile Maria Ekmekçioğlu yapacak. Maria Yunanistan’da Mega TV’de İstanbul’un ve Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunan, Türkiye sevdalısı muhteşem bir insan. Programında Yunan seyircilere İstanbul’un sokaklarında yöresel yemekleri mahalle, sokak veya arkada otantik İstanbul manzaraları ile yemeklerini pişiriyor. Bu da hem İstanbul’un Yunanlılar tarafından ilgi görmesini sağlıyor, hem de lezzetlerimiz de merak konusu oluyor. Bu değerli katkılarından dolayı Maria Ekmekçioğlu’nun Kültür Turizm Bakanlığı veya Turizm tanıtma genel müdürlüğü tarafından özel ödül veya plaketle de ödüllendirilmesi gerektiği düşünüyorum, zira gönüllü Türkiye aşığı Maria’nın yaptığı program ülkemiz için takdire şayan bir tanıtım. Maria ile Türkiye’den Yunanistan’a giden dostları şaşkınlık içinde kalıyor, zira Maria sokakta gezemeyecek kadar popüler. İmza isteyenler, sarılanlar, çimdik atanlar mı dersiniz ilgi muhteşem… Şuan ülkemizde de, Türkmax Gurme kanalında son derece keyifli bir lezzet programı yapıyor Maria.
Bir o yaka, bir bu yaka…
Kısa bir zaman önce de, Maria Ekmekçioğlu gurme yazar Gökçen Adar ile birlikte hem Türk hem de damak tadımıza uygun Yunan lezzetlerini “Bir o yaka, Bir bu yaka” isimli gurme kitaplarında tüm detayları ile anlatıyorlar. Lezzet düşkünleri için detaylı tarifler de bulunan bu kitap, mutfağınızda bulundurmanız gereken başarılı bir eser. Ansızın gelebilecek özel misafirlerinize, sıra dışı yemekler yaparak bu şekilde bir sürpriz yapmanız da mümkün olabilir.
Maria’nın hünerli ellerinden damak çatlatan lezzetler.
Gelelim yemeğimize… Maria ile birlikte mutfağa giriyoruz yaklaşık 4 saat sürecek özenli bir çalışmaya başlıyoruz. Hem sohbet ediyoruz, hem de Maria yemekleri hazırlarken bendeniz bol bol fotoğraf çekiyorum. Ne de olsa Bayan Maria Ekmekçioğlu’nun bizlere özel hazırladığı bir ziyafet söz konusu. Ege’nin meşhur Lipsos balığı ile bol çeşitli sebzeler eşliğinde güzel bir çorba, Ege otlarından leziz bir salata, Arapsaçı otu, arpacık soğanlar ve parça etli ana yemek, yanında safranlı bir pilav, sonrasına da bugüne kadar yediğim en leziz tatlılardan biri olan Avusturya’nın Apfel Strudel’ini andıran elmalı ve çilekli muhteşem bir tatlı hazırlıyor. Alaçatı’da bu yıl ilki Haziran’da yapılacak olan Kaybolan Lezzetler festivalini, dünyanın çeşitli yerlerinden ve Türkiye’den özel lezzetleri konuşarak keyifli güzel bir akşam yemeği yiyoruz. Nedim Atilla, Maria Ekmekçioğlu, Uziş çifti, bendeniz ve Celal Uysal hepimiz son derece keyif alıyoruz bu güzel buluşmadan. Ellerine sağlık Maria Ekmekçioğlu, nice güzel lezzetlerini tatmak üzere sözleşiyoruz…
Sohbetimiz esnasında, Alaçatı’daki ve Dragos’taki Maria’nın bahçesi isimli restaurantlardan konu açılıyor, meğer Maria bu konuda çok dertli, onu öğreniyorum. Zira kurucusu olduğu ve bizzat mutfaklarında kendi yemek yaparak büyüttüğü bu restaurantları eşiyle yaşadığı ayrılık sonrası, işi de ayırdıklarından eşi işletmeye başlıyor ve Maria’nın söylediğine göre de eşi sonrasında yanlarında çalışan personeline devrediyor. Bundan dolayı da kalitenin bozulduğu, butik restauranttan zincir bir restaurant gibi lezzetlerin standardının düştüğü şikayetleri geliyor Maria’ya. Maria herkese artık bu restaurantlar benim değil diye anlatmaya çalışsa da bunu duyurma konusunda sıkıntı yaşıyor.
Şuan Maria Ekmekçioğlu’nun sahibi olduğu tek bir restaurant var, bizzat menülerini kendi yazıyor. İlk defa denenecek yemekleri kendisi yapıp, aşçı başlarına öğretiyor. Butik restaurant kültürünü, lokal lezzetlerin kişiye özel haliyle özenli yapımlarını kendi Etiler’deki Maria’s isimli restaurantında devam ettiriyor. En güzel tarafı ise, yemeklerin içinde kullandığı sebze, meyve, peynir, et veya otları Türkiye’nin dört bir yanından organik tarım yapan tedarikçilerden alarak yemeklerini pişiriyor. Böylelikle her şey yörelerin en iyi ürünlerinden oluşunca, yemeğin lezzetli olması da kaçınılmaz oluyor. Ne mutlu işine aşık ve mükemmel yapmaya çalışan insanlara…
Her şey için teşekkürler Maria Ekmekçioğlu… Bilhassa da, Türkiye’nin ve İstanbul’un tanıtımına yaptığın değerli katkılara… Yeni lezzetlerinle kısa zamanda yeniden buluşmak üzere.
Sarp Özkarwww.sarpozkar.com