Serpil Yılmaz

TOKİ'nin tören programının önüne konan AKP Uşak mitinginin yapıldığı salı günü, hava sıcaklığı 40 dereceyi aşıyordu. AKP'nin seçim kampanyasının temel motifi olan "bayrak" ile birlikte dağıtılan şapkalar seçmeni korumaya yetmiyordu. Meydan dolmamıştı.Uşak'ta tahminler AKP, CHP ve MHP'nin birer milletvekili çıkarabileceği yönünde. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) son görevini önceki gün Uşak ve Denizli'de yerine getirdi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 12 Temmuz'da başlayacak seçim yasakları öncesi "anahtar dağıtma" törenlerini noktaladı. Erdoğan sosyal demokrat seçmen potansiyeli yüksek olan Uşak'ta, gerici-ilerici vurgusu yapıyor. Bilgisayarlı eğitim, kızlara 39, erkeklere 28 YTL öğrenci yardımı, üniversitelilere ayda 150 YTL harç, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, aile hekimliği gibi örnekler veriyor.Mitingden sonraki törende, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar ve Uşak Valisi Kayhan Kavas üç cümleyi aşmayan konuşmalarını yapıyorlar, Erdoğan kürsüye çıkıyor.Kürsüde ses düzeni muhteşem; en son Bodrum'da AKP milletvekili ve işadamı Muharrem Eskiyapan'ın hafta sonunda açtığı İstanbul Palas'ta böyle bir sahne görmüştüm. Sahneye Petek Dinçöz çıkıyordu. Erdoğan ev hayali bile olamayan alt gelir

İlk tepkiler Petkim'e en yüksek teklifi veren Rus-Kazak sermayesinin kurduğu TransCentralAsia Petrochemical Holding ortak girişiminin finans ayağını oluşturan Troika Dialog'un Yönetim Kurulu Başkanı'nın Ermeni asıllı yatırımcı Ruben Vardanian "ulusal tavır" açısından sancı yaratıyor.Troika Dialog'un Rus sermayedarları ile işbirliği, grubun Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'e yakınlığı olarak yorumlanıyor. Enerji stratejistleri açısından iki Kazak grubuyla birlikte Rus sermayesinin de işin içinde olması, Türkiye'nin çokuluslu işbirliğindeki risklerini dağıtıyor.Konsorsiyumun spekülasyon yaratan bir diğer ortaklığı da Industrail Group Eurasia'nın hissedarı olduğu TuranAlem Bank. Bu banka Kazakistan'ın en büyük bankası. İki bankanın birleşmesi ile kuruldu. Başkanı olarak da Mukhtar Ablyazov görünüyor.Ablyazov'un, Bakü ve Moskova'da büyük hacimli inşaat yatırımları da bulunuyor.Ancak Petkim ihalesinde Kazak madenlerinin sahibi Eurasia'nın en büyük hissedarı, Avrupa-Asya Yahudi Kongresi Başkanı İsrail kökenli Alexander Machkevich'in de olduğu söyleniyor.Machkevich, New York ve Londra madencilik sektöründe etkin olan bir yatırımcı. İşadamının Türkiye'de otel de satın aldığı

Mintay'ın yabancısı sayılmam. Sahibi Ahmet Tayan'ı, kurucusu olduğu Abbate gömleklerini üreten Öztay Tekstil'i 1990'ların sonlarında "yasaklı siyasetçi" Necmettin Erbakan'ın yakın çevresine sattığında tanımıştım.Tayan çocuk yaşlarda işportadan sektöre girmiş ve Avrupa'nın en büyük gömlek ihracatçılarından biri olmuştu. Abbate'yi sattıktan sonra Ravelli ile karşımıza çıkan Tayan, yeni bir "gömlek imparatorluğu" kurmuş Çorum'da.Tayan da fabrikada. Her zaman Çorum'da olmuyor, zamanının büyük bölümünü İstanbul'daki fabrikasında geçiriyor.Çorum, teşvikli iller kapsamına ikinci turda alındı. Başbakan Erdoğan, bundan iki yıl önce Ravelli'nin önünde kurulan platformda 14 fabrikanın temelini atmıştı. Bu süre içinde içlerinden yalnızca Ravelli ve Arsan üretime geçti. Seçimin nabzını tutmak üzere yolumuz Çorum ve Amasya'ya düştü. Çorum Organize Sanayi Bölgesi'nin girişinde güzel bir fabrika binası görüyorum, belli ki yeni. Kapısında "Ravelli-Mintay Tekstil" yazıyor. Mintay Tekstil, 2006 yılında yaptığı 73 milyon dolar ihracatın yaklaşık 30 milyon dolarını Çorum'daki tesisinde gerçekleştirdi. Bu fabrika için yalnızca 12 milyon dolar yatırım yapıldı. 1200 kişi çalışıyor. Dünyanın en itibarlı

Baloya, eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Donanma Komutanı Oramiral Metin Ataç başta olmak üzere, sektörün asker-sivil temsilcileri katıldılar.DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan küresel ısınmaya dikkat çeken konuşmasının ardından, "Sayın Bakan" anonsuyla Yıldırım'ı sahneye davet etti. Deniz Ticaret Odası (DTO) 25. kuruluş yıldönümü, Denizcilik ve Kabotaj Bayramı nedeniyle önceki akşam Dolmabahçe Sarayı'nda balo düzenledi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı gereği, seçim tarihinin belirlenmesinden sonra Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlıklarına bağımsız isimler atandı ve Yıldırım şu anda fiilen Ulaştırma Bakanı değil. Yıldırım'ın yerine Denizcilik Müsteşarı İsmet Yılmaz geldi. Baloda Yılmaz yoktu. Adetleri böyleymiş, halef-selef nezaketen yan yana gelmezmiş.DTO üyelerinden kiminle görüşsem, Yıldırım'ın bakanlık, Yılmaz'ın müsteşarlık sürecini denizcilik sektörünün "yıldızlaşma" dönemi olarak yorumluyor. O nedenle olsa gerek, YSK'nın aksine Yıldırım'ı seçim atmosferinde "bakan kürsüsüne" çıkarmakta bir sakınca görmediler.Davetli profilinde, sektörün yeni yatırımcıları arasına giren Başbakan Tayyip Erdoğan'ın oğlu Burak Erdoğan'ın gecede yer almaması fark edildi.Burak

Organize Sanayi'deyim. Çorum'a Erdoğan'ın geçen yıl temelini attığı 14 fabrikanın ikisi yatırımlarını tamamlayabilmiş.Mitingin yapılacağı askeri kışlanın önündeki Tedaş Meydanı'na ulaşmaya çalışıyorum, sokaklar kapalı, kent buraya akmış. Çorum'un 5'inci sıradaki tek kadın milletvekili adayı Av. İlknur Çetin, sendika kökenli aday Agah Kafkas, DPT'den istifa edip aday olan Cahit Bağış'ı görüyorum. Başbakan, Yozgat ve Tokat mitinglerinden gelecek, henüz varmamış. TEDAŞ'a giriyorum. Sanayiciler seçim tahmini yapıyor. Kararsızları hesaba katarak, "AKP 3.5, CHP 1.5 milletvekili" diyorlar.Saat 18.30'a geliyor, Başbakan'ın helikopteri kışlaya, ben de meydana iniyorum. Halkın önüne konan sandığın rengini öğrenmeye çalışıyorum. Çorum'un tek caddesi o gün (perşembe) çok yoğun, bir yanda "Hitit Festivali" nedeniyle sokakta yerel giysileri ile davul-zurna ekibi, öbür yanda Başbakan Erdoğan'ın yapacağı duyurulan mitingin hazırlıkları. Erdoğan, kışladan makam aracıyla çıkıyor. Kapıda AKP seçim otobüsüne binip meydana geliyor. Meydanda üzerinde "TC Başbakanlık" yazan otobüs bekliyor. Otobüsün yanında Basın Danışmanı Akif Beki ile sohbet ediyoruz. Beki, Başbakanlık helikopteri ve otobüsünün seçim

Mayıs ayına gidersek, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kazakistan ve Türkmenistan'a yaptığı 6 günlük gezide bu ülkelerle 4 ayrı doğalgaz ve petrol boru hatları anlaşması yapıp Orta Asya'nın enerji kaynaklarını kendisine bağlamıştı.Rusya'nın bu tercihlerinin "ekonomik" olmadığını söyleyenler çıkıyor. Sonuçta Avrupa'ya açılan Güney Akım projesi, Karadeniz'in altından döşenecek 900 kilometrelik bir hattı öngörüyor. Oysa Rusya'nın aynı çıkış noktasından hareket eden (Novorossisk) Mavi Akım'ı uzatması daha ekonomik olabilirdi.Putin'in "Gazman" dönemi, ABD'nin Irak işgalinde çuvallamasıyla açılıyor... Türkiye'nin ev sahipliğini üstlendiği Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün (KEİ) 15'inci kuruluş yıldönümü, Rusya'nın Yunanistan ve Bulgaristan ile peş peşe imzaladığı petrol ve doğalgaz boru hattı anlaşmalarının yansımalarına sahne oldu. Enerji uzmanlarıyla çok taraflı yaptığım görüşmeleri özetleyen bir yaklaşımla, tarihten referans alıyorum.Yıl 1914, Birinci Dünya Savaşı. Dünyanın petrol devi ABD. İngiltere'nin petrole ihtiyacı var ve Osmanlı'dan yeni keşfedilecek Irak petrollerini istiyor. Osmanlı İngiltere ile uzlaşmıyor, Almanya'nın yanında yer alıyor. Almanya

Eni, Türkiye'nin iş ortaklarından. Rus gazını Karadeniz'den geçirerek Ankara'ya ulaştıran Mavi Akım projesinde deniz altı borularını döşemişti. Şimdi de Çalık grubuyla birlikte 1.5 milyar dolarlık Samsun-Ceyhan petrol boru hattı konsorsiyumunun ortaklarından. Çalık ve Hindistan Petrol şirketi (IOC) ile Ceyhan'da rafineri kurmak için de izinleri aldılar. İtalyan enerji devi Eni'nin Strateji ve İş Geliştirme Bölümü'nden sorumlu Başkan Yardımcısı Leonardo Maugeri, "Bölgede Petrol ve Doğalgaz Güvenliği Karmaşası ve Türkiye'nin Rolü" konulu bir konferans vermek üzere İtalyan Ticaret Odası'nın Swissotel'de verdiği yemeğin konuk konuşmacısıydı. Maugeri ile konferans öncesi yemekte sohbet ettik. Türkiye'nin Yunanistan üzerinden Avrupa'ya gidecek 3300 kilometre uzunluğundaki Nabucco Projesi'nden duyduğu endişeleri dile getirdim. Maugeri, "Tüm alternatiflere açık bir piyasa var. Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacı artacak" diyerek 2020 yılında talep artışından kaynaklanan muhtemel enerji krizine dikkat çekiyor. Kyoto Protokolü'nün karbon emisyonlarının azaltılmasına dönük programı çerçevesinde, Avrupa Komisyonu'nun aldığı "katı" kuralları hatırlatan Maugeri, "Rusya anlaşmalarına sadık bir ülke.

Amerika'da bir piyanistin 100'üncü yılı kutlanıyormuş, "Bu kadar yaşayacağımı bilseydim, kendime daha iyi bakardım" diyerek söze başlayan Faruk Yağız, 50 yıllık Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) tarihine tanıklığını, arka cebinden çıkardığı notlardan okuyacağını söylediyse de, sahneye koydurduğu koltukta başladığı konuşmasının, stand-up tadında ilerleyeceği belliydi. Bodrum Princess Otel'de bu yıl 3'üncüsü düzenlenen "Çimento Günleri" sohbetindeyiz, çimento sektörünün duayenlerinden ve eski Petkim Genel Müdürü Yağız anılarını fıkralarla süslüyor.Bir profesör atlar hakkında konuşacakmış, dinleyici olarak salona tek kişinin geldiğini görünce sormuş: "Konuşmamı ister misin?" Dinleyici seyismiş, yanıt vermiş: "Ahırda tek at da olsa, ben ona bakarım." Konuşmacı iki saatlik konuşmasını bitirdiğinde, "Memnun kaldınız mı?" diye sorunca seyisten karşılık: "Tek at da olsa bakardım, ama ben bütün atların yiyeceği yemi ona yedirmezdim."Sadık Akalan (2004 yılında ölen TÇMB eski başkanlarından) "Kendini de çok güzel methederdi. Bir arsası varsa, dünyanın en iyi arsasıdır. Bir ameliyat geçirdi mi öyle bir anlatır ki, 'Ben de şu dağları aşmak için bu ameliyatı geçirsem" diye