İSO Meclis Başkanı Ömer Dinçkök'ün, yapılan "AKP merkeze oturdu" yorumlarına ilişkin tepkisini merak ediyorum.Dinçkök söze, "Siyaset seçim kazanmak için yapılır. AKP'nin artık hedefi üçüncü seçimi kazanmak olmalı, bu nedenle de merkeze yerleşecek politikalar geliştirmeli" diyerek başlıyor. AKP'nin ekonomi programına ilişkin beklentilerini ise çok somut bir biçimde ortaya koyuyor:"Üretim öncelikli bir program uygulanmalı. Üretimin, sanayinin kalbi Marmara Bölgesi'dir. Marmara çevresindeki 10 ilde deniz, hava, kara ve demiryolu ulaşımında kolaylıklar vardır. Limanlar bu bölgededir. Nitelikli istihdam bu bölgededir. Sanayileşme çizgisi, bölgesel ve sektörel bazda geliştirilmeli."Global rekabete açık, sürdürülebilir kalkınma modeli üzerinde duran Dinçkök, "Ar-Ge yatırımları teşvik edilmeli. Sanayicinin finansman sıkıntısı yok, uluslararası para piyasalarından istediği kadar borçlanma imkânı bulunuyor. Rekabet gücü artırılabilmeli. Bundan sonra başarı ekonominin dışa açık rekabet gücüyle orantılı olacak" vurgusunu yapıyor.Dinçkök sohbetimiz sürerken elini cebine attığında "parasız" olduğunu şaşkınlıkla fark etti. Ancak şaşkın olmadığı bir sonuç vardı ki, o da seçmenin AKP'yi siyasetin merkezine taşımış olduğu. Dinçkök'ün ifade ettiği "üçüncü seçimi kazanmak" hedefi, görüştüğüm sanayicilerin bir kısmı tarafından da dile getiriliyor.Bu görüşün özeti, "Ne var yani, artık AKP'nin en büyük riski 5 yıl sonra yüzde 35'e düşmektir. Merkez partisi olmak için gerekli çabayı esirgememeli" sözleriydi. İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) temmuz ayı meclis toplantısına ilginin yüksekliği gözden kaçmıyor. Sanayicilerin seçim sonrası değerlendirmelerini yapmalarına olanak veren ilk buluşma! Sanayiciler, saat 15.00'te başlayan toplantıya biraz da erken gelip ikili görüşmelere de pay bırakmışlar. AKP yönetimiyle sıkı ilişkileri olan ihracat lobisinin önde gelen isimlerinden TİM Başkan Vekili Mehmet Büyükekşi'nin de görüşlerini merak ediyordum. "Halkın laik-antilaik kutuplaşmasına prim vermediği görüldü" yorumundan hareket ediyor.Dün Gül'ün basın toplantısındaki açıklamalarını da hatırlatan Büyükekşi "Seçmen AKP'ye Gül'ün adaylığını ilan edebileceği desteği verdi. Gül de aday olmadığını söylemiyor" saptamasını yapıyor ve "mikro önlemler paketi" öneriyor:"Faizler ve vergi yükü düşmeli, istihdam artırılmalı, kur rekabetçi bir düzeye gelmeli."Benzer bir yorum Ülker grubu sözcüsü Metin Yurdakul'dan geliyor. Yurdakul'a "AKP'nin aldığı oyu tahmin ediyor muydunuz?" diye de soruyorum, "Başbakan'ın bile milletvekili tahmini ortaya çıkan tablodan daha azdı. AKP'nin birinci parti olacağını bildik ama oy oranının bu kadar yüksek çıkması sürpriz oldu" yanıtını veriyor. Mikro önlemler beklentisi İhracatçıların eski başkanlarından ve bir dönem adı DYP ile anılan Okan Oğuz'a da "Siyasetin merkezinde arayışlar sürecek mi? Çiller ve Yılmaz'ın şansı var mı?" sorularını yöneltiyorum. Oğuz "Siyaset parayla yapılır. DP ve Anavatan, Hazine yardımından yararlanabilecek oyu alamadı. İş dünyasının merkezde parti arayışı kalmadı, kimden para bulacaklar?" sorusuyla karşılık veriyor.İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük'e de, "AKP'nin siyasetin merkezine oturduğu" yolundaki yorumlarını aktardığımda aldığım cevap temkinli: "Politikalara bakacağız!"İSO'nun konuk konuşmacısı, yazarımız Prof. Dr. Güngör Uras'tı. Sanayicilerin, yazılarında reel politikalara odaklanan Uras'ı tercih etmeleri de mesajlarıyla orantılı duruyor. syilmaz@milliyet.com.tr İşadamı para vermez